TBMM Dijital Mecralar Komisyonu’nda konuşan TGK Genel Başkanı Nuri Kolaylı, sorunları ve beklentileri dile getirdi. Dijital Mecralar Komisyonu’nun TBMM’de yapılan toplantısına katılan TGK Genel Başkanı Nuri Kolaylı, “Dijital mecralar, sorunlar ve beklentiler” konulu bir konuşma yaptı.
Komisyon Başkanlığını Hatay Milletvekili Doç. Dr. Hüseyin Yayman’ın gerçekleştirdiği toplantı, çeşitli partilerden 17 milletvekilinin katılımıyla düzenlendi. Türkiye genelinde faaliyet gösteren 9 gazeteciler federasyonu, 86 gazeteciler cemiyeti ve basın meslek kuruluşu adına konuşan TGK Genel Başkanı Nuri Kolaylı, konuşmasında şu görüşlere yer verdi:
“Teknolojide yaşanan hızlı ilerlemenin paralelinde, bütün dünyanın değiştiği ve dönüştüğü bir süreç yaşıyoruz. İnanılmaz bir hızla gerçekleşen bu süreç ekonomik, siyasi ve teknolojik gelişmeleri beraberinde getiriyor. Bu gelişmelerden yakından etkilenen medya sektörü de, özellikle son çeyrek asırda önemli bir değişim ve dönüşüm sürecine girmiş, ancak zaman içinde değişimlere paralel olarak yaşanan sorunların çözümlenmesi bir yana, birbiri üzerine eklenmesiyle günümüzde adeta kaderine terk edilmiştir.
Sektörümüzde yaşanan sorunlar önem sırasına alınamayacak kadar büyük, karmaşık ve birbirini etkileyen niteliktedir. Medya sektörü, ekonomik sorunların yanı sıra yasal düzenleme eksiklikleri, basın özgürlüğü, yetişmiş eleman sıkıntısı, teknik altyapı, istihdam ve etik değerlerin farkında olmadan ya da bilerek ötelenmesi gibi sorunlarla karşı karşıyadır.
Bu toplantıda medya sektöründe yaşadığımız bütün sorunlara ve detaylarına değinmek yerine, bu sorunlardan dijital mecralara ilişkin olanları sizler için özetlemek istiyorum. Bu kapsamda ilk olarak internet yasasının eksikliğini dikkatlerinize sunuyorum.
Teknolojinin hızla gelişimi ve internet ağının hemen hemen her noktaya ulaşması ile birlikte, internet haberciliği hem bütün dünyada, hem de ülkemizde büyük bir gelişim gösterdi. Sektörde istihdam sağlayan gazete ve televizyonlarla eşdeğer habercilik yapan kurumsal internet haber sitelerinin yanında, internet deyimiyle “kopyala yapıştır” kolaycılığından öteye gitmeyen haber siteleri de maalesef yer almaktadır. Yasal boşluktan kaynaklanan sorunlar, her geçen gün daha da artmaktadır. İnternet medyasının yayıncılık, konusunda acil düzenlemeye ihtiyacı vardır. Bu kurumlarda habercilik yapan meslektaşlarımız da yapılacak düzenlemeyle gazeteci sayılmalıdır. İstihdam sağlayan, gerçek anlamda habercilik yapan ve kurumsallaşan internet haber siteleri, Basın İlan Kurumu’na yeni ek kaynak bulunarak desteklenmelidir.
Bu gerçekleştiği takdirde; Genel Kurul Üyesi olduğum için yakından takip ettiğim Basın İlan Kurumu’nun teknik altyapısı, internet sitelerine ilan ve reklam sevkini şimdiden gerçekleştirebilecek donanıma sahiptir. Basın İlan Kurumu aracılığıyla yayınlanan bütün ilanlar, hali hazırda Türkiye genelinde bine yakın yaygın ve yerel gazetenin internet sitesine entegre edilmiş “dijital ilan panosunda” yayımlanmaktadır. Türkiye’nin resmi ilan portalı olan “ilan.gov.tr” ile entegre çalışan sistem sayesinde resmi ilanlar, gazetelerin basılı nüshalarının yanı sıra, gazetelerin internet sitelerinde de milyonlarca kişiye erişmektedir.
Bu dijital entegrasyon sayesinde resmi ilanlar daha çok görünür hale gelmiştir. Bu sayede resmi ilanın yayınlanmasından beklenilen kamu menfaati de en üst seviyeye çıkmıştır. Tıpkı gazetelerde olduğu gibi radyo ve televizyonlar ile internet haber siteleri için de basın özgürlüğü kapsamında “Düzenleme, Destekleme ve Denetlemeyi” kapsayan “3D” Kuralı hakim kılınmalıdır. Sektörde yapılacak olan bu çalışmalar sonucu toplumun ihtiyacı olan tarafsız haberciliğin gerçekleşmesi sağlanırken, özel hayatın gizliliğinin ihlali, şantaj habercilik, cevap ve düzeltme haklarının korunması gibi sorunlu alanlara çözüm bulunacaktır.
