Mustafa Arı
Her devirde camilerimiz İslam toplumunun temelini teşkil etmiştir. Camiler, İslam’ın öğretilip yaşatıldığı, bize ruh veren, bizi diri ve canlı tutan, bizi tanıştırıp kaynaştıran, bilgimizi ve kardeşliğimizi pekiştiren birer simgedir.
Camiler birleştirici mekanlar, Allah’ın evi, Beytullah’ın birer şubesidir. Yeryüzünün ilk mescidi Kabe-i Muazzama’dır. Bütün mescitler ona yönelmiş, bütün camiler ona yön tutmuştur. Türk milleti cami imar etme konusunda muhteşem eserler vermiştir. Ecdadımızın yaptırdığı eserler, Sultanahmet, Selimeye, Ulucamiler. bunları hep müminler tarafından yapılagelmiştir. Müslümanlar camilere koşmuyor, sadece 3 – 5 tane ihtiyar namaz kılıyorsa, o zaman bu camilerin bizlerden şikayetçi olacaklardır.
Camiler, yeryüzünün huzur yuvalarıdır. Camilerde Allah anılacak ki, kalpler huzur bulsun. Çünkü Kuranında Cenabı Hak; “Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur” buyurmaktadır. Üç kıtaya hükmeden milletimiz cami kültürü ile yetişmiştir.
Camiler, emniyet yeridir. Oralarda, bağırılmaz, gelişi güzel oturulup, saygısızlık yapılmamalıdır. Okunan Kuranı, yapılan vaazı, verilen hutbeyi tam bir hürmet ve ciddiyetle dinlemek icap eder.
Camilerdeki her vaaz ve hutbe, dini içerikli de olsa eğitime yöneliktir. Kürsülerden anlatılanlar, iyi insan ve iyi Müslüman yetiştirme çabasına matuftur. Hz. Peygamberimizden, günümüze kadar, camiler, sadece ibadet yeri olarak değil, en önemli kararların verildiği, savaş meclislerinin toplandığı yerler olarak da kullanılmıştır. Camilerde, kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur.
Peygamberimiz bir hadislerinde; “Allah’ın en çok sevdiği ve hoşlandığı yerler mescitlerdir” buyurur.
Bu gün bazı bölgelerimizde; damadın gerdek odasına, delikanlıların asker ocağına, hacıların hac yolculuğuna uğurlanışları hep camilerden olmaktadır.
Atatürk, Balıkesir Zağnos Paşa Camii’ndeki hutbesinde; “Efendiler, camiler birbirimizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Camiler, itaat ve ibadetle beraber, din ve dünya için neler yapılmak lazım geldiğini düşünmek için, yani meşveret için yapılmıştır.”
Camiler, eğitim, ilim ve irfan yuvalarıdır. Medine’de ilk inşa edilen mescitte kimler yetişmedi ki? Camiler ibadet yeri olduğu kadar, aynı zamanda birer eğitim kurumudur.
Hiç kimseyi vatansız, milletimi devletsiz / Gönülleri sevdasız, şehirleri mabetsiz; / Bayrakları rüzgarsız, ocakları ateşsiz, / Bırakma ulu Rabbim, asi kul değiliz biz.
Her biri Kabe değerinde olan camilerimizde müminlerin kalplerini kıranlardan değil, gönüller yapan, kırık kalpleri onaran, gönül ehlinden olmamızı, camilerimizi, cemaatlerle, imanlı gönüllerle, akıllı ve bilinçli müminlerle zenginleştirsin.
KESKİN SİRKE KÜPÜNE ZARAR VERİR
Günlük hayatımızda sinirlerimizi bozan birçok olayla karşılaşırız. Öfkeleniriz, bu bir tür sinir hastalığıdır. İyileştirilmesi gereklidir. Öfkeli bir insan, ağzını açar; gözlerini yumar. Öfkesine hakim olamaz. Yine de öfkesi, siniri kişinin zararı kendisinedir. Kişiye olmadık işler yaptırır.
Kur’an-ı Kerim’de: Öfkelerini yutarlar, insanları affederler. (Al-i İmran:134) Kişinin haklı olduğu, hakkının bile bile çiğnendiği durumlar olabilir. Böyle durumlarda sinirlerimizle değil, düşünce gücümüzle tepki göstermeliyiz. Yoksa hem zararlı çıkar, hem de sağlığımızın bozulmasına yol açarız.
Davranışlarında mantık değil, duygular hakim olur, olumlu sonuçlar vermez. Kişi öfkeliyken mantıklı düşünemez ve mutlaka hata yapar. Kızdığımız öfkelendiğimiz zaman kırıcı oluruz. Öfkeli iken karar vermemeliyiz.
Nelere öfkelenmiyoruz ki: Hastanede, bankada herhangi bir kuyrukta beklerken en ufak çıkacak bir terslikte duyulan öfke… Trafikte bizi çaresizce bekleten kuyruğa duyulan öfke… Acelemiz varken gereksiz yere soru soran kişiye hissettiğimiz öfke… Hayatın içindeki adaletsizliklere karşı duyduğumuz öfke… Birine kızıp eve gelince öfkesini eşinden alan kimse…vs, vs…
Ne yazık ki; küçük sebepler yüzünden adam bıçaklayanlar, yok yere cinayet işleyip sonra cezaevlerinde yatanların önemli bir bölümünü öfkesine hakim olamayanlar oluştururlar.
Bakınız, Allah’ın bütün isimleri insana huzur verir. Bazı doktorlar bile hastalarına Allah’ın isimlerini öneriyorlar. EL-HALİM isminle beni yumuşak biri kıl ve öfkesini yenenlerden eyle! Diye dua etmeli.
Peygamberimiz: “Kişi öfkelendiği zaman kavga anında haklı olsun olmasın kendini kontrol edip oradan uzaklaşırsa veya karşılık vermezse bunun karşılığında cennette bir köşk verileceğini müjdelemiştir.
Öfke şeytandandır; şeytan ise ateşten yaratıldı. Ateş ancak su ile söndürülür. Sizden birisi öfkelendiği vakit abdest alsın. Bütün olaylar karşısında tevazu gösteren, huyu güzel olan, herkese yumuşak davranan ve kimseye kötülük etmeyen kişi insanların en iyisidir.