CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, “Gıda egemenliği ve gıda güvenliği devredilemez.” dedi. Sarıbal, gıda ve tarımda alınması gereken önlem önerilerini, “uzaktan basın toplantısı” ile kamuoyuna duyurdu.
Gıda egemenliği ve gıda güvenliğinin asla devredilemeyeceğini, gıda egemenliğinin önümüzdeki yıllarda devletlerin bir numaralı politikası olacağını vurgulayan Bursa Milletvekili ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, Koronavirüs Tehdidine Karşı Tarım ve Gıdada Alınacak Tedbir Öneri Paketi’ni sosyal medya üzerinden düzenlediği ‘uzaktan basın toplantısı’nda kamuoyu ile paylaştı.
Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Binası’nda habercileri davet etmeden kamera karşısına geçen ve sosyal medya aracılığıyla mesajlarını ileten CHP Tarım Politikaları ve Tarım Örgütlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, tüm dünyada etkili olan Koronavirüs salgınına dikkat çekti.
“İhtiyacımız olan, akıl, bilim ve sağduyu”
Türkiye ve tüm dünya ülkelerinin bu karanlığı olabilecek en az kayıpla atlatmasını dileyen Sarıbal, toplum sağlığının korunması ve tedavi için sağlık uzmanlarına ve bilime olduğu gibi, sosyal devlet, sosyal adalet ve dayanışmaya da ihtiyaç olduğunun altını çizdi. Doğal kaynaklarımızı koruyarak iç üretim döngüsünü yeniden kurup güçlendirerek, eşit faydayı sağlayacak önlemler alınması gerektiğini belirten Sarıbal, “Her alanda en fazla ihtiyacımız olan akıl, bilim ve sağduyudur.” diye konuştu.
“Tarımda ithalat yerine üretime öncelik”
CHP’nin yıllardır tarımsal üretimin önemine dikkat çekmesine ve tarım topraklarımızın, doğal kaynaklarımız korunarak kullanılmasını vurgulamasına rağmen, AK Parti’nin 18 yıllık iktidar sürecinde üreticiye gereken desteği vererek üretimi desteklemek yerine ithalatı önemsediğini ifade eden Sarıbal, sözlerini şöyle sürdürdü: “AKP döneminde girdilerin hepsinde dışa bağımlı hale geldik. Yetmedi tarımsal ürünlerde de benzer durumdayız. Bugün birkaç ürün dışında tarım ürünlerinde ithalatçı konumundayız. Buğday, ayçiçeği, mısır ithalatında her yıl yeni bir rekor kırıyoruz. Geçen yıl patates ve soğanda Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. Buğdayda ürettiğimizin yarısı kadar ithalat yapıp, dünya birinciliğini elde ettik. Doğal atalık tohumlarımızı yok ettik. Artık tohum hatta en geniş toprak sathına sahip mera ülkesinde hayvan yeminde bile bağımlıyız. Oysa ülkemiz Avrupa’nın en büyük tarımsal üretim alanına sahip. Coğrafi koşullarımız, iklimimiz üretime uygun. Ama üretmek yerine AKP ithalat yapmayı tercih etti. Bunun sonucu olarak tarım alanlarımız geriledi. Çiftçimiz fakirleşti ve tarımı bırakmak zorunda kaldı. Yerinde üretim yok oldu kentlere göç ve doğal olarak işsizlik artışı bir başka sorun olarak şekillendi. Corona şükür ki gıda ile bulaşmıyor ancak ithal etlerle ülkemize şarbon-veba gibi başka hastalıklar yeniden girdi. Sağlık tehdidi oluşturdu.”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Sarıbal, “Kısaca yeniden ve önemle tarım ve hayvancılık koşullarını üreticiyi koruyarak güçlendirerek doğal ürünlerle sağlıklı ve güvenli beslenme, ardından sağlıklı ürün üretiminde güçlü pozisyonla dış ülkelere muhtaç olan değil kaynak yaratan ülke konumuna geçmek için hızla adım atılmalıdır. Türkiye kendi kendine yeten ülke konumunu geri kazanmalıdır.” diyerek, tarım ve gıda alınması gereken tedbir önerilerini kamuoyuna şu şekilde açıkladı:
Koronavirüs tehdidine karşı tarım ve gıdada alınacak tedbirler öneri paketi
“Üreticinin 2019 yılından kalan tarımsal desteklemeleri acilen ödenmelidir. 2020 yılı için belirlenen 22 milyar TL desteğin ödeme takvimi açıklanarak ödemelere başlanmalıdır. Gübre kullanımının artacağını öngörerek, fiyatların yükselmesini önlemek için kooperatif ve birlikler üzerinden üreticiye ucuz gübre temini sağlanmalıdır.
Dünyada akaryakıt fiyatları düşmesine rağmen, ülkemizde hala üreticinin kullandığı mazot fiyatları, dolar kuru etkisinden dolayı çok yüksek. Mazot prim destekleri artırılmalıdır. Tarımda diğer önemli girdiler tohum ve zirai ilaç konusunda üreticiye temini noktasında destek sağlanmalıdır. Tarım ve hayvancılıkta kullanılan elektrik borçları ile tarımsal sulama borçları faizsiz olarak ertelenmelidir. Suyu ve elektriği kesilen üreticiye kolaylık sağlanmalıdır.
Mevsimlik tarım işçisi olarak başka illere gidişin önüne geçecek önlemler alınmalı. İşçilere test yapılmalı. Ulaşım, konaklama konularında salgına karşı gerekli sağlık tedbirleri alınmalıdır. Düzenli sağlık kontrolü sağlanmalıdır.
Yaş sebze ve meyve satılan hallere ürün giriş ve çıkışında KDV oranı sıfırlanmalıdır. Bu mekanlarda sağlık ve hijyen koşulları düzenli denetlenmelidir. Hale giren ürünlerde kayıp dökülme çürüğe ayrılma gibi zarara uğratacak uygulamalar denetlenmelidir. Et ve et ürünleri ile süt ve süt ürünlerinde KDV sıfır olmalıdır.
Temel gıda ürünlerinin hammaddesini oluşturan tarımsal ürünlerde üretim ve tüketim dengesi izlenerek, gıdada oluşacak arz kaybının önüne geçilmelidir. Temel gıda ürünlerinin hammaddesini oluşturan bitkisel ve hayvansal ürünler belirlenip, bu ürünlerde alım fiyatı açıklanarak alım garantisi sağlanmalıdır.
Başta Toprak Mahsulleri Ofisi, Et ve Süt Kurumu, ÇAYKUR olmak üzere, çiftçi kuruluşu kooperatif ve birlikler (Tariş, Trakyabirlik, Çukobirlik, Karadenizbirlik, Pankobirlik ve Tarım Kredi Kooperatifi gibi) üreticinin ürün alımı konusunda görevlendirilmelidir. Kooperatif ve birliklere sıfır faizli kredi desteği ile üreticinin ürünü güvence altına alınmalıdır. Tüketiciye kontrollü, doğal ve sağlıklı ürünlere uygun fiyatla erişim kolaylığı sağlanmalıdır.
Ziraat Bankası, Tarım Kredi Kooperatifleri ve özel bankalara olan kredi borçları faizsiz ertelenmelidir. Haciz ve takip işlemleri durdurularak, tüm borçlar sıfır faizle yeniden yapılandırılmalıdır.
Bağ-Kur prim borçları olan çiftçilerimizin ödemeleri ertelenmeli, salgın etkisi bitene kadar Bağ-Kur primleri devlet tarafından karşılanmalıdır. Halkımızın gıda ihtiyacını karşılayan gıda işletmelerine kredi olağanın sağlanması gerekir. Çiftçinin serbest piyasada sattığı ürünü alan ticari işletmeler üreticiyi mağdur etmeyecek şekilde denetlenmeli ve ticari işletmelere kamu bankalarından finansal destek sağlanmalıdır.
Hayvancılık yapan üreticilerimizin kullandığı yem fiyatlarında tedbir alınmalıdır. Doğal afetlerden (Don, sel, dolu, fırtına, aşırı yağış, vb) zarar gören çiftçilerimizin zararlarının giderilmesi sağlanmalıdır. Et ve Süt Kurumu, yetiştiricilerin kesime gelmiş hayvanları için (büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar) piyasa fiyatlarına karşı koruyacağını, kesime alacağını ve üreticiye güven vereceğini açıklamalıdır. Et ve Süt Kurumu’nun depolarında bekleyen etlerin yoksul ailelere ulaşmasını sağlayacak alternatif kanallar oluşturulmalıdır.
Artık ürünlerin kemik ve çıktıların, bu süreçte açlık tehlikesiyle karşı karşıya kalan sokak hayvanlara ulaştırılması sağlanmalıdır. Canlı hayvan pazarlarının hijyen kuralları maksimize edilmelidir. Sosyal mesafe kuralına uyulması sağlanmalıdır.
Çiftçi borçları yapılandırılmalı. Destekleme ödemeleri hemen yapılmalıdır. Çiftçi girdileri konusunda destek sağlanmalı, mazottan vergiler kaldırılmalıdır.”