İsmail Hakkı Özsarı
Yazları Erdek’te bulunuyorum. Son yıllarda özellikle bir konu çok dikkatimi çeker oldu. İşyeri isimlerinde inanılmaz bir yabancılaşma gözlemliyorum; ‘Arteka Restaurant’, ‘Artek Emlak’, ‘Hotel Arteka’, ‘Kyzikos Motel’.
Arteka’nın ne olduğunu merak ediyorum. Sorduğumda aldığım yanıt beni daha da çok üzüyor. Arteka, Erdek’in Rumlar zamanındaki adıymış. Benzer işyeri isimleri Karacabey’de de mevcut. Demek ki bu hastalığın mikrobu Karacabey’e kadar ulaşmış. Yakında ‘Mihallıççık Konfeksiyon’, ‘Mihallıççık Kıraathanesi’ tabelalarını görürsek şaşırmayalım.
Diğer konularda da bu kadar yabancı özellikle de batı hayranlığını anlayabiliyorum. Tanzimat’tan bu tarafa bir türlü kurtulamadığımız hastalığımız. Ancak dil konusundaki bu aymazlığa bir türlü anlam veremiyorum.
Dil konusundaki hassaslığı ile tanıdığımız dünyaca ünlü bilim adamımız Oktay Sinanoğlu aynen şöyle diyor; “Türkçe giderse Türkiye gider.”
Şimdi size soruyorum: Erdek’e “Arteka” demekle İstanbul’a “Konstantinopolis” demek arasında ne fark var? Gelin hep birlikte komplo teorisi geliştirelim.
Diyelim ki 3. Dünya Savaşı çıktı. Tüm dünya birbirine girdi. Ülkemiz, Rumca isimleri kullandığımız yerleri kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Durum öyle gelişti ki, uluslararası mahkemelere başvurmak zorunda kaldık. Karşımızdakilere Erdek’e Arteka, Mustafakemalpaşa’ya Kirmasti, Karacabey’e Mihallıkçık demekle delil vermiş olmuyor musunuz? Merak etmeyin; Anadolu’da yerleşim bölgelerinin eski adları olan Rumca adların yeniden kullanılması konusunda yabancı misyonerler, harıl harıl çalışıyorlar. Bazıları bu yazdıklarıma paranoya diyecekler, inşallah haklı çıkarlar. Merhum Fazıl Hüsnü Dağlarca, “Türkçem benim, ses bayrağım” özdeyişiyle dilimizin önemini haykırıyordu.
Moda, özenti, yabancı hayranlığı, yabancı sözcük kullanımının sözde kültürlü sayılmak gibi konular Türkçe’mizi hızla kirletiyor. İnsanlarımızın bu konuda çok da bilinçli oldukları inancını taşımıyorum. Felaketin farkında değiller.
Türkçe’mizdeki yoğun kirlenmeye dur denmelidir. Dil bir ulusun tartışmasız olarak kimliğidir. Uluslar dilleriyle ya vardır, ya da yoktur. Yabancı sözcüklerin dilimize geçişinin, dilimizi kirletmesinin nedeni olmamalıdır. Değişimler Türkçe sözcüklerle karşılanmalıdır. Zira her sözcüğün anlamı vardır.
Örneğin; ‘fax’ yerine ‘belge geçer’, ‘kampus’ yerine ‘yerleşke’, ‘adisyon’ yerine ‘ödeme fişi’ gibi sözcükler kullanılabilir.
Her Türk vatandaşı; iş yerine, giyim kuşam eşyalarına, kullandığı her şeye Türkçe ad vermelidir. Sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, tüm okullar, üniversiteler “Türkçe konuş, Türkçe oku, Türkçe yaz” anlamında çalışmalarda bulunmalıdır. Yerel yönetimler işyerlerinin adları konusunda gerekli yaptırımları uygulamalıdır.
KORNALARIN SÖZLÜĞÜ
Bir ülkenin çağdaşlık göstergelerinden birisi de o ülkenin trafik düzenidir. Trafikte en çok rahatsız olduğum, gereksiz, anlamsız korna sesleridir. Korna sesi deyip geçmeyin; her bir “düüüüt” ün anlamı farklıdır.
Bunları sıralayacak olursak karşımıza şöyle bir korna sözlüğü çıkar. Örneğin;
Ben Geldim Kornası: Genellikle sürücü bu kornayı mahallesine, evinin önüne geldiğinde çalar.
Allaha Ismarladık – Güle Güle Kornası: Sürücüler ayrılırlarken kullanır.
Selam Kornası: Adı üstünde selam vermek içindir.
“Acelem Var Yolu Açın Kornası” “Yolcu Alma Kornası”, “Küfür Kornası”, “Sakın Gelme Kornası”, “Kaçma, Arkandayım Kornası”, “Yolu Açın Kornası”, “Düğün kornası”, “Sünnet Kornası”, “Takımının Galibiyeti Kornası”, “Takımın Şampiyon Olduğu Kornası”, “Hızlı Gitsene Be Kornası”, “Yoldan Çekilsene Be Kornası”, “Kırmızı ışık söner sönmez daha sarı ışıkta, Çabuk Olsana Be Kornası”, “Yol Kenarında Yalnız Bekleyen Kadına Çalınan Korna”, “Her Türlü Gösteride Çalınan Kornalar”, “Hayvanlara Çalınan Korna”, “Araba Sollarken Çalınan Korna.”
Bir de Tünel kornası var; bunun genel anlamı henüz bulunamamıştır. Herhalde sürücü sesin tünel içinde yankılanmasından zevk aldığı içindir diye düşünmekteyim.
Trafikte rahatsızlık verici olan şey sadece korna çalmak mı? Elbette değil. Siz birbirini hiç tanımayan insanların kavgaya tutuştuklarına bir anlam verebiliyor musunuz? Ya da arabasındaki müziğinin sesini son kerteye kadar açarak bir de camları açarak çevreye dinletenlere ne demeli? Hele de trafiği tehlikeye atacak şekilde yarışa tutuşanlar yok mu? Ne diyelim. Allah Türkiye yollarında araba kullananların yardımcısı olsun.