Ahmet Aygün Ata
Karacabey’imizin gündemini uzun süredir Ömer Matlı Kapalı Pazaryeri meşgul ediyor. Yerel seçimler sırasında adayı olan partiler pazaryeri ile ilgili tasarılar paylaştı. Seçim bildirgeleri o partinin ve adayın namusudur. O seçim bildirgeleri laf olsun diye hazırlanmaz. Ancak okuyan ve anlayan hatta önemseyen hiç yoktur. O bildirgeyi yayınlayan parti de, aday da, oy veren de bildirgenin zamanla sorgulanacağını, sorgulanması gerektiğini hiç düşünmez.
Ülkemizde özellikle 2000’li yılların başlangıcından bu yana seçim çalışmaları ABD özelliklidir! Cem Uzan hamburger dağıtıyordu! AKP ise çay, çorba dağıtıyor! Diğerleri aşure, kalem, defter ile uydular İmama! İnanılmaz şovlar yapılıyor. İnanılmaz paralar harcanıyor. Adayın arkasında büyük iş adamları, cemaat ve tarikatlar, zümreler, büyük aileler saf tutuyor. Bu saf tutma epey maliyetli. Bu maliyet ne için? Adayın alacağı aylıkla bağlantılı mı? Görünenler, yaşananlar, bilinenler o ki, hiç ilgisi yok.
Karacabey’imiz, hacizlikten kurtulan adaylar gördü. Karacabey’imiz, nereden geldiğini çok iyi bildiği aday ve peşindekilerin üç beş yıl içinde tavan arasından neredeyse sırça köşklerde yaşar hale gelenleri gördü.
“Hizmet” sözcüğü kullanarak tüm siyasi partiler gövde gösterisi sergilemek adına ad konamayacak çalışmalar yaptı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açıkladığına göre Türkiye Cumhuriyeti’nde 101 kurulmuş siyasi parti var. Sağdan sola, yandan ortaya, sosyalistten komüniste, etnik faşistinden dinci görünümlüye dek ne ararsanız var. Ama hepsinin ortak bir yanı var. Görsele ve şova bayılıyorlar!
Bir bakıyorsunuz adını imanla bütünleştiren, ‘sağ elin verirken sol elin görmemesi’ gereken her türlü fotoğraf çekimindeler. Bir bakmışsınız, sosyalist geçinenler ‘Haaaalk nutuğu’ atmakta. Bir bakmışsınız, kendi etnik grubuna özerklik isteyenlerin çocukları emperyalist bir ülkede okulun önünde anne ve babalarıyla görülüyor. Çok güzel bir reklam vardı, yok aslında birbirimizden farkımız ama biz Osmanlı Bankasıyız! Hah onu dönüştürelim. Yok aslında birbirimizden farkımız, ama biz daha Amerikancıyız deyin, olsun bitsin tamamdır.
İlçemiz büyüdü. Daha doğrusu ülkemizin nüfusu arttı. Buna karşılık planlama yok. Yapıyoruz, oluyor! Olmuyor!
Pazaryerimizin çevresi adeta trafik terörü ve kaldırım işgalleriyle dolu. Ardında iki okulumuz var. Araçlar cirit atıyor. Bundan önceki bir Kaymakamımıza bu içler acısı durumu anlatıp çözüm içerikli öneriler dosyası hazırladık. Randevu istedik, gittik. Konunun başlangıcı için, “Pazaryerimizin çevresi çok tehlike arz ediyor, trafik büyük sorun” dedik. Kaymakam Bey de, “Sormayın, bende pazara gidiyorum. Park edecek yer bulamıyorum” deyince öneriler dosyasını vermekten vazgeçtik. Kıstırdık, koltuğumuzun altına. Oyun 3 el sürmüş, iki mars bir ters olarak ayrılmıştık.
Şuna eminim ki, pazaryeri yalnızca yapılmak üzere bir tasarımdan ibaret. Ayrıntılar ile ilgili en küçük bir çalışma yok. Bırakın şu anda yapacağım diye tutturan AKP’yi, hiç birinin yok.
O keşmekeş sürecek mi? İnsanlar ve satış yerleri üst üste istif olmaktan çıkacak mı? Çevresinde yapım ve sonrasında düzelme olacak mı? İnanın, ne düşünüldü, ne düşünülür. ‘Yaptım oldu Ağaoğlu.’ Toplumsal bilinç, kamusal yarar ve çıkar hiç düşünülmedi, düşünülmez.
Üç örnek vereyim;
Kültür Merkezi denildi, öylece duruyor. Eğlence yerleri yapıldı, öylece duruyor. AKP’lilere göre kendi zaferleri olan 15 Temmuz adına yapılan yer de öylece duruyor. Pazaryerinden tavşan mı çıkacak sanıyorsunuz?
AKP Belediyeciliği budur. Onu taklit eden muhalefetin Belediyeciliği de budur. Bakınız, son iki yıldır farklı partilerin yönettiği belediyelere şunları göreceksiniz; Elde lavantalar, lavanta tarlalarında fotoğraflar… Elde domates, biber, patlıcan, nohut, mandalina, limon, kivi bahçelerinde fotoğraflar… Bilmem hangi belediye tarıma büyük destek veriyor. Milletvekili, İl Başkanları, İlçe Başkanları ve muhterem zevat! Kendileri olsa iyi, devletin kurumlarının başındakiler de orada. Şunu da çok görüyoruz. Kurdurdukları Kadın Kooperatifi’nde, “Kadınlarımızın yanındayız” konulu fotoğraflar… Özellikle AKP belediyelerine sormak gerekiyor. Bu kadar toplumsal kalkınmacıydınız madem neden mandıraları süt sanayicilerine yok ettirdiniz? Neden kooperatifler yasasını güncel duruma getirip kalkınmayı köylerden başlatmak yerine köyleri boşaltıp çiftçimizi işçileştiriyorsunuz?
Günlerdir yapmak isteyenlerle, yapılmasına karşı çıkanları ve etkilenecek pazaryeri esnafımızı dinlediniz. Konuştunuz, anlattınız.
Şunu da düşünseniz hiç kötü olmaz. Yıllardır her yerinden su akan pazaryerine hiç bir şey yapmazken bu yeniden yapma tasarısı nereden çıktı? Bunun ele geçirilemeyen Tarım Kredi Kooperatifi yerinin rövanşını almakla bir bağı var mı? Tarım Kredi Kooperatifi’nin yeri ele geçirilseydi, oraya bir AKP versiyonu “AVMkondu” olacak mıydı?
Bir düşünün!
Düşünmek kamu çıkarı, halk yararıdır. Zaten öyle de olmalıdır.