Öte yandan cari açığa olumsuz katkı sağlayan ve uluslararası dijital platformlara ve sitelere akan milli kaynaklar da böylece vergilendirilebilecek, kontrol altına alınabilecektir. Bu konuda kapsamlı bir “İnternet Yasası” veya “Sosyal Medya Yasası” hazırlıkları yapıldığı konusu gündemde olmasına karşın, basın meslek örgütleri ve basın kuruluşları gelişmelerden habersiz kalmaktadır. Yasa taslağı TBMM’ye getirilmeden önce taraflar yasanın detayları konusunda bilgilendirilmeli, görüş ve önerileri mutlaka dikkate alınmalıdır.
Yukarıda özetlemeye çalıştığım dijital mecralardaki haberciliğe ve etik anlayışına ilişkin sorunlar, aslında mesleğimizin diğer mecralarını da kapsamaktadır. Bu nedenle Türk basını 2022 yılına girdiğimiz bu günlerde, gazetecilik mesleğini ve bu mesleği kimlerin yapabileceğini düzenleyen ‘Gazetecilik Meslek Yasası’na acilen ihtiyaç duymaktadır.
Bilindiği gibi bu yasanın ilk adımı 5311 Sayılı Basın Birliği Yasası’dır. Basın Birliği Yasası 28 Haziran 1938 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Türk basınına “meslek odası” düzenini getirmek üzere çıkarılan Basın Birliği Yasası, ne yazık ki sadece 8 yıl yürürlükte kalmıştır. Gerek şube kongrelerinin zamanında yapılamaması, gerekse pek çok bölgede gazete sahiplerinin toplantılara katılıp, kurulan komisyonlarda görev almaması nedeniyle yasa sadece Anadolu Ajansı’nda uygulanabilmiştir. Ardından ortaya çıkan politik çekişmeler nedeniyle “mesleği yerine getirmek için Birliğe zorunlu üye olmayı” gerektiren yasa, ne yazık ki 18 Haziran 1946’da yürürlükten kaldırılmıştır.
Günümüzde böyle bir yasa olmayınca dileyen herkes, eğitimine ve bilgi birikimine bakılmaksızın özellikle dijital medya kurumlarında “gazeteciyim” diyerek mesleğe başlayabilmektedir. Oysa gazetecilik/habercilik, özel eğitim gerektiren bir meslektir. Buna karşın mesleğe girişte gazetecilik alanında eğitim görmüş olma şartı bulunmamaktadır. Gazetecilik yapmak isteyen bir kimse, eğitim seviyesi ne olursa olsun işe girebilmekte, meslekte rahatlıkla yükselebilmektedir.
Basın kuruluşları, hatta hiçbir kaydı olmayan internet haber siteleri, yoldan geçen herhangi birini, eline bir fotoğraf makinesi – cep telefonu vererek istihdam edebilmektedir. Bunun bir nedeni de ucuz işgücü kullanımıdır. Bu durum, basın mesleğini her türlü istismara açık hale getirmektedir. Daha da üzücüsü habercilik, özellikle dijital medyada tehdit ve şantaj aracı olarak kullanılmaktadır. İşin acısı; bu tür insanları basın mesleğinden uzaklaştıracak herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.
‘Gazetecilik Meslek Yasası’ olmamasının sonucu olarak; adı “gazeteci” olan ama mesleğimizi çıkarları için kullanmaktan başka niyeti olmayan kişilerin çirkin ilişkilerine tanık olmaktayız. Sektörde “adına gazeteci” diyen ama gazetecilik değil, kirli çıkar ilişkilerinin odağı olan bu insanlar basın mesleğini kirletmekte, toplumda mesleğimizin güvenilirliğini düşürmektedir. Bu sözde gazeteciler, siyasetçilerle, sanayici ve iş insanlarıyla, hatta kanundışı kişilerle içli dışlı ilişkilere girmekte, rüşvet almakta, kişisel çıkarları uğruna basın mesleğinin onurunu ayaklar altına almaktan çekinmemektedir.
Gazetecilik mesleğinde bu çarpık durumu ortadan kaldırmak için, gazetecilik mesleğini ve bu mesleği kimlerin yapabileceğini düzenleyen “Gazetecilik Meslek Yasası” teknolojik gelişmeler de göz önüne alınıp, dijital medyayı da kapsayacak şekilde yeniden çıkarılmalıdır. Böyle bir düzenleme fikir özgürlüğünü kısıtlayıcı değil, tam tersine haber alma özgürlüğünü gerçek anlamda hayata geçirmeyi sağlayıcı nitelikte olmalıdır. Siyasetçilerin, bürokratların, hukukçuların, akademisyenlerin ve basın meslek kuruluşu temsilcilerinin katılımıyla çalışma grupları oluşturularak Gazetecilik Meslek Yasası ülkemize mutlaka kazandırılmalıdır.”