Mustafa Arı
Nefis ve Şeytan, görünmeyen iki mikroptur. Nefis içeriden, Şeytan dışarıdan dünya ve ahiretimizi perişan etmek için durmadan çalışıyorlar. En büyük düşmanımız, içinde taşıdığımız nefsimizdir. Nefis, şeytandan daha tehlikelidir. Şeytan bazen insanın kalbine vesvese verir. Nefis ise daima içindedir. Halatlar ince yerlerinden kopar, kaleler zayıf yerlerinden fethedilir. Her ikisi de insanı günaha sevk eder.
Nefsi hak ve hakikatle meşgul etmek lazımdır. Meselâ ibadetle, zikirle, kitap okumakla, tefekkürle günün saatlerini doldurunca nefse pek vakit kalmaz. Allah’ı zikreder ve verdiği nimetlerinden dolayı O’na şükredersek, nefsimizi daima kontrol altında tutmuş oluruz. Sen, hakla meşgul ol; yoksa batıl, seni istila eder. Nefis mubahlarla doymaz, insanı haramlara sürükler. İslâm dini, rahat ve huzur içinde yaşamak için lazım olan şeylerden ve dünya lezzetlerinden faydalı olanları yasaklamıyor. Bunların elde edilmesinde akla ve dine uymayı emrediyor.
Bir şair ne güzel söylemiş: “Nefsinden sakın daim,ona güvenme asla,yetmiş şeytandan daha,fazla düşmandır sana!”
Peygamberimiz bir zaferden dönünce ashabını tebrik ettikten sonra buyurdu ki: “Küçük cihattan döndük büyük cihada giriyoruz.” Ashap sorar: “Bundan büyük cihat hangisidir?” Buyurmuşlardır ki: “Nefisle cihattır.” (Allah’tan korkup, nefsini kötü arzulardan uzaklaştıranların varacakları yer, muhakkak cennettir.) Naziat süresi: 40, 419)
Bir gün, Hazreti Ayşe validemiz; “İnsan Rabbini ne zaman tanır?” diye sorunca, Peygamberimiz. “Nefsini tanıdığı zaman” buyurdu.
İslam alimleri, Kur’an-ı Kerim’de nefisten bahseden ayetlerden yola çıkarak nefsi, yedi kısma ayırmışlardır:
1 – Nefsi Emmare: Allah’ın emirlerine uymayan, yasaklarını çekinmeden yapan ve zevkine tabi olan nefistir.
2- Nefsi Levvame: Allah’ın emirlerine bazen uyan, bazen uymayan, işlediği günahlardan dolayı üzülen ve sevaplardan dolayı sevinen nefistir.
3- Nefsi Mülheme: Mümkün mertebe Allah’ın emir ve yasaklarına uyan nefistir.
4- Nefsi Mutmainne: İman esaslarına inanan, İslâm’ın emir ve yasaklarına uyan, bu konularda hiç bir şüphe ve tereddüdü olmayan, neticede Allah ile manevî bir bağ kuran ve bunun lezzetine ulaşan nefistir.
5- Nefsi Radiye: Her yönüyle Hakk’a yönelen, Allah’tan gafil olmama şuuruna eren ve O’ndan razı olan nefistir.
6- Nefsi Mardiyye: Bütün benliği ile Hakk’a teslim olan ve böylece Allah’ın kendisinden razı olduğu nefistir.
7- Nefsi Kamile: Bütün kötülüklerden sıyrılıp manevi olgunluğa eren nefis. Bu mertebeye erişen bir kişinin bütün sıfatları güzeldir ve her hali ibadet sayılır.
Nefis övüldükçe firavunlaşır. Alçakgönüllü ol, büyüklenme… Kur’an-ı Kerim’de Yusuf (a.s) “Ben nefsimi temize çıkaramıyorum.” demiştir. Bunun yanında nefsin ıslah olması için; “Elbette nefsini temizleyip parlatan kurtulmuştur.” buyrulmaktadır. İnsan nefsine hoş gelen şeyler mal, makam, zenginlik, güç ve şehevi arzular gibi şeylerdir. Aslında gerçek zenginlik mal çokluğunda değil, gerçek zenginlik gönül zenginliğidir.”
Öyle ise değerli kardeşlerim, Hz. Adem babamızı cennetten çıkaran şeyin nefis ve şehvet olduğunu bilmemiz, bizim için yeterli olmalıdır. Geçici dünya hayatının zevk ve neşeleri bizi kandırmamalıdır. Sonunda pişman olacağımız bir şeye bizi sevketmemelidir. Şeytan der ki: “Daha yaşın küçük, yaşlanınca kılarsın. Allah’ın senin namazıma ihtiyacı mı var. Senin kalbin temiz, önemli olan kalbin temiz olmasıdır. Şimdilik Cuma namazı ile idare et. Çalışıyorsun, çalışmakta ibadettir.”
Peygamberimizin şu hadisini unutmamalıyız: “Her ölen mutlaka pişmanlık duyacaktır.”
Ashab: “Neden pişmanlık duyacak?” dediler. Şöyle buyurdu: “İyilik eden kimse iyiliğini artırmamış olduğuna, kötülük eden kişiler ise kötülüklerden vazgeçmemiş olduğuna pişman olacaktır.” SELAM VE DUA İLE…