Eğitim Sen Karacabey Temsilciliği İlçe Yürütme Kurulu, pandemi sürecinde eğitim öğretimde yaşanan sorunları öğrenci ve veliler, okullar ve öğretmenler açısından değerlendirdi. Değerlendirmede çözüm önerilerinde de bulunuldu.
“MEB, pandemi gibi olağanüstü bir süreci, olağan dönemin mevzuatıyla yürütmeye çalışmakta ve bunun sonucunda hem ciddi aksamalar yaşanmakta hem de eğitim emekçileri mağdur edilmektedir. Yaşanan bütün bu sorunların çözümsüzlüğünü beceriksizlik olarak görmüyoruz. Yapılması gerekenler açık ve net belli olmasına rağmen siyasi iktidar ve MEB tercihini bu yönde kullanmamıştır” diyen Eğitim Sen Karacabey Temsilciliği İlçe Yürütme Kurulu yazılı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Yaşanan süreci Öğrenci ve veli açısından değerlendirme, Okullar açısından değerlendirme ve Öğretmenler açısından değerlendirme adı altında üç ana başlıkta değerlendirelim.
Öğrenci ve veli açısından değerlendirme
Mart ayında görülen ilk vakadan sonra yüz yüze eğitime ara verilmiş, bir süre sonra da uzaktan eğitime başlanmıştı. Bu süreçte öğrenci, veli ve öğretmenlerimiz bir yığın sorun yaşadı. Yaşanan sorunları yaptığımız bir anketle tek tek tespit ederek dile getirdik.
Uzaktan eğitimde yaşanan sorunlar;
Erişim araç gereci (tablet, telefon, bilgisayar vb) olmayan, erişim ağı olmayan öğrenci sayımız çok fazla. Olanlar da bağlantı sorunları yaşıyor. Erişim ağı olmayan öğrencilere ücretsiz internet verilmemiştir. Kaldı ki EBA üzerinden yapılan canlı dersler zoom bağlantılı yapılmakta ve operatörler tarafından verilen 8 GB internet buna dahil edilmemektedir. Farklı platformlarda bir canlı dersin yaklaşık 1 GB internet harcadığı yazılmakta, bu da velilerimize fatura edilmektedir. Velilerimizin bu yönde ciddi kaygıları vardır.
Dezavantajlı öğrencilere dönük bir çalışma yok.
Velilerimiz % 97 oranında uzaktan eğitimi yeterli bulmuyor.
Velilerimiz % 78 oranında uzaktan eğitimi güvenli bulmuyor.
Yine velilerimiz % 84 oranında uzaktan eğitimden çocuklarının yeterince yararlandığını düşünmüyor.
Böylece fırsat eşitsizliğinin çok fazla olduğu yorumları var.
Bağlantı sorunları çözülmemiştir. İlk gün hep birlikte gördük ki, “EBA çöktü” haberlerine MEB gülerek mutlu olduğunu, talebin çok olduğunu bu yüzden sorunlar yaşandığını söylemiştir.
Oysaki öğrenci, öğretmen sayısı bellidir ve üstelik bütün öğretmenler EBA’dan zorunlu ders yapmak için uyarılmıştır. Yaşanacak yoğunluk hesap edilememiştir. A, B, C planlarımız var denilmesine rağmen devreye konulmamış, öğrencileri, velileri ve öğretmenler mağdur edilmiştir. EBA’nın teknik altyapısı güçlendirilmemiş, uzaktan eğitime erişim sorunu çözülmemiştir.
Sınava girecek olan öğrenciler ve velilerin kaygıları devam etmektedir.
Özel okullarda 8. ve 12.sınıf öğrencileri derslere devam ederken devlet okullarındaki öğrenciler ve veliler aynı sınava girecek olmanın kaygısını yaşamaktadırlar.
Saatlerce bilgisayar karşısında zaman geçiren öğrencilerde ileriki dönemlerde sağlık açısından olumsuz etkilerin görülmesi ihtimal dahilindedir.
Okullar açısından değerlendirme
Seyreltilmiş olarak başlayan yüz yüze eğitimi okullar açısından değerlendirecek olursak;
MEB her fırsatta “Bütün hazırlığımız tamam. A, B, C planlarımız var, hiçbir sorun yaşanmayacaktır” demesine rağmen, okullarımızda durumun hiç de öyle olmadığı görülmektedir. Okullarımızda ateş ölçer ve dezenfektandan başka hiçbir şey bulunmamaktadır. Üstelik onları da okul idarecileri kendi imkânlarıyla temin etmişlerdir. Yani velilerden yapılan katkılarla ne kadar yapabildilerse ondan ibarettir. Bakanlıktan sadece maske gelmiştir ancak o da yeterli değildir.
Sadece boş binaların temizliğinin yapılmış olması hazırlığın yalnızca küçük bir kısmıdır.
