Mustafa Arı
Allah insanları bir erkekle bir dişiden yaratmış ve insana değer vermiştir. Aralarında saygı sevgi olsun birbirlerine yar ve yardımcı olsunlar diye. Erkek ve kadın birbirlerini tamamlayan unsurdur. Fakat günümüzde kadına şiddet artmıştır.
Kadınlarımızı bazen över bazen de yereriz. Bu konuda övgü ve yergi sözleri vardır. Lütfen kadınlarımıza gereken değeri verelim. Onları bir hiç uğruna harcamayalım.
İki yumurta kıramayan kadınlar için, size yaprak sarıp mantı açan kadınları harcamayalım..
Manikürüm bozulur diyerek ütü bile yapmayan kadınlar için, çamaşırınızı yıkayan kadınları harcamayalım.
Cebinizde para yokken telefonunuza dahi bakmayan kadınlar için, “Canım sen çaldır, ben sana dönerim” diyen kadınları harcamayalım.
Yemeğe çıktığınızda sürekli hesabı size yükleyen kadınlar yüzünden, “Bu sefer de benden olsun” diyen kadınları harcamayalım.
Parasız adam gereksiz adam diyen kadınlar için, “İki gönül bir olunca, samanlık seyran olur” diyen kadınları harcamayalım.
Göbeğinizi iğrenç bulan kadınlar için, o göbeğe sarılıp uyuyan kadınları harcamayın…
Yağmur yağınca saçları bozulmasın diye en lüks cafeye dalan kadınlar yüzünden, kolunuza girip “Beraber ıslanalım” diyen kadınları harcamayalım.
Kuaförden çıkmayan kadınlar yüzünden, saçını süpürge eden kadınları harcamayalım.
Model arabadan aşağısına binmeyen kadınlar için, halk otobüsündeki tek koltuğu sizinle paylaşan kadınları harcamayalım.
Televizyonda magazin programları dışında başka bir şey izlemeyen kadınlar yüzünden, sizinle üstüne formasını çekip maç izleyen kadınları harcamayalım.
Kredi kartlarınızın limitlerini patlatan kadınlar için, yarım kilo kıymayla beş çeşit yemek yapan kadınları harcamayalım.
Saçlarınız döküldüğünde sizi beğenmeyen kadınlar için, kel kafanızı öpen kadınları harcamayalım.
Zamanı gelince sizi bir kağıt parçası gibi buruşturup atan kadınlar yüzünden, aşkı için her türlü ihanetinize ve zorbalığınıza katlanan kadınları harcamayalım. Lütfen!.
NEGATİF DÜŞÜNCELERİM
Düşüncelerimizin en iyi aynası, yaşamlarımızın akışıdır. Biz kendi hatalarımızın en iyi avukatı, başkalarının hatalarının en iyi yargıcısıyız.
Kimsenin kimseyi suçlamaya, aşağılamaya, kimseye hakaret etmeye ve hor görmeye hakkı yoktur. Fakat günümüz gerçeklerini şöyle bir ortaya koyalım.
Önyargılı yaşıyoruz. Şahsiyetli bir duruş sergileyemiyoruz. Kültürden irfana varamıyoruz.
Müslümanız diyoruz, Peygamber Efendimizin hayatını bilmiyoruz. Kur’an-ı Kerim’i bir kere mealinden okumuş değiliz. Kur’an-ı Kerim, evlerimizde sanki ölüler kitabı.
Müslümanların çoğu, ibadetlerini yapacak kadar İlmihal bilgisinden mahrum. Namaz kılanların çoğu, namazda okuduklarının anlamını bilmiyor. Anne – baba hakkı, komşu hakkı, işçi hakkı vs. hak kavramları unutuluyor.
Kul hakkı, yalan söylemek, sözünde durmamak, emanete ihanet, mal ve makam ihtirası, rüşvet, iltimas, dedikodu, haset, kin, kibir, hayasızlık gibi kötü huy ve davranışlar sanki normalmiş gibi algılanıyor. Gıybetin, zinadan beter bir günah olduğunun idrakinde olan kaç Müslüman var? Kalp kırmak, cam kırmaktan daha kolay hale geldi.
“Atatürkçüyüm” diyenlerin çoğu, onun Nutuk isimli eserini ve Demeçlerini okumamış, onu anlayamamış olduğu halde Atatürkçü geçiniyorlar. Millet ve vatanseverim diyenlerin çoğu; kendi milletinin tarihini, dilini, kültürünü doğru dürüst bilmiyor, şuursuz bir vatanseverlik değil mi? Yeni neslimiz, tarihimizden, inanç değerlerimizden uzak bir nesille karşıya karşıyayız.
Arif Nihat Asya’nın dediği gibi “Yakalarımıza taktığımız rozetler yüreklerimizden büyük olmasın!
Toplu yaşanılan bir yerde herkesin, karşılıklı olarak birbirine saygılı olması kaçınılmazdır. Sorumluluk bireye aittir.