İYİ Parti Meclis Grup Başkanı Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu, Bursa İl Başkanlığı’nın düzenlediği basın toplantısında ülke ve kent gündemini değerlendirdi. Türkiye’nin göç sancısı yaşayan bir ülke haline getirildiğini belirten Tatlıoğlu, Bursa’nın da büyük potansiyeline karşın işlevsiz bir yapıya indirgendiğine işaret etti.
İYİ Parti Meclis Grup Başkanı Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu, iktidarın elindeki en büyük şehrin Bursa olduğunu vurgulayarak, “Ortada karaya oturmuş gemi gibi bir Bursa var.” ifadesini kullandı.
Tatlıoğlu, şöyle devam etti: “Seçimlerden sonra Türkiye’nin cazibe merkezi olmasını beklerken, ellerindeki son büyükşehirde yaşayan insanları memnun ve mutlu etmek için hizmet akınına uğramasını beklerken, ortada karaya oturmuş gemi gibi bir Bursa var. İddia ediyorum ki Türkiye’de trafiğin daha tıkalı ve zorlu olduğu bir il yok. Bursa, Türkiye’nin en büyük ikinci üretim merkezi. Köylerinin önemli bir kısmında kanalizasyon yok, internet yok. Uzaktan eğitimden de mahrum olarak yaşadılar. Köylerde ciddi yol sorunları var. Kırsalda para yapmayan bir ürün, yaşam kavgası veren bir kesim var.”
“Göçmen tehlikesine dikkat!”
Prof. Dr. İsmail Tatlıoğlu, Türkiye’de 8 milyon göçmenin bulunduğunu belirterek, “1-1,5 milyon Afgan göçmenin ülkemize gelmesi konuşuluyor. Türkiye’yi göç bölgesi yaparak, Avrupa’yı koruma rolünü üstlenmek ve buna talip olmak doğru bir strateji değildir.” dedi.
İYİ Parti TBMM Grup Başkanı ve İYİ Parti Bursa Milletvekili Tatlıoğlu, basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Türkiye’de 8 milyon göçmenin yer aldığı kaydediliyor. Suriye göçünün yüzde 5’i güvenlik nedeniyle. Geri kalanı ekonomik nedenlere dayanıyor. Daha önce Halepçe katliamından kaçan ve Türkiye’ye sığınan Kürtlerin göçünden çok daha farklı bir tablo bu. Burada devlet politikalarının mağduru olan bireyleri suçlamak doğru değil. 1-1,5 milyon Afgan göçmenin ülkemize gelmesi konuşuluyor.
Türkiye, bunu hazmedebilecek ve bunu entegre edebilecek bir güce sahip değil. Türkiye’nin kırılganlığını artırır ve bu Türkiye’nin hiçbir savaşa girmeden direncini düşürür. Böyle bir olay, biz bunu hızlı bir şekilde çözemezsek iddiaların dışında kalır. Türkiye, yüz yılın gerisine düşer. Türkiye, Avrupa liderlerinin verdiği rol kapsamında Lübnan, Ürdün, Fas, Libya gibi göçü bloke edici bir role soyunma durumunda değildir. Öngörüleriyle çok önceden diplomasiyi işleterek tedbirler alabilir. Türkiye’yi göç bölgesi yaparak, Avrupa’yı koruma rolünü üstlenmek ve buna talip olmak doğru bir strateji değildir.
Afganistan’ın müsebbibi Türkiye olmadığı gibi, sonuçlarına da Türkiye katlanmak durumunda değildir. Suriye meselesi konuşulduğunda, Türkiye’nin 2023 hedefleri ve 25 bin dolarlık bir milli gelir konuşuyorduk. Bugün göçmenleri dikkate aldığımızda 7 bin 500 dolar fert başına milli gelir konuşuyoruz. Bu geri düşüş ile beraber bu kadar göçü hazmedebilme imkanımız yok. Bu daha aşağı düşen bir Türkiye demektir, bunun çok hızlı bir şekilde TBMM’nin meselesi haline getirilip, seri politikalar üreterek, diplomasi ekseninde çözümlemek lazım. Hem göçe zorlananlar açısından hem Türkiye’de yaşayanlar açısından bu problemi çözmek Türkiye’yi yönetenlerin, yönetim kabiliyetlerine, politika üretmelerine ve uluslararası politikadaki etkinliklerine bağlı bir olaydır. Bu çerçevede Avrupa’ya karşı göçmenleri göğüsleyen bir ülke rolünü Türkiye kaldırabilecek ve bununla yürüyebilecek bir pozisyonda değildir. Doğru bulmuyor, kabul etmiyoruz.”
AK Parti’nin elindeki en büyük şehrin Bursa olduğunu belirten Prof. Dr. Tatlıoğlu, “Seçimlerden sonra Türkiye’nin cazibe merkezi olmasını beklerken, ellerindeki son büyükşehirde yaşayan insanları memnun ve mutlu etmek için hizmet akınına uğramasını beklerken, ortada karaya oturmuş gemi gibi bir Büyükşehir Belediyesi var. İddia ediyorum ki Türkiye’de trafiğin daha tıkalı ve zorlu olduğu bir il yok. Bursa, Türkiye’nin en büyük ikinci üretim merkezi. Köylerinin önemli bir kısmında kanalizasyon yok, internet yok. Köylerde çok ciddi sorunlar var.” şeklinde konuştu.