Öğrenci varken sürekli temizlik ve dezenfekte yapacak yardımcı personel ihtiyacı hala karşılanmamıştır. Okulların çoğunda kadrolu hizmetli yoktur. Şu anda olanlarda da bir ya da en fazla iki hizmetli vardır.
Okullarda sağlık görevlileri mutlak ihtiyaçken buna ilişkin bir çalışma yoktur.
Şu anda sadece okul öncesi ve birinci sınıflar seyreltilmiş olarak okullara geliyorlar. İleride diğer sınıflar da başladığında yeni derslik ve öğretmen ihtiyacı olacaktır. Buna ilişkin bir çalışma görülmemektedir. Yıkılan okullar var ve buna yönelik bir çalışma olmadığını görmekteyiz. Yine öğrenciler tarafından tercih edilmeyen okul türlerinin atıl durumda olan dersliklerinden yararlanılması için bir çalışma görülmemektedir.
Öğrencilerin okula ulaşımı için servislerde bir düzenleme, anlaşma sağlanmamıştır.
Taşımalı köy okullarına ilişkin bir çalışma görülmemektedir.
Öğretmenler açısından değerlendirme
MEB, tarihinde hiç bu kadar belirsizlik yaşamamıştır. Salgın çok önceden bilinen bir durum değildi, ancak Mart ayından bu yana hiçbir şeyin yapılmadığı, planlama olmadığı açık bir şekilde görülmektedir. Oysa ilk günden beri sürekli önerilerimiz olmuştur. Sahada olan bizler, yaşadığımız sorunları günlerdir hatta aylardır dile getirdik. Çözüm önerileri sunduk. Fakat MEB bizlere kulaklarını tıkadığı gibi, öğrenci ve velilerle de görüşme ihtiyacı duymadı.
24 Ağustos’ta seminerlerle başlayan sürecin başlarında MEB, WhatsApp mesajlarıyla işleri yürütmeye başladı. Tabi bu mesajlar illerde, ilçelerde hatta okullarda farklı yorumlanarak öğretmen arkadaşlarımızdan farklı farklı uygulamalar istenmeye başlandı. Okul idarecileri ne yapacağını şaşırıp kaldılar. Son bir haftadır MEB tarafından yazılı açıklamalar gelse de üç saat sonra gelen yazı ile önceki arasında farklılıklar olduğu görüldü. EBA’dan yapılacak dersleri günlük 6 ders olacak şekilde planlayın diyen yazıya göre arkadaşlar planlama yapıp bir gün ders yapmaya çalıştılar, bir gün sonra 4 saat planlayacaksınız diye yazı geldi. Bu gün itibarı ile tekrar bir yazı gönderen Milli Eğitim, bu sınırlamanın kaldırıldığını belirterek, tekrar eski uygulamaya döndü.
Kimi il ve ilçelerde derslerinizi direkt zoomdan yapabilirsiniz, bu durumda ders ücreti ödenecek denirken kimi il, ilçe ve okullarda sadece EBA üzerinden yapılan derslere ücret ödeneceği söyleniyor. Üstelik günlük 4 saat ders planlandığında haftada 20 saat eder ki bunun 18 saati maaş karşılığı olduğu söyleniyor. MEB bir taraftan ders ücretleri ödenecek derken, gönderdiği önceki yazıya göre arkadaşlarımızın hiçbirinin ders ücreti alamayacağı görülmektedir.
Yine branş öğretmeni arkadaşlarımıza EBA’daki yetersizliklerden dolayı tek bir canlı derse birden fazla sınıf tanımlanmakta, bazı canlı dersler 80, 100 ve hatta 120 kişiyle işlenmektedir. Üstelik bu durum ders ücreti açısından öğretmenleri mağdur edecek şekilde, tek ders saati olarak hesaba katılmaktadır.
Bir de Destekleme ve Yetiştirme Kursları (DYK) var ki tam bir muamma. Bu kurslar normalde de yapılıyor ve arkadaşlarımız bunun karşılığında ders ücreti alıyordu. Yine WhatsApp mesajlarıyla kursların hafta içinde yapılması istenmişti. Okullar da hafta içi planlayıp başladılar. Ardından hafta içi yapılan DYK’ların da maaş karşılığı olacağı, hafta sonu olursa ders ücreti ödenebileceği söylendi. Bu söylentiler net bir yazı, genelge olmadığı için kafa karışıklığını iyice artırdı. Bazı okullarda ve kurslarda düzenleme yapılarak hafta sonuna planlanırken, bazıları hafta içi yapılmasında ısrar edip arkadaşlarımızın hak kaybına uğramasına yol açtılar. Üstelik hafta içi arkadaşlarımız hem uzaktan derslerini yapmakta hem de kurslar için okullara gitmektedirler.
Ders saatlerinin mesai saatleri dışına taşmasından dolayı öğretmen arkadaşlarımız geç saatlere kadar ders işlemek zorunda kalmakta, derse hazırlık, planlama, ödev kontrolü, öğrenci sorunlarına çözüm bulma, bir sonraki güne ders ataması yapma vb. çalışmalar yüzünden kendi özel işlerine, ailelerine ve çocuklarına zaman ayıramamaktadırlar.
Zaten son yıllarda maaşlarımız iyice erimişken bir de ders ücretlerimize göz dikilmekte, vermemek için her yol denenmektedir. Oysaki toplu sözleşme gereği, ders ücretlerinin ödeneceği tartışmasız ortadadır.
Yine arkadaşlarımıza bir taraftan farklı platformlardan canlı ders yapmaları zorlanırken, orada yaşanabilecek sorunların sorumluluğu da arkadaşlarımıza yıkılmaya çalışılmaktadır. Sabit ID ve şifre ile zoom programı kullandırılmakta, bir şekilde ID ve şifreyi bularak canlı derse bağlanan birilerinin, uygunsuz görüntü ve sözlerine maruz kalan arkadaşlarımız olmaktadır.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi okul idarecilerinin kendi isimlerini gizlemek suretiyle canlı derslere girdiğine yönelik duyumlar almaktayız. Öğretmenin özeline müdahale sayılabilecek bu tutum da kabul edilebilir değildir. Elbette ki okul müdürünün ders denetleme yetkisi vardır. Ancak bunun da belirli etik kaideleri vardır. Öğretmene haber vermeden, kendisini gizleyerek adeta suç arar gibi derse girilmesi öğretmenlik mesleğine yakışmayan bir tutumdur.
MEB, pandemi gibi olağanüstü bir süreci, olağan dönemin mevzuatıyla yürütmeye çalışmakta ve bunun sonucunda hem ciddi aksamalar yaşanmakta hem de eğitim emekçileri mağdur edilmektedir.
Yaşanan bütün bu sorunların çözümsüzlüğünü beceriksizlik olarak görmüyoruz. Yapılması gerekenler açık ve net belli olmasına rağmen siyasi iktidar ve MEB tercihini bu yönde kullanmamıştır.
Yapılması gerekenleri tekrarlıyoruz
Bilim insanlarının önerileri doğrultusunda salgının kontrol edilebileceği tedbirler alınmalı, yüz yüze eğitime aşamalı ve seyreltilmiş olarak koşullar sağlandıktan sonra başlanmalıdır.
Acilen ek bütçe hazırlanarak, okullara kadrolu yardımcı personel ve öğretmen ataması yapılmalı, okulların ihtiyacı olan temizlik ve hijyen malzemeleri bakanlık tarafından gönderilmelidir.
EBA’nın teknik altyapısı güçlendirilerek, uzaktan eğitime erişim sorunu çözülmeli, eğitim ve bilim emekçileri güvenli olmayan farklı platformlarda (zoom vs.) canlı ders yapmaya zorlanmamalıdır. Bu yapılamıyorsa okullara lisanslı programlar temin edilmelidir.
Okullarda sağlık personeli görevlendirilmelidir.
Atıl durumdaki kamu binaları ve tercih edilmeyen okullardan yeni derslikler oluşturulmalı, yıkılan okulların yapımına derhal başlanmalıdır.
Öğretmenlerin ders ücretlerinde kesinti yapılmamalıdır. Uzaktan eğitime hazırlık, öğretmenlerin ciddi zaman ve emek harcadığı işlere dönüşmüş durumdadır. Öğretmenlere ödenen derse hazırlık ücreti uzaktan eğitimde artırımlı şekilde ödenmelidir.
DYK (Destekleme ve Yetiştirme Kursları) hafta sonuna planlanmalıdır.
Meslek liselerindeki öğretmen ve öğrencilerin sorunlarına çözüm üretilmelidir.
Pandemi sürecinde yapılacak eğitim faaliyetleriyle ilgili, dönemin ihtiyaçlarını gözeten ve çalışanların özlük ve ekonomik haklarını da koruyan döneme özgü bir mevzuat geliştirilmelidir.
Ders müfredatları seyreltilmeli, uzaktan eğitim için uygun şekilde revize edilmelidir.
Salgın nedeniyle okul öncesi öğrenci sayıları azalmıştır. Bu durum geçicidir ve öğretmen arkadaşlarımız norm fazlası olarak değerlendirilmemelidir.
Öğrencilerimizin uzaktan eğitime devamı ve ölçme değerlendirme konularında acil düzenlemeler yapılmalıdır.
Öğrencilerin okula ulaşımı için servislerde bir düzenleme ve anlaşma sağlanmalıdır.
Kapalı olan köy okulları yeniden açılmalı, taşımadaki riskler ortadan kaldırılmalıdır.
Uzaktan eğitimde ve yüz yüze eğitimde yaşanılan sorunlara ilişkin öğretmenlere, eğitim emekçilerine rağmen bir yol haritası oluşturulamaz. Merkezi olarak ve illerde, ilçelerde mutlaka izleme kurulları oluşturulmalıdır.”