Bir bölümü Bursa sınırlarından geçen Susurluk Çayı’nda yaşanan toplu balık ölümleri mahalle sakinlerini tedirgin etti. Yetkilerin bir an önce tedbir almasını isteyen vatandaşlar, her yıl Ekim ayında balık ölümlerinin meydana geldiğine dikkat çekti.
Mustafakemalpaşa’dan geçerek, Karacabey Boğazı’ndan Marmara Denizi’ne dökülen Susurluk Çayı’nda her yıl Ekim ayında yaşanan balık ölümleri vatandaşları tedirgin ediyor. Mustafakemalpaşa’ya bağlı kırsal Çeltikçi Mahallesi’nden de geçen nehirde ölü balıklar kıyıya vurdu. Bazı vatandaşların ölmek üzere olan balıkları çuvallarla toplamaya çalıştığı görülürken, sinekler, ağır koku ve çevre kirliliği dikkat çekti. Mahalle sakinleri, çevredeki fabrikaların nehri kirlettiğini iddia ederek, balık ölümlerinin her yıl bu ayda olmasını da çok manidar bulduklarını ifade etti.
“Balıkları evine götürüp yiyorlar”
Çeltikçi Muhtarı Rasim Acar, “Arkamızda bulunan Susurluk Çayı mahallemizden geçiyor. Müthiş derecede balık ölümleri var. Deremiz atık dere haline geldi. Balıklar her yıl bu aylarda yukarıdaki fabrikaların atık maddelerinden dolayı ölüyor. 15 -20 yıldan beri bu şekilde ölümler artarak devam ediyor. Biz bütün yetkilileri aradık. Bu yıl da geldiler, numune alarak tahlile götürdüler, ama neticelenmedi. Vatandaşlarımız da bu konuda bilinçli değil. Ölmek üzere olan balıkları toplayıp evine götürüp çoluk çocuklarıyla yiyorlar. Yetkililerden yardım istiyoruz.” dedi.
“Longoz ormanları yok olacak”
Karacabey’de yaşayan duyarlı çevreci Hasan Balças, yıllardan beri bu mevsimde balık ölümlerinin olduğuna dikkat çekerek, “Biz doğayı farkında olmadan katlediyoruz. Marmara Denizi’ne giden bu kimyasal atıklar, Nilüfer Çayı’ndan, Uluabat ve Manyas Gölleri’nden gelen bu kirli atıklar, dünyaca ünlü Karacabey Longozu’na ulaşıyor. Orada zehirli atıkların tortuları kalıyor. Böyle giderse o güzelim ormanlar zaman içerisinde yok olmaya mahkum.” diye konuştu.
“Bu meseleyi birlikte çözelim”
DOĞADER Karacabey Temsilcisi Murat Kahraman ise, 2017’den beri dernek olarak balık ölümleriyle mücadele ettiklerinin altını çizerek, “Bununla ilgili yaptığımız çalışmalar var. İmzalar topladık, yetkililere haber verdik. Bu meselenin önüne bir türlü geçemedik. Bu dereye karışan fabrikaların atıkları var. Biz buradan şunu söylemek istiyoruz; bu fabrikayı denetleyenler, ÇED raporlarını hazırlayanlar var. Bunlar neye göre bu raporları düzenliyorlar? Burada su kirleniyorsa çevre de kirleniyor. Çevre kirleniyorsa insan da kirlenir. Çiftçimiz bu sudan sulama yapıyor, hayvanlarına buradan su içiriyor. Bu balığı öldürüyorsa biz insanlara da zarar verecektir. Yetkililere sesleniyorum. Birlik beraberlik içinde bu meseleyi halledelim. 3-5 kişi ile olmasın, herkes taşın altına elini koysun.” şeklinde konuştu.