Mustafa Arı
Allah, tabiatı canlı ve cansız varlıklarıyla birlikte bir düzen ve denge içinde yaratmıştır.
Bu doğrultuda çevre de; insanla birlikte tüm canlı, cansız varlıkların eylemlerini etkileyen ya da etkileyebilecek fiziksel, kimyasal, biyolojik, toplumsal nitelikteki tüm etkenleri kapsamaktadır.
Allah insanlardan çevrenin korunmasını ve doğal düzenin bozulmamasını istemektedir. Aksi takdirde, bizzat insanın kendisinin bundan zarar göreceği Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur: “İnsanların kendi işledikleri kötülükler sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Yanlıştan dönmeleri için Allah yaptıklarının bazı kötü sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır” (Rum Suresi: 41)
Kültürümüzdeki; “Aslan yattığı yerden belli olur” Atasözü’müzü geniş anlamda ele alacak olursak, bütün yeryüzü ve çevre insanlar için bir yataktır.
Çevreyi kirletmek, aynı ortamı paylaşan canlı ve cansız varlıklara karşı işlenmiş bir suçtur. Çevreyi temiz tutmadığımız takdirde kul hakkına da tecavüz etmiş sayılırız. Hiçbir zaman “neme lazımcı” olmamalı, çevremizi koruma ve temiz tutma hususunda üzerimize düşen vazifeyi en güzel bir şekilde yerine getirmeliyiz.
Biz doğayı korudukça doğa da bizi korur. Herkes evinin önünü süpürürse, bütün çevremiz temiz olur. Sağlıklı yaşam, sağlıklı çevre ile olur. Kirli çevre insanın ruhunu kirletir, kirli ruhlar çevreyi kirletir. Onun için kağıt, teneke, cam, pil gibi geri dönüşümü olan maddeler mutlaka geri dönüşüm kutusuna atılmalıdır.
1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nda alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edilmiş. Gelecek nesillere iyi bir çevre bırakmalıyız. Çevrenin kirlenmesini önlemek için üzerimize düşen görevleri mutlaka yapmalıyız. Sadece bu hafta boyunca değil, her gün çevremizi temiz tutmalıyız. Temiz çevre sağlıklı bir gelecek demektir. Sağlıklı ve mutlu bir yaşam için çevremize sahip çıkalım.
KUR’AN VE SÜNNETE GÖRE BAZI GÜNAHLAR
Günahların en büyüğü Allah’a ortak koşmaktır. (Şirk)
Ana babaya asi olmak. Yalan ve yalan yere şahitlik etmek. İnsan öldürmek. Sihir (büyü) yapmak. Namazı terk etmek. Zekatı vermemek. Faiz yemek. Yetim malı yemek. Allah’a ve Resulü’ne yalan isyan etmek. Özürsüz olarak Ramazan’da oruç tutmamak. Zina yapmak.
Haram olan içkiyi içmek. Kumar oynamak. Kibirlenmek, kendini beğenmek, övünmek. İffetli kadın veya erkeğe iftirada bulunmak. Kamu malından, ganimetten, devletten ve zekattan çalmak. Haksız yollarla insanların mallarına el koymak, haram yemek, haram kazanç elde etmek. Hırsızlık yapmak. İntihar etmek. Haksızlık yapmak, rüşvet alıp vermek.
İki kişi arasında bozgunculuk için çalışmak. Karşı cinse özenmek (Erkeğin kadına kadının da erkeğe benzemesi). Hulle yapmak ve yaptırmak. Ölü eti, leş, kan ve domuz eti yemek. İdrardan sakınmamak.
Riyakarlık yapmak, gösteriş ve ikiyüzlülükte bulunmak. Emanete hıyanet etmek. İyiliği başa kakmak. Kaderi yalanlamak ve inkar etmek. Lanet okumak, sövmek. Sözünde durmamak, ahde vefasızlık. Kahin, büyücü ve müneccimi tasdik etmek. Akrabaların hakkını gözetmemek, onlarla ilişkiyi kesmek. Söz taşımak, koğuculuk yapmak. Nesebe ve soya sövmek.
Haddi aşmak, başkalarının hukukunu çiğnemek. Gücü yettiği halde haccı terk etmek. Müslüman’a eziyet etmek. Allah’tan başkasının adına kurban kesmek. İnsanlara yol gösteren levhaları değiştirmek ve sökmek. Sahabe Efendilerimize sövmek.
Dalalete çağırmak, bidatçılık, kötü bir çığır açmak. Peruk takmak, dövme yaptırmak. Tartıda ve ölçüde haksızlık yapmak. Allah’ın rahmetinden ümit kesmek. İyiliğe karşı nankörlük yapmak. Özürsüz Cuma namazını terk etmek.