Mustafa Arı
Aldatmak; karşı tarafı yanıltmak, hile ve oyuna getirmek, kandırmak, dolandırmak, sözünde durmamak demektir. Peygamberimiz bir gün pazarda, bir buğday çuvalına elini sokar ve içinin ıslak olduğunu fark eder. Satıcıya nedenini sorar. Satıcı, efendim yağmur yağdı ıslandı der. Peki, ıslak kısmını üste koysaydın da alıcılar fark ederek alsalardı ya, buyurur. (Men gassena fe-leyse minna) Peygamberimiz bu olay üzerine bu sözü söylemiştir. Dinden çıkmıştır, imansızdır anlamına gelmez ancak büyük bir vebal içindedir, davranışları Müslüman davranışına benzemiyor demektir.
Hiç bir kimse bir başkasını aldatıp kandırmamalıdır. Aldatılan insanların üzüntülerinden rahatsız olmayıp, mutlu olmak; aşağılık insanların tutumlarıdır ve ahirette cehennemlik bir iş yapmış oluyorlar. Allah muhafaza buyursun. Süt satanlar süte su katarlarsa “Kıyamet gününde, Suyu sütten ayır! Denildiği zaman ne yapacaklar? Suyu sütten ayırabilecekler mi? Aldatmanın, yalan söylemenin ve ihanet etmenin münafıklık alameti olduğu unutulmamalıdır.
Aldatma işinde kul hakkı vardır. Hz. Ali diyor ki: ”Bir cenaze namazı kılınmak için getirildiğinde Peygamberimizin adeti, ölünün geçmiş hayatının hiçbir safhasından sormaz, yalnız; “ölenin borcu, kul hakkı var mıdır?” derdi. Müslüman bir malı satarken iyi ve kötü, malının her şeyini karşı tarafa bildirmelidir. Malın ayıbını gizlemek veya söylememek aldatmadır. İslamiyet hiçbir şekilde ve hiçbir alanda hile ve aldatmayı kabul etmez. Ona büyük bir uhrevi ceza takdir etmiştir. Çürük ve sakat iş yapmayı da, eksiklikleri gizlemeyi de haram kabul eder.
Peki, insanlar birbirlerini niçin aldatırlar. Dünya malı için mi? Hani demiş ya şair: Mal da yalan mülk de yalan var biraz da sen oyalan…
Değer mi 3 günlük dünya malına ve menfaatine… İnsan üzmeye, kul hakkı yemek veya yedirmeye. Rabbim hidayet versin. Yalanın, hile ve aldatmanın, bir Müslüman’ın hayatında yer almaması gerekir.
Ne aldatan olalım ne de aldanan! Rabbim kullarını aldatmaktan ve aldanmaktan uzak eylesin. Dürüstlük şiarımız olsun dileğiyle…
BEŞ ŞEYİN KORUNMASI ESASTIR
İnsanların, dünyada huzur ve güven içerisinde yaşayabilmesi için şu beş temel esasın korunmasını emredilmiştir. İnsanlığın olmazsa olmazı kabul edilen esaslar şunlardır:
1- Nefsin (canın) korunması, 2- Aklın Korunması, 3- Dinin korunması, 4- Neslin korunması, 5- Malın korunmasıdır.
Bu beş şeyi açıklamaya çalışalım.
Canın Korunması: İnsanın en kıymetli varlığı kendi canıdır ve bütün canlar koruma altındadır. İnsan, kendi canını tehlikeye atacak davranışlarda bulunamayacağı gibi başkasının canını da tehlikeye atacak fiillerde bulunamaz. Yüce Allah Kuran da “Kendinizi öldürmeyin Allah size çok merhametlidir.” buyurarak insanların kendilerine madden ve manen zarar vermelerini yasaklamıştır. Kim bir canı, bir cana karşılık veya yeryüzünde bir fesat çıkarmaya karşılık olmaksızın (haksız yere) öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de onu kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur.
Aklın Korunması: İnsana verilen ve onu diğer canlılardan üstün kılan en büyük nimet akıldır. Akıl, insana dini ve beşeri sorumluluk yükler. İnsan da bu sorumluluğun bilincinde olmalı, akla zarar verecek her türlü uyuşturucu, sarhoş edici kötü alışkanlıklardan uzak durmalıdır. Peygamberimiz “Allah içki müptelası olup tövbe etmeyene cennet içeceklerinden içirmez.” buyurarak akla zarar veren kötü alışkanlığa devam edenlerin akıbetini bildirmiştir.
Dinin Korunması: Bizlere emanet olan dinimizin mesajını iyi anlamalı ve ona göre hareket etmeliyiz. Dini korumak onu Bidat, hurafe ve tahriften uzak tutup dosdoğru bir şekilde yaşayıp yaşatılması için çaba göstermekle mümkün olur. Kuranı Kerim de “Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata sımsıkı tutun. Allah’ın yaratmasında hiçbir değiştirme yoktur. İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler.” diye buyurarak gerçek istikametimizi tayin etmiştir.
Neslin Korunması: Neslin korunması bir milletin varlığını sürdürmesinin birinci teminatıdır. Geçmiş Peygamberler de Kur’an’da beyan edildiği üzere Allah’tan mümin ve hayırlı nesiller istemişlerdir. Buradan da anlaşılıyor ki sağlıklı, nitelikli bir nesil yetiştirmek geleceğimiz açısından son derecede önemlidir. Yetiştireceğimiz nesil kötü akımlardan uzak, eğitimli, şuurlu, vatanına ve milletine faydalı sorumluluk sahibi hayırlı nesiller olmalıdır.
Malın Korunması: Dünyada en önemli imtihanlarımızdan biri de maldır. Dinimiz, malın korunmasının hassasiyeti üzerinde önemle durmuş helal kazançla bunun sağlanabileceğini bildirmiştir. Peygamberimiz (s.a.v) haksız mal kazancını yasaklamış ve bizleri ürpertecek telkinlerde bulunmuştur. Bir Hadis-i Şeriflerinde “Kim bir başkasının malını haksız yere aşırırsa ötede Allah’ın gazabıyla karşılaşır.” buyurmuştur.
Özetleyecek olursak, İslam dini her insanın onurunu, namusunu, özgürlüğünü, dinini, malını ve canını garanti altına alıp dünyada sevgi ve güven halesi içerisinde yaşamamızı sağlar. Bizlere de düşen görev yüce sahibimizin emrettiği bu esasları benimseyip ona göre hareket etmemizdir.