Mustafa Arı
Ölümü düşünmek insana hemen ölüm getirmez, düşünmemek ancak zulüm getirir. Peki, ölüm nedir?
Zalimin zulmünden kurtuluşun tesellisidir. Çünkü zalimin yaptığı zulümler yanına kalmayacak, mazlumlar zalimlerden hakkını alacak ve sonsuz huzura ereceklerdir. Masum ve mazlumların ise bu vesile ile şükürler olsun bu günleri de gördük diyebildikleri bir müjdedir.
Ölüm. Bedenlerimizin topraktan yaratıldığının ispatı olup, her şey aslına döner kaidesince, bedensel olarak tekrar toprağa dönüşümüzdür.
Ölüm: Dünya misafirhanesinden ebedi ikametgaha doğru olan yolculuğumuzun ilk adımıdır. Bu ebedi ikametgah müminler için cennet, kafirler için ise cehennemdir.
Ölüm: Herkesin hayatının hesabını vereceği, kendisine verilen her nimetten sorguya çekileceği Mahkeme-i Kübraya büyük mahkemeye doğru yolculuğun başıdır.
Ölüm: Mal, mülk, makam, mevki ne varsa hepsinin geçici olduğunu; Bütün bunların gerçek sahibinin Allah olduğunu gösterir. O zaman Ne oldum değil, ne olacağım diyebilmektir. Sonsuzluk alemine doğru asıl yolculuğumuzun başlangıcıdır.
Ölüm: Yokluk değil, hiçlik değil, tam tersine ebedi huzur ve mutluluğa geçişi zevk etmenin adıdır. “Her nefis ölümü tadacaktır” (Enbiya süresi:35) İlahi fermandır.
Mevlana’nın tabiriyle sevenin sevgiliye kavuşmasıdır.
Tıpkı uyanan bir bebeğin hemen annesini araması gibi… Aynen bebek misali bir mümin de Allah’ın kendisine vaat edilen insan idrakinin ötesindeki nimetlere kavuşmak ve doymak için bir uyanışın adıdır.
Ölüm: İki kapılı bir handır, sonsuzluğa açılan kapıdan içeri girmektir. Birinci kapı, dünya misafirhanesine açılan kapı yani ana rahmine, ikincisi ise berzah kapısıdır.
Ölüm sonrası hayat da aynen ana rahmindeki çocuk misali gibidir. Şu dünyadan bize bir pencere açılıp cennet gösterilse, hemen oraya gitmek için can atarız.
Cehennem gösterilse, onun dehşet ve korkusundan ne yapacağımızı şaşırır ve oraya gitmemek için ne gerekiyorsa yapmaya çalışırız.
İşte bu pencereler aslında bize Kuran ve sünnetle bildirilmiş olup, bize sedece tercih etmek kalıyor. Ölüm ile de bu kapı açılmış oluyor.
Ölüm, müminler için cennete açılan bir kapı, kafirler için ise cehenneme açılan bir kapıdır ve korkunun da ecele faydası yoktur.
Ölen kimseyi peşinden üç şey takip eder. Aile çevresi, malı ve yaptığı işler. Bunlardan ikisi geri döner, biri ise kendisiyle birlikte kalır. Aile çevresi ve malı geri döner; yaptığı işler kendisiyle birlikte kalır.
Herşeyi sona erdirecek olan ölüme her daima hazırlıklı olmak gerekmez mi?
Allah bütün Ümmet-i Muhammede kamil imanla hayırlı ölümler nasip etsin. Sevdiklerimizle birlikte Peygamberimize komşu ve Firdevs cennetlerinde birlikte olmayı ihsan eylesin.
İYİ İNSAN OLMAK
İnsan olarak iyilik ve kötülük arasında çeşitli duyguları bir arada yaşarız.
Severiz. Saygı duyarız. Özleriz. Seviniriz. Üzülürüz. Yolunu bekleriz. Hasret duyarız. Öfkeleniriz. Kızarız. Nefret ederiz.Acırız. Merhamet ederiz. Güleriz. Ağlarız. Unutur. Unutuluruz.
Bütün bunlar insanca duygulardır.Bu duyguların olumlularını tüm varlıklar için hissetmek, olumsuzlarını kontrol altına almak iyi insan olmaktır.Bu nedenle; ister günlük hayatta, ister İş hayatında, ticaret hayatında isterse politikada, insanları aşağılayarak, suçlayarak, küçümseyerek ikna edemeyiz. Kendi düşüncelerimizi kabul ettiremeyiz. Aksine karşıdakinin bize karşı tutumunu daha da sertleştirmesine neden oluruz. Gönlünü kazanamayız.
İnsan gibi insan olmak aklı, iradeyi doğru kullanmaktan geçer. Merhametli, şefkatli en önemlisi vicdanla insan olunur.
Hayatta insan her şey olabilir. Ama her şeyden önce insan olabilmek önemlidir. İnsan, kendisini yaratan, yaşatan ve sayısız nimetler bahşeden Rabbine karşı yüklendiği sorumluluğunun bilincinde yaşamaya mecbur ve muhtaçtır.
Ne güzel bir duadır; Çıkarları için değil, Allah için seven insanlar olmak.
İyi insan olmak demek, tüm insanların yararına olacak güzel işler yapmak ve her türlü kötülükten de uzak olmaktır.
İslam’ın temel amacı, iyi insan oluşturmaktır. İslam, güzel ahlaktır. Yüce Dinimizin gereklerini uygulayan birisi iyi insandır. Her birimiz iyi bir insan olmak için gayret edersek çok güzel bir dünya oluşturmuş oluruz.