Hasan Çamoğlu
Zamanın birinde bir bilge kişi paylaşmanın önemini belirtmek için bir mizansen hazırlar.
Buna göre; Bir masa ve karşılıklı oturan iki kişi. İkisinin de ellerinde dirseklerinden uzun birer kaşık.
Garson ortaya bir tabak kuru fasulye koyar ve buyurun der…
İkisi de çok açlar, dalarlar fasulyeye.
Ama bir aksilik var. Kaşıklar bir türlü ağza dönmüyor.
Bilge kişi der ki: “Böyle olursa ikiniz de aç kalırsınız. Şimdi kaşıkları birbirinize uzatın.”
Öyle de yaparlar, fasulyeyi mideye indirirler.
Şimdi de bilgi kişi: “Birbirinizi beslerseniz dünyada aç kimse kalmaz;
Herhalde bu salgından sonra zenginlik-yoksulluk, işçi-işveren, zengin KUZEY – fakir GÜNEY sorgulanacaktır.
Dünya paylaşmasını bilseydi AYLAN bebek gibi niceleri Ege’nin karanlık sularında can vermeyecekti.
****************
Doğa Konuşuyor
“Ey insan evladı!
Benim dağımı taşımı deşmeyin. Ne deniz bıraktınız ne börtü böcek. Üzerime çok geliyorsunuz. Çok da kibirlenmeyin, benimle zıtlaşmayın. Bu salgın size çok ciddi bir uyarımdır. Sizin kibrinizi yerim. Hani nerede kaldı tanklarınız, füzeleriniz. Nerde kaldı dolarlarınız molarlarınız.
Apışıp kaldınız, değil mi?
****************
Mektup
“Şu gerçeği iyi biliyoruz. Toprak insana değil, insan toprağa aittir. Ve bu dünyadaki her şey, bir ailenin fertlerini birbirine bağlayan kan gibi ortaktır ve birbirine bağlıdır. Bu nedenle de dünyanın başına gelen her felaket insanoğlunun da başına gelmiş sayılır.
Ey Beyaz Adam!
Son nehir kirlenince, son balık ölünce, son ağaç kesilince mi paranın yenemeyeceğini anlayacaksın!
Şef ne kadar da haklıymış!