Mustafa Arı
Tüketim ve harcamada en aşağısı cimrilik, ortası iktisat, aşırısı ise israftır. Allah, Furkan Suresi 67. ayetinde; “Onlar harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler, ikisi arasında orta bir yol tutarlar” buyurmuştur.
İnsanlar Allah’ın verdiği nimetlerden faydalanacaklar ve Allah’a şükür edeceklerdir. İnsanın değeri kendisine verilen nimet ve yeteneklerle yakından ilgilidir. Düşünme, fikir üretme, bilgi sahibi olma, karar verme ve isteği doğrultusunda hareket etme yeteneği onu diğer varlıklardan ayıran özelliklerdir.
İnsan Allah’ın verdiği nimetlerden yararlanırken, israf ve cimrilikten de sakınmalıdır. Mal ve servet sahibi Allah’tır ve bizler onun mülkünde emanetçiyiz. Bu nedenle Allah’ın mülkünde başkalarına zarar vermeden meşru yollardan kazanıp, yine meşru ölçüler içinde sarf etmeye özen göstermeliyiz.
“Mal benim istediğim gibi harcarım” deme özgürlüğümüz yoktur. Helal kazanmalıyız. Karaborsa, faiz, yalan, hile ve aldatmaya gitmek olmamalı. Başkasının hakkını gasp etmeden, çalıp çırpmadan kazanmalıyız. Dengesiz, aşırı harcama yapana müsif denir. İsraf şükre zıttır, israf bereketsizliğin de sebebidir.
İslam’ın emri iktisattır. Lüzumundan fazla harcamaktan kaçınmaktır. İsraf Allah’ın ihsan ettiği nimeti küçümseme anlamı taşır. Onun için o nimetten mahrum olmaya sebep olur. Rabbimiz: “Yiyiniz içiniz fakat israf etmeyiniz. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.” buyurur. (Araf Suresi: 31)
Allah’ın verdiği nimetleri, O’nun rızasını kazanmaya ve topluluğun mutluluğunu vesile olacak şekilde harcamaya mecburuz. Dinimizin yasakladığı şeylerde lüks sayılan maddelerin tüketimi israf olduğu gibi helal olan maddelerin fazla tüketimi de israftır.
İnsan yemek yediği zaman karnını tıka basa doyurmamalı. Midesinin üçte birinin yemeğe, üçte birine içmeye, üçte birinin de nefes almaya ayırmalıdır.
Varlıkta, yoklukta, zenginlikte, fakirlikte iktisada riayet etmek zorundayız. İnsanın canının çektiği ve arzu ettiği her şey yemesi de israftır.
İstanbul Fatih’te Sanki Yedim Camii vardır. Keçeci Hayrettin Efendi canının her çektiğini, “Sanki yedim” diyerek aperatif yapıyor ve bir kumbaraya atıyor. Sonunda kumbarayı açtığında o paralarla camii yaptırmaya karar veriyor ve bu camiye de, “Sanki Yedim” adı veriliyor. Şu an o camii ibadete açıktır. Hayrettin Efendi’nin de amel defteri açıktır!
Giyimde de modası geçti düşüncesiyle elbiseler atılıyor. Evlilik, sünnet ve cenaze törenlerinde de maalesef israf yapılıyor. Hz. Peygamber bir hadislerinde: “Hiçbir kul kıyamet gününde ömrünü nerede tükettiğinden, vücudunu nerede yıprattığından, malı nerede kazanıp nereye harcadığından, bildiklerini yaşayıp yaşamadığından sorguya çekilmedikçe bulunduğu yerden kıpırdayamaz” buyurmuştur.
Devlet ve millet işlerini ehline vermeyip, emanete ihanet de israftır. Yeraltı ve yerüstü zenginliklerini lüzumsuz yere kullanmak israftır. Yapılan her israfta ister fert, ister toplumsal bazda olsun o nimetin elinden çıkmasına neden olacaktır. Enerji ve ilaç israfına da dikkat etmeliyiz.
“Ak akçe kara gün içindir. Ayağını yorganına göre uzat. İşten artmaz dişten artar. Bugünün işini yarına bırakma. Güvenme varlığa düşersin darlığa. Tutumlu olan kimse fakir olmaz.”
İşte bu Atasözlerimiz boşuna söylenmemiştir. Lütfen tüketim ve harcamada daha dikkatli olalım.