Mustafa Arı
İnsan davranışlarının hangilerinin doğru ve yanlış olduğunu az çok bilir. Maddi değerler peşinde koşarken o kadar çok manevi değerlerimizi kaybediyoruz ki, farkında bile değiliz.
Toplum olarak toplum kurallarına tamamen uyduğumuz söylenemez. Varlıklarımız arttıkça, değerlerimiz azaldı. Aynı apartmanda oturanlar yan komşusundan habersizler. Birlikte ağlayıp, birlikte güldüğümüz, külüne muhtaç olduğumuz, komşumuzun desteğini bulduğumuz, imeceyi kaybettik. Misafir odaları döşedik, Misafiri kaybettik.
Nimetlere gark olduk. Şükrü kaybettik. Camiiler yaptık, Cemaati kaybettik. Yirmi dört saatimizin bir saatini ibadetimizi ayıramıyoruz. Adliye Sarayları yapıldı ama adaleti kaybettik.
Kazanmanın anahtarını bulduk, Karakterimizi kaybettik. Herkesin birbirine karşı güveni azaldı. Bencilleştik. Bayramlarda tebrik kartı gönderirdik, mutlu olurduk. Şimdi bunu telefon mesajlarıyla doldurmaya çalışıyoruz. Buna da şükür…
Toplumumuzda selam vermeyi unutanlar var. Tebessüm nedir bilmeyen yüzler var. Samimiyet kokmayan ortamlar var. Birbirini satan kişiler var. Bizi biz yapan değerlerin yitip gittiği günler var.
Ne oldu bize? Zaman mı değiştirdi bizi!
Eskiden babalar çocuğunu hocaya, öğretmene teslim ederken “eti senin kemiği benim” derdi. Ya şimdi herkesçe malum! Ahlaki çöküş ortalığı kapladı. Küçüklerde terbiye kalmadı. Birbirimizin sıkıntılarına çare olmayı bıraktığımız gibi, birbirimize olan güvenimizi de kaybettik.
Böyle gelmiş böyle gider mantığı ile ve neme lazımcılıkla olaylara yaklaşırsak hiç şüphesiz daha birçok değerimizi kaybedeceğiz.
Topluma faydalı, değerlerine saygılı, birbirini seven, anlayan, merhametli, hoşgörülü, bireyler olabilirsek ne mutlu hepimize.
Şu güzel sözlerle yazımıza noktayı koyalım. Geçmişini bilmeyen, geleceğini de bilmez. Geçmişini iyi bil ki, geleceğe sağlam basasın. Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın.
Tarih; bir milletin hafızasıdır, kişiliğidir, değeridir. Tarihini bilmeyen milletler geleceğine yön veremezler. Allah Kaybettiklerimizi tekrar kazanmayı nasip etsin İnşallah. Allah sonumuzu hayırlı kılsın.
EDEP VE HAYA DUYGUSU
Bütün edeplerin başı, hem varlıkta hem darlıkta Allah’ın emirlerine riayet etmek ve yasaklarından kaçınmaktır. Edep, nefsi gerektiği şekilde terbiye etmek ve güzel ahlak ile süslemektir.
Dinimizin beğendiği ve emrettiği güzel huylardan biri de edepli olmaktır. İnsan her yaşta, her çağda ve her konumda edep ve hayaya muhtaçtır.
Edep: İnsanın söz ve hareket olarak diğer insanlarla olan ilişkilerinde ölçülü davranması ve iyi geçinmesidir. Marifetullah ehlinin ilk makamı edeptir.
Haya, kişiye fazilet yollarını, maddeten ve manen ilerleme yollarını gösterir. Edep ve hayadan mahrum olan insan her türlü iğrenç işe girişir.
Lokman Hekime: “Edebi kimden öğrendin? “diye sorarlar. Edepsizlerden öğrendim. Onlarda gördüğüm bütün fenalıkları terk ettim, böylece bu edebi elde ettim.” demiş. Edeb, hududu aşmamaktır. Atasözümüzde belirtildiği gibi; Haya uçtu mu bela konar.
Güzel bir söz vardır. Edep bir taç imiş nur-u Huda’dan-Giy ol tacı, emin ol her beladan edep ehli mazlumdur, zalim olmaz. Edepsiz ilim öğrenen alim olmaz.
Birbirimizle konuşurken “oğlum, lan, ulan” gibi kaba sözlere ağzımızı alıştırmamalıyız. Hele hele kadın kocasına “bizim herif”, Adam karısına “kaşık düşmanı” vs. gibi ağza alınmayacak hitaplarda bulunuluyor. Bunlar yakışmayan sözlerdir.
Bir insanda haya ve utanma duygusu olmazsa her türlü günaha girebilir. Allah’a isyan edebilir. O yüzden her mümin kendine haya duygusunu yerleştirmek ve onu korumak zorundadır. Mevlana’nın güzel bir sözü vardır. Edepli Edebinden susar, edepsiz de Ben susturdum sanar.
Bir kimse edepli bir mümin olmak istiyorsa; kendisine nasıl davranılmasını arzu ediyorsa başkalarına da aynı şekilde davranmalıdır. Kendisi için arzu ettiği tüm güzellikleri, iyilikleri diğer insanlar için de arzu etmelidir. Terbiye ve edebin ana ölçüsü budur. İnsan olmanın, mümin olmanın ana ölçüsü budur. “Merhamet et ki merhamet göresin! İltifat et ki iltifat göresin! Sev ki sevilesin! Say ki, saygı göresin. İyilik etki, iyilik bulasın. İmanınız güzel, ahlakınız güzel, edebiniz güzel, sözünüz ve davranışlarınız güzel, ömrünüz feyizli ve bereketli olsun.
Olur isen ehli edep, Edep saadete sebep…