Nevzat Çakır
Bu yazıda okuyacaklarınız bir gazeteci olarak tamamen benim gözlemlerimdir. Belediye Başkanı Sayın Ali Özkan’ı neden başarısız bulduğumu mümkün olduğunca tarafsız, net ve kanıtlanabilir bir dille izah etmeye çalışacağım.
Aslında Sayın Özkan’ın yönetim anlayışıyla ilgili eleştirilecek oldukça fazla şey var ama bunlara değinmeden önce şunun altını özellikle çizmem gerekir ki, Özkan dışında bugün kim belediye başkanı olursa olsun zorluklarla karşı karşıya kalacaktı. Çünkü burada asıl sorun Büyükşehir Belediye Yasası’dır. Bu yasa acil olarak iptal edilmediği ve eski sisteme dönülmediği takdirde bırakın köyü ve köylüyü, ilçe diye de bir şey kalmayacak. Benden söylemesi…
Peki neydi Büyükşehir Belediye Yasası?
Bu yasanın 1. maddesinde aynen şöyle deniliyor: “Bu kanunun amacı, büyükşehir belediyesi yönetiminin hukuki statüsünü düzenlemek, hizmetlerin plânlı, programlı, etkin, verimli ve uyum içinde yürütülmesini sağlamaktır.”
Peki samimiyetle siz okuyucularımıza soruyorum; Yasanın yalnızca ilk maddesine bakarak, son 6 yılda Büyükşehir hizmetlerinin plânlı, programlı, etkin, verimli ve uyum içinde yürütüldüğüne inanıyor musunuz?
Ben hem bir gazeteci, hem de bir vatandaş olarak buna inanmıyorum.
Çünkü Karacabey’e baktığımda, son 6 yılda olumlu anlamda Büyükşehir’in ilçemize veya köylerimize kattığı hiçbir şey yok. Hiçbir şey katmadığı gibi elde avuçta olanları da maalesef bitiriyorlar.
Bir kere her şeyden önce köy ve köylüyü bitiriyorlar. Köyleri mahalle yaptılar ama bu yasa öncesinde dile getirdikleri; “Şehirde ne varsa köylerde de o olacak” sözleri sadece lafta kaldı.
Birkaç ‘basit’ örnek vermek gerekirse, Bursa’nın merkez mahallelerinden hemen hemen her saat başı geçen belediye otobüsleri, köylere hiç uğramıyor. Mesela ben saat 21.00’de İsmetpaşa’ya gitmek istesem bu mümkün değil. Gündüz belli saatler koymuşlar, yani saat 15.00 veya 17.00’den sonra araç yok! Ancak Bursa’daki mahallelere geç saatlerde de gidebilirsiniz. Köylerin güzelim araçlarını aldılar, dökülmeye yüz tutmuş külüstür araçlar verdiler. İşin daha da vahim tarafı, Ovaesemen’de oturuyorsanız ve o külüstür araca bindiyseniz tüm ovayı gezdikten yaklaşık 1 saat sonra köyünüze gelebiliyorsunuz. Bu müthiş bir şey dimi(!)
Bir diğer örnek, mesela Beylik’te özellikle yaz aylarında gündüzleri hala sular akmıyor. İnsanlar duş alabilmek için gece geç saatleri bekliyorlar. Bu konuda bilginiz var mı? Varsa neden çözüm üretmiyorsunuz? Mazereti bırakın.!
Başka bir örnek; Büyükşehir bünyesinde kurulan Tarım A.Ş.’nin köylümüze ve çiftçimize şu ana kadar ne faydası oldu, bilen varsa söylesin. Daha doğrusu Tarım A.Ş.’nin başındakiler acaba Karacabey’e hiç geldiler mi? Belki 1-2 kez inceleme(!) adı altında gelmiş olabilirler. Ama öyle bir dolaşıp gittiler sanırım. Acaba Tarım A.Ş.’nin başta domates üreticileri olmak üzere Karacabey çiftçisine yönelik herhangi bir projesi veya çalışması var mı merak ediyorum? Zaten Bursa geneline bakıldığında Tarım A.Ş.’nin çiftçilere yönelik çok önemli bir katkısının olmadığını düşünüyorum.
İşte bunun gibi büyük-küçük, basit-önemli örnekler verebiliriz. İlçemizin mahalle olan 64 köyünde oturan vatandaşların hiçbiri iddia ediyorum ki bu Büyükşehir Yasası’ndan memnun değil. Eğer bana inanmıyorsanız bu Pazar referandum yapın o zaman ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız!
Bu Büyükşehir Yasası, sadece köyleri değil, ilçe belediyelerini de zor duruma düşürdü. İlçe belediyelerinin gelirleri düştü, elindekilerin önemli bir kısmını kaybetti. Büyükşehir’den de gerekli desteği alamadıkları için kaynak arayışına girdiler. Çünkü para yoksa hizmet de olmuyor. Bu kez para bulmak için de bir şeyleri satması gerekti. İlçe belediyeleri de işin kolayını seçti ve tüm tepkilere kulak tıkayarak köy arazilerini satıp kendince çözüm aradı ve böyle yapmaya devam ediyor.
Hatta bana hala inanmıyorsanız, köylerle birlikte Karacabey merkezde de bir referandum yapın, bakalım Karacabeyliler bu Büyükşehir Yasası’ndan memnun mu, değil mi? İnanın şok olursunuz…! Hatta Belediye Başkanı Ali Özkan bile elini rahatlatmak için sandık başında yasanın kalkması için oy verecektir.
İşte böyle bir yasa varken, bir ilçe belediye başkanının başarılı olması hiç de mümkün değil. Gerçek olan bu! Ama maalesef ‘algı siyaseti’ ile bu sorunları görmezden geliyorlar.
Gelelim Belediye Başkanımız Sayın Ali Özkan’a…
Başta şunu dile getirmek istiyorum. Belediye Başkanı Özkan’ı son 6 yılında 2 konuda başarılı buldum. Bunlardan ilki Karacabey Belediyespor’dur. Aslında Belediyespor, BAL Ligi’ne çıktığı dönemde 3. Lig’deki Nilüfer Belediyespor’un satın alınmasıyla bir anda farklı bir noktaya geldi. Burada ciddi bir riske girildi. Hatta takım, ilk yılında son maçta aldığı galibiyetle 3. Lig’e tutunabildi. Ve her geçen yıl tecrübe kazanan kulüp, bu yıl büyük bir başarıya imza atarak 2. Lig’e yükseldi. Bu başarıda öyle veya böyle Ali Özkan’ın payının büyük olduğunu düşünüyorum.
Bir de Sayın Başkan’ı sosyal faaliyetler anlamında başarılı buldum. Özellikle daha önce Nilüfer Belediyesi’nce başlatılan Leylek Şenliği’ne sahip çıktı ve Karacabey Belediyesi olarak başarılı işler yapıldı.
Bunun yanı sıra Karacabey Belediyesi’nce Ergün Koç döneminde başlatılan Ihlamur Festivali ve Tarım Fuarı’nın devam ettirilmesi de ilçedeki sosyal yaşama hareket getirdi. Genel olarak Başkan Özkan’ın sosyal belediyecilikte iyi işlere imza attığını düşünüyorum.
Gözlemlediğim bu iki olumlu özelliği dışında Sayın Özkan’ın yönetim anlayışı bakımından eleştirilecek çok yanı var. Bir kere Sayın Özkan’ın, Belediye Başkanı olduğunu bazen unuttuğunu düşünüyorum. Yani bazen AK Parti İlçe Başkanı gibi, bazen milletvekili gibi hatta bazen de bir Bakan gibi davranıyor. Ama belediye başkanı gibi davranmıyor. Kendisinin milletvekili hedefi olduğunu biliyorum. Çünkü her şeye karışıyor ve her şeyden kendisine pay çıkarmaya çalışıyor. Ne yazık ki Belediye işleri dışında çok fazla şeye kafa yorduğunu düşünüyorum.
Anladığım kadarıyla Karacabey’de ‘tek’ olmak gibi bir hedefi var. “Benim bilgim olmadan bu ilçede kuş dahi uçmasın” gibi bir derdi var sanırım.
Hizmet konusunda yapabilecekleri sınırlı olmasına rağmen Başkan Özkan sürekli ‘algı siyaseti’ içerisinde işler yapıyor. Genel olarak Belediye ile pek ilgisi olmayan güzel işlerde sürekli fotoğraflara çıkıyor ancak olumsuz durumlarda ortadan birden kayboluyor ya da “O işe Büyükşehir bakıyor” gibi laflar ediyor.
Nereden duydum bilmiyorum ama güzel bir söz var; “Seçimle işbaşına gelmiş hiçbir siyasi partinin ve siyasetçinin mazereti yoktur.” Yani mazeret üretmek değil, hizmet etmek zorundasınız.
Bu bence çok güzel bir söz. Her şeyden önce bir siyasetçinin halka karşı samimi olması gerekir. Yani bir şeyi yapamıyorsa, “şu sebepten dolayı yapamadık” diyebilmelidir. “Önümüzdeki şu şu engeller nedeniyle hizmette zorlanıyoruz” diyebilmelidir. Hizmet edemiyorsa gerekirse istifa edebilmelidir. Maalesef halkımızın açık sözlü, net ve samimi bir başkana gerçekten ihtiyacı var.
Sayın Özkan’ın göreve geldiği günden bu zaman kadar her yerde dile getirdiği “3T” konusu da maalesef genel olarak lafta kalmış durumda.
3T’nin ilk ayağı olan “Tarım”a şöyle bir bakacak olursak, çok net bir ifadeyle soruyorum. İlçe tarımının kalkınması ve gelişmesi adına neler yaptınız? Eğer ‘tarım’dan kastınız bazı tarlaları veya özel hayvan çiftliklerini gezmekse ya da tarlada kamyona birkaç karpuz atmaksa bu şekilde tarıma katkı sağlayamazsınız. Ya da şöyle sorayım; çiftçinin ektiği ürünün para etmesine Karacabey Belediyesi olarak katkınız oldu mu? Çünkü ‘ilçe tarımına’ yapabileceğiniz en iyi hizmet bu olurdu. Çiftçinin ektiği ürünün para etmesini sağladıysanız 3T’nin ilk ayağı olan ‘tarıma’ gerçek anlamda destek vermişsiniz demektir. Aksi halde diğer söyledikleriniz hep göz boyamadan ibaret olur.
Yok eğer, “Çiftçinin ürünün para etmesi konusu bizi aşar, bu bizim belediyemizin yapabileceği işler değil” diyorsanız o zaman 3T’den ‘tarımı’ çıkartın, boşuna bu konuda pembe tablolar çizmeyin derim.
3T’nin ikinci ayağı ‘Turizm’e bakacak olursak, burada da beklentilerin karşılandığını söyleyemeyiz. Örneğin turizmin olmazsa olmazı otellerdir. Ve birkaç lüks otel de yapılsa o zaman yemede yanında yat derim. Sonra bar ve diskolar da turizm bölgelerinin olmazsa olmazıdır. Turizm şirketlerini, yerli ve yabancı turistleri Karacabey’e çekebilmek için neler yapılıyor açıkçası merak ediyorum. Çünkü eğer Sayın Başkan Yeniköy ve civarını turizm açısından şaha kaldırmak istiyorsa, bence Karacabey sahilini değil Antalya, Kuşadası, Marmaris, Bodrum, Fethiye, Alaçatı’yı vs. bir gezsin ve ona göre yatırımlar yapsın. Çünkü emin olun Karacabey’in doğal güzellikleri ve denizi bu saydığım turizm kentlerine on basar. Ancak yatırım ve tanıtım olmayınca Karacabey’den de kimsenin haberi olmuyor. Kendimiz çalıp kendimiz oynuyoruz.
Tabii gerçekçi bakacak olursak, Karacabey Belediyesi’nin ‘turizm’ konusunda yapacağı işler çok kısıtlı olduğu için bu önemli yatırımlar ya Büyükşehir ya da Hükümet eliyle olması gerekiyor. Yeniköy’ün ‘Turizm Bölgesi’ ilan edilmesi gerekiyor. Aksi halde yine pembe tablolar çizmeye gerek yok.
3T’nin son ayağı olan ‘Teknoloji’ alanında da ilçemizde pek bir gelişme göremedik. Yalnızca Sayın Başkan’ın sürekli vurgu yaptığı TEKNOSAB’ın Karacabey’e katkısı ne olacak? Gerçi her ne kadar Sayın Başkan’ın TEKNOSAB’tan sonradan haberi olduğu iddiaları geçtiğimiz hafta gündeme gelse de, şuan Müteşebbis Heyeti’nde yer alan Karacabey Belediyesi’nin bu durumu nasıl fırsata çevireceğini merakla bekliyoruz. Bakalım Sayın Başkan yerel seçim öncesi vaat ettiği 150 bin kişiye iş sözünü tutacak mı!?
Ayrıca, TEKNOSAB dışında Sayın Özkan’ın ilçemize yönelik kazandıracağı herhangi bir teknolojik yatırım var mı onu da merak ediyoruz.! Çünkü bu zamana kadar TEKNOSAB dışında başka bir teknolojik yatırımı Sayın Başkan’ın ağzından duymadık.
Yukarıdaki eleştirilerimi bir kenara bırakılım, işin aslına bakacak olursak, Başkan Ali Özkan’ın her platformda dile getirdiği 3T yatırımları, tek başına Karacabey Belediyesi’nin yapabileceği şeyler değil. Gerçek olan bu. Ancak Başkan Özkan öyle bir konuşuyor ki, sanki tüm bu yatırımları kendisi (Karacabey Belediyesi) yapacakmış gibi bir algı yaratarak beklentileri yükseltiyor. Beklentiler gerçekleşmeyince de topu taca atıyor ve “O işe Büyükşehir bakıyor, bu işe Hükümet bakıyor” gibi laflar ederek hayal kırıklığına sebep oluyor.
O yüzden yukarıda da vurguladığım gibi, Belediye Başkanı Ali Özkan’dan siyasette bir üst lige yükselebilmesi adına artık samimi ve gerçekçi sözler duymak istiyoruz. Çünkü tek başına Karacabey Belediyesi’nin ‘büyük muhtarlıktan’ farkı kalmadı. Bu gerçeği herkes böyle bilsin. Yani Karacabey Belediyesi’nin en iyi yapabileceği hizmetler arasında; “Çöp toplamak, anons yaptırmak ve Büyükşehir’in alt kademe işlerini gerçekleştirmek” kaldı.
Sevgili Karacabeylilere tavsiyem, asıl hizmetleri Büyükşehir’den bekleyin. Tabii son 6 yıla baktığımızda maalesef Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin Karacabey’in kalkınması ve gelişmesi adına pek bir şey yapmadığı da net bir şekilde ortada. Bu gidişle de ekonomik sebepler gerekçe gösterilerek pek bir hizmet gelmeyeceğini düşünüyorum. Bakalım bu işin sonu ne olacak…!