CHP Karacabey İlçe Başkanı Gönül Avil, sağlık çalışanlarının cephede savaşanlar gibi ölüm tehlikesiyle burun buruna olduklarını belirterek, “Sözün özü, onlar birer “İnsanlık Fedaisi’dir.” dedi. Sağlık çalışanlarına tüm milletin şükran borcu olduğunu vurgulayan Avil, hükümetin de sağlık personeline tam olarak sahip çıkması gerektiğini söyledi.
CHP İlçe Başkanı Gönül Avil, yazılı açıklamasında şunları kaydetti: “Sağlık çalışanlarımız, korona kuşkusu taşıyanla birbirine nefesleri değerek, onlara dokunarak gece gündüz beraberler. İşyerlerinden çıktıktan sonra evlerine gidiyorlar. Anneleri, babaları, eşleri çocukları ile temas ediyorlar. Onlar, bizden bile daha fazla endişeli ve tedirgindirler diye düşünüyorum.
O sağlık çalışanları ki, zaman zaman hastaları ya da hasta yakınlarının şiddetine maruz kaldılar. Hatta yaralandılar, kurşunlandılar. Şimdi ise gece 21.00’de ulusça alkışlanıyorlar. Ne güzel. Bu bilince erişmek için illa bir insanlık belası salgın mı gerekliydi?
Son altı yılda ülkemizde sağlık çalışanlarına yönelik 176.000 suç işlendi. Son yıllarda, ortalama her yıl 130 hekimimiz intihar ediyor. Ama neden? Çalışma huzuru yoksunluğundan. Başkalarını yaşatmak isteyen insanların hayatlarına böyle son vermesi ne acı bir tablodur. Toplum olarak bu güzel insanlara karşı duyarsızlığımız son bulsun.
Sayın Cumhurbaşkanımız salgınla ilgili acil önlemler paketi sunarken, konut kredileri için taşınmazın % 80’i yerine bankalarca % 90’ı karşılanacak diye bir açıklama yaptı. Amenna itirazım yok. Ama bu paketin içerisinde “Sağlıkta Şiddet Yasası” ile ilgili bir açıklama olmasını çok isterdim. Bu durum gözden kaçmış olabilir.
Naçizane diyorum ki, “Sağlıkta Şiddet Yasası”nın çıkarılması için daha ne bekliyoruz? Yeni şiddet olayları, yeni intiharlar mı? Son yılarda en cazip uzmanlık alanlarını hekimlerimiz seçemez oldu. Hiçbir yetkili bunun nedenini sordu mu?
Sağlık Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde sağlık personeline 3 aylık yüzde yüz ek ödeme yapılmasına yönelik karar aldı. Bu karar, hastane çalışanları arasındaki iç barışı bozar. Karara göre doktorlar, hemşireler, üst düzey personel ve müdürlük ödeme alacak, ancak taşerondan kadroya geçen 4d’liler, hasta bakıcıları, temizlikçiler, ek ödeme alamayacak. Çoğunluğu emek ağırlıklı iş yapan, hasta ile birebir temasta bulunan, yatağını temizleyen, ona yemek getirenler ödeme alamayacak.
Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, kriz süresince (en az üç ay) istisnasız tüm sağlık çalışanlarına her ay iki maaş verilmesini önerince Sağlık Bakanı alel acele böyle bir karar aldı. Keşke Genel Başkanımızın önerisi daha adil olduğu için uygulamaya konulabilseydi.
‘Bir musibet, bin nasihatten yeğdir’ sözü bu salgın nedeniyle bir daha haklı çıkıyor. İnsanoğlu ne salgınlar, ne afetler yaşadı. Bu da gelip geçecek ama insanlarımız, bu yaşadıklarından sonra “bilimsel bilgi”ye dört elle sarılacak. Bilimin gösterdiği yolda ilerleyecek. Hurafelerden, batıldan biraz daha uzaklaşacaktır.
Bu süreçte bilim adamlarıyla işbirliği içinde çalışan Sağlık Bakanlığı’mızın çabalarını da göz ardı etmiyorum. Bilime verilen önemi ve bilimin gücünü bu salgın vesilesi ile bir örnekle sizlere sunmak istiyorum.
İşte Almanya örneği, İtalya hastalarını Almanya’ya gönderiyor. Fransa ve İspanya Almanya’dan her türlü desteği alıyor. Nedeni şu; Almanya, Robert KochEnstitü’yü 1891 yılında kurmuştur. Korona salgınında otomatikman devreye girdi ve krizi en iyi şekilde yönetmeye başladı. Salgında müdahaleleriyle ölüm oranını minimumda tutmayı başardı. Toplumun paniklemesini mümkün olduğunca önledi. Biz de benzeri bir kurum olsaydı daha doğrusu kapatılmasaydı aynı görevi yapabilirdik.
Almanya’da bu enstitünün başkanı veya basın sözcüsü hemen her gün çıkıp günlük raporlarını sunarlar, basın açıklamalarını yaparlar. “Sokağa çıkmayalım, evde kalalım” çağrısına diğer ülkelere göre daha çok uyulmasının nedeni, çağrıları politikacı değil, bilim kurullarının yapmasıdır.
Türkiye’nin daha çok test, daha sıkı izolasyon ve sağlık teşkilatını daha çok takviye etmesi gerektiği açık. Sağlık kurumlarına KHK’lılar dahil (aleyhinde yargı kararı olmayan) daha çok personel, daha çok test kitleri, daha çok ilaç, daha çok cihaz, daha çok maddi teşvik gerekli.
Özetle, olmazsa olmazımız, siyaset “BİLİM KURULUNA” uymalı. Önceliğimiz sağlık çalışanlarımızın bu salgınla savaşta, cephede silahsız asker gibi kalmamalarıdır.
Ülkemizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, bu günleri görerek “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz” demiştir. Bizler de kendimizi her zaman olduğu gibi Türk Hekimleri’ne emanet ediyoruz.
Dünyanın karşısında titrediği ülkelerin ekonomilerinin alt üst eden bu salgın belasıyla kendilerinin ve yakınlarının hayatını hiçe sayarak özveriyle görev yapan tüm sağlık emekçilerini birer “HALK KAHRAMANI” olarak saygıyla, minnetle selamlıyorum. Sağlıklı günlerde görüşmek dileğiyle.”