Mustafa Arı
Sevgili Peygamberimiz, bir gün Enes b. Mâlik’le birlikte mescitten dışarı çıkarken yanlarına bir bedevi gelerek kıyametin ne zaman kopacağını sormuş. Allah Resulü tarih boyunca insanların merak edip durdukları bu soruya, soru ile karşılık vermiş:
“Kıyamet için ne hazırlık yaptın?”
Bedevi ise samimi bir eda ile; “Ahiret için öyle çok oruç, namaz ve sadaka hazırlayabilmiş değilim. Ancak ben Allah’ı ve peygamberi seviyorum” karşılığını veren bedeviye Allah Resulü; “Sen sevdiğinle berabersin.” müjdesini vermiş.
Hz. Peygamber ile bedevi arasında geçen bu konuşmayı dinleyen genç sahabe Enes b. Mâlik, hayatı boyunca, “Sen sevdiğinle berabersin.” sözünden daha fazla hiçbir şeye sevinmediğini söylemiş ve Allah’ı, Resulü’nü, Ebu Bekir’i, Ömer’i çok sevdiğini dile getirmiş.
Öyle ise arkadaş seçimine dikkat etmemiz gerekir.
İnsan çarşı pazardan sebze-meyve alırken kusursuz olmasına özen gösterir. Alınan sebze ve meyvenin telafisi vardır. Ancak, kötü arkadaşın sebep olduğu tahribatın telafisi o kadar da kolay değildir. Kendimiz için arkadaş seçimi ne kadar önemliyse dünya hayatının süsü, geleceğimizin teminatı olan çocuklarımızın edindikleri çevre ve arkadaşlıkları da bizler için bir o kadar daha önemli olmalı. Onları kötü arkadaş ve çevreden korumak her Müslüman ebeveyin birinci görevi olmalı.
Kişi iyi bir insan, güzel bir Müslüman olmak istiyorsa mutlaka kendisinden daha iyi ve daha düzgün birisiyle arkadaşlık yapmalı. Maalesef çürük bir meyvenin sağlam meyveleri çürüttüğü gibi çoğunlukla kötüler ve kötülükler galip geliyor ve iyileri yoldan çıkarıp kötü kişilere dönüştürebiliyor.
Büyüklerimiz; “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” anlamına gelen sözlerle durumun mahiyetini veciz bir şekilde ifade etmişlerdir. Bir Müslüman olarak her işimizde olduğu gibi özellikle hayatımıza büyük etki ve tesirleri olan arkadaşlarımızı seçerken de birtakım hususlara dikkat etmemiz gerekir:
1- Bilgili kişilerle arkadaşlık edilmelidir.
2- İslam ahlakı ile süslenmiş ve İslam hakikatini kabul eden kişilerle arkadaş olmalıdır. Güzel ahlaklı olmayan kimsede hayır yoktur.
3- Fasık olmamalıdır. Fâsık, açıktan günah işleyen kimsedir. Yaratıcısına karşı yanlış yapan, herkese karşı yanlış yapabilir. Allah’tan korkan kimse, günah ve hatalarda ısrar etmez. Hakkıyla Rabbini bilen kişiden asla kimseye zarar gelmez. Allah’tan korkmayana ise itimat olunmadığı gibi kendisinden her türlü kötülük ve fenalık da beklenebilir.
4- Seçmek istediğimiz arkadaş bencil, dünyaya düşkün olmamalıdır. Tabii ki herkesin bu vasıflara önce kendi sahip olmalı, sonra da arkadaşlık edeceği kişilerde bu vasıfları aramalıdır.
Allah Resulü (s.a.v) buyurdular: “Kişi dostunun dini üzeredir. Bu yüzden her biriniz, kiminle dostluk ettiğine dikkat etsin.”
Arkadaşın hayırlısı Allaha ve Resulüne davet edendir. Baktığın zaman sana dini ve maneviyatı hatırlatandır. Yoksa şer girdabına çeken değil. “Kişi sevdiği ile beraberdir” gerçeğinden hareketle söylemek gerekir ki arkadaşına dikkat etmeyenler bunun pişmanlığını hem bu dünyada hem de ahirette duyacaklardır.
Rabbimiz şöyle buyurmuştur: “Yazıklar olsun bana! Keşke falanı dost edinmeseydim! Andolsun, Kur’an bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı.” (Furkân, 28-29)
Zira dünyada iken ona dost görünenlerin bir kısmı ahiretteki sıkıntı anında kendisine düşman kesiliverecektir.
Sevgili Peygamberimiz ( s.a.v) de: “Mümin bir delikten iki kere sokulmaz!” buyurarak dostluk ve arkadaşlık ilişkilerinde uyanık olunmasını istemektedir.
Dostluk, karşılıklı saygı ve değer vermeyle gerçekleştirilebilir. Dolayısıyla, kadim zamanlardan beri söylenen, “Senin kendisine verdiğin değeri sana vermeyen insanların sohbetinde hayır yoktur.” vecizesi unutulmamalı, dost edinirken dikkatli ve seçici davranılmalıdır.
Bu nedenle, her elimizi sıkanla dost olamayacağımız gibi, her canımızı sıkanla da düşman olamayız. Bizi iyiliğe teşvik edip kötülükten alıkoyan kişilerle arkadaş ve