Yaz aylarının gelmesiyle birlikte su tüketiminin arttığını belirten TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken, plastik şişelerde satılan sular hakkında uyarıda bulundu. Palandöken, evlerde kullanılan damacana suyunun da cam şişelerde muhafaza edilmesi gerektiğini söyledi.
Yaz aylarında artan su tüketimiyle birlikte ambalajlı sulara karşı dikkatli olunması gerektiğini söyleyen Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Türkiye’de her yıl 1 milyon tondan fazla pet şişe üretiliyor. Bunun yanı sıra kişi başı ortalama 150 litre içme suyu tüketiliyor. Yazın sıcak havalarda ise su tüketimi normalin iki katı artış gösteriyor. Özellikle büyük şehirlerde musluk suyu yerine ambalajlı suları tüketen vatandaşlarımız çok dikkatli olmalı. Çünkü ambalajlı sular güneşte kaldığı zaman ambalajdaki kimyasal maddeler eriyip suya karışıyor. Bu da sağlımızı tehdit ediyor.”dedi.
“Ambalajlı sular çok iyi muhafaza edilmeli”
Güneşe maruz kalan ambalajlı suların yazın çok iyi muhafaza edilmesi gerektiğinin altını çizen Palandöken, “Ambalajlı sular ve plastik şişeler satış noktalarına gelene kadar güneş ışınlarına maruz kalabiliyor. Satış noktasına ulaşan sular ise bazen dolaba sığmadığında dükkan önlerine ya da yola koyuluyor. Ancak bu sular uzun süre güneşte kaldığında sağlığımız için çok büyük bir risk oluşturuyor. Çünkü ambalajda bulunan kimyasal maddeler içeceğe karışabiliyor. Ülkemizde artık birçok büyük şehirde musluk suyu yerine ambalajlı içme sularının tercih edildiği göz önüne bulundurulursa herkesin bu konuda çok dikkatli olması gerek. Vatandaşlarımız dışarıdayken su alacakları zaman mutlaka cam şişeleri tercih etmeli. Evlerde ise plastik damacanalar yerine yine cam damacanalar kullanılmalı. Sonrasında da sular cam sürahi ya da şişelerde muhafaza edilmeli.” diye konuştu.
“Ambalajlı su üretimi arttıkça tüketim bilincimiz artmalı”
Ambalajlı su tüketiminin ülkemizde her geçen gün arttığına dikkati çeken Palandöken, “Ülkemizde ambalajlı su üretimi 12 milyar litrelik hacme ulaştı. Ulusal ve yerel olmak üzere sektörde 200 marka yer alıyor. Ancak ambalajlı su üretimi arttıkça tüketim ve çevre konusunda da bilinçlenmemiz çok önemli. Eğer sağlıklı olmadığı gerekçesiyle musluk suyu yerine ambalajlı su tercih ediyorsak ambalajın içindeki kimyasal maddelerin suya karışabileceği riskini de göz önünde bulundurmalıyız. Özellikle başta zincir marketler olmak üzere tüm satış noktalarında ürün taşıma esnasında kolilerce suyun dışarıda bekletildiğini görüyoruz. Çoğu zaman dolaba sığmayan bu sular uzun süre güneşe maruz kaldığında sağlığımız için büyük bir risk teşkil ediyor. Suyun tadı değiştiği için bazı tüketiciler bunu anlayıp uyarıda bulunsa da birçok kişi ne yazık ki farkına varamıyor. Bu konuda hem üreticilerin hem satıcıların hem de tüketicilerin bilinçli olması gerek. Öte yandan ambalajlı şişelerin kullanıldıktan sonra çevreye zarar vermeden toplanması ve geri dönüştürülmesi de çevre ve insan sağlığını koruduğu gibi ekonomimize de katkı sağlayacaktır.” şeklinde konuştu.