Bursa Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi Karacabeyli İşinsanı Özer Matlı, Dünya Nüfus Günü’ne ilişkin yaptığı açıklamada, Türkiye nüfusunun 2040 yılında 100 milyona ulaşmasının beklendiğini, dolayısıyla mevcut politikaların da hızla güncellenmesi gerektiğini söyledi.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) 1989’da BM Genel Kurulu’na sunduğu önerinin kabul edilmesiyle, her yıl 11 Temmuz dünyadaki nüfus kaynaklı problemlere dikkat çekmek amacıyla, ‘Dünya Nüfus Günü’ olarak kutlanıyor. Nüfus artış hızı son yıllarda azalmasına rağmen her yıl yaklaşık 80 milyon bebek, dünyaya ‘merhaba’ diyor.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun (UNFPA) araştırmasına göre 2020’de 7,8 milyar olan dünya nüfusunun, 2050 yılında 10 milyara ulaşması bekleniyor. Demografik göstergelerdeki mevcut eğilimlerin devam etmesi halinde, Türkiye nüfusunun da 2023 yılında yaklaşık 87 milyon kişiye, 2040 yılında ise 100 milyon kişiye ulaşacağı tahmin ediliyor. Dünyadaki insan sayısında yaşanacak bu düzeyde bir artışın, gıda talebine dayalı üretimi de yaklaşık yüzde 60 oranında artırması ön görülüyor. Yani dünya üzerinde yaşayanların gıda ihtiyacı, 2050 yılında hiç olmadığı kadar artacak.
“Gıda kayıplarının % 2’si, 360 bin ailenin bir yıllık asgari geçim rakamı”
Ortaya konan tüm bu verilere rağmen bugün hala dünya genelinde her 9 kişiden birinin yaşamını sürdürebilmesi için en temel gereksinimi olan gıdaya ulaşamadığını hatırlatan Başkan Özer Matlı, “Dünyada 821 milyon kişi her gece yatağına aç girmek zorunda kalırken, israf edilen gıda miktarı ise korkutucu boyutlarda. Yapılan araştırmalara göre dünya genelinde üretilen gıdanın 3’te 1’ine denk gelen 1,3 milyar ton gıda çöpe giderken, bu rakam Türkiye’de yıllık 18,8 milyon ton seviyesinde. Bu kaybın sadece yüzde 2`sini önleyebilsek, 360 bin ailenin bir yıllık asgari geçim rakamını karşılayabiliriz.” dedi.
“Tarım politikalarının güncellenmesi önemli”
Dünya ve Türkiye’deki nüfus artışı ile israf edilen gıdanın boyutlarına dikkat çeken Özer Matlı, tarımda mevcut politikaların hızla güncellenmesi gerektiğini söyledi. Yetersiz teknoloji, hasat sonrası yanlış depolama ve ambalajlama süreçlerinin, üretilen gıdanın yüzde 15’inin daha ilk aşamasında israf edilmesine yol açtığının altını çizen Matlı, “İsraf edilen gıdanın yüzde 60’ının yeniden kazanılabileceği düşünüldüğünde, tarım politikalarımızın yeniden şekillendirilmesi ve tıpkı gelişmiş ülkeler ve özellikle Avrupa Birliği’nde olduğu gibi tarım politikalarında, tarımsal destek uygulamaları ve tarım bankacılığının yanı sıra tarım ürünleri piyasalarının en önemli aktörü ve yönlendiricisi olan kooperatifleşmeyi de odak noktamıza almamız gerekiyor. Ayrıca tarımda bize çağ atlatacak bir sistem olan ‘lisanslı depoculuk’ sistemini geliştirmeli ve sözleşmeli üretim modelini gündemimize almalıyız. Bu anlamda, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Bursa Ticaret Borsası olarak, paydaşı olduğumuz Türkiye Ürün İhtisas Borsası A.Ş. (TÜRİB) ve Dijital Tarım Pazarı (DİTAP) projeleri, bize tohum daha toprağa düştüğü ilk andan itibaren gıda tedarik zincirini en iyi şekilde yönetebilmeyi sağlayacak.” diye konuştu.
“Verimli tarım alanlarını teknoloji ile en ideal şekilde kullanmalıyız”
Türkiye nüfusunun 2040 yılında 100 milyona ulaşacağı öngörüsünden hareketle, yerli ve milli üretime daha fazla ağırlık verilip, ithalat yapılan sektörlerin azaltılması gerektiğini ifade eden Özer Matlı, “Tarım, ülkemiz için ulusal güvenliğimiz kadar stratejik bir sektör. Bunu, bugün yaşadığımız pandemi sürecinde çok daha iyi anlamış olduk. Kendilerini müttefik olarak gören ülkelerin, söz konusu çıkarları olunca nasıl acımasız davrandıklarına şahit olduk. Dolayısıyla nüfusun artması demek hem tüketimin artması hem de bu nüfusun ihtiyaçlarını karşılayabilecek sürdürülebilir bir tarım anlayışının olması demek. Tarımda kısa vadeli çözümler üretmek yerine, verimli topraklarımızı tarım teknolojileri ile entegre ederek en ideal şekilde kullanmalıyız.” ifadelerine yer verdi.