İsmail Hakkı Özsarı
1960’lı yıllarda ABD’de kısa bir yazı milyonlarca basılıp gençlere dağıtıldı.
Yazının konusu “GARCİA’YA MEKTUP”tu.
Kim di bu GARCİA? Garcia Amerikan iç savaşında ülkenin çok uzak bir yerinde savaşın bir generaldi. Bir mektup vardı. Bu mektubun da General Garcia’ya götürülmesi gerekiyordu. Savaşın kaderi belki de bu mektuba bağlıydı. Ancak ne var ki generalin birlikleri öyle bir yerde savaşıyordu ki, oraya ulaşmak için dağları aşmak, ırmakları geçmek, yaban hayvanlarıyla savaşı göze almak gerekiyordu.
Nihayet mektubu götürecek bir genç bulundu. Yol tehlikeliydi. Mektubun ıslanmasını önlemek için, kat kat sararak göğsüne yerleştiren genç, yolculuk boyunca akıl almaz zorluklarla karşılaştı.
Bunca tehlikeye rağmen genç bir kez olsun “ne varmış bu mektupta” hayatımı bunca tehlikeye atmaya değer miymiş diye düşünmedi.
Amerikalı yöneticilere göre genç dediğin işte böyle olmalıydı. Zira hayat size emanet edilen bir mektuptu. Onun koynunuza sokun ve istediğiniz yere ulaştırın. İçinde ne varmış diye merak etmeyin.
“Yani hayatı sorgulamayın.”
Bu yazıyla verilen mesaj şuydu: “Ülkem benim için ne yaptı diye sormayın . ben ülkem için ne yaptım diye sorun.”
İşler iyi gidip dururken gençler de bu takım değişimler gözleniyordu. Dünya’da 68 kuşağı diye anılan bir genç tipi yetişti. Bunların akıllarına bir takım sorular düşmeye başladı.
“Kimdi bu Garcia? Kimler için dövüşüyordu bu general? Kim emir veriyordu bu generale? “Kimleri öldürüyordu generalin askerleri? General Garcia gerçekten demokrasi ve özgürlük için mi savaşıyordu? Yoksa savaş Kızılderililerinin topraklarını ele geçirmek için mi yapılıyordu? Sakın bu general birilerinin çıkarları için savaşmış olmasın? Bizde mi birilerinin çıkarlarına alet oluyoruz?
Sorular akıllardan geçmekle kalmıyor, dillere de dökülüyordu. Sorular giderek çoğalıyordu. Sizler insanlık için neler yapıyorsunuz? İnsanların geleceğini ne uğruna tehlikeye atıyorsunuz? Bu gençlere de ne oluyordu? Koyun sürüsü gibi gençlik nereye gitmişti? Kimlerdi bu 68 KUŞAĞI gençler?
KABURGA KEMİKLERİNDEN BİRİ DAHA MI EKSİLDİ ACABA?
Anlatacağım fıkra dünya tarihinin en eski içki fıkrasıdır. Ben çok beğendim. Bakalım siz beğenecek misiniz?
Efendim; Adem Baba ile Havva Ana bildiğiniz üzere ilk insanlardır. Anlatılan o dur ki, koskoca cennette bu iki insan mutlu bir yaşam sürmektedirler. Adem Baba bir gece eve çok geç ve üstelikte sarhoş olarak gelir. Yorgundur hemen uykuya dalar.
Havva Ana bu durum karşısında ne düşüneceğini, ne yapacağını pek bilemez, şaşırıp kalır. Ama iyice kuşkulanır. Aynı olay bir hafta sonra yine tekrar eder.
Bunun üzerine Havva, Adem’in iyice sızıp uyumasını bekler. Sonra da hemen koşup Adem’in kemiklerini sayar. Acaba biri daha mı eksil diye?
(Bu arada şu bilgiyi vereyim. Adem cennette önce yalnız yaşamıştır. Tanrı onun bir kaburga kemiğini kullanarak Havva’yı yaratmıştır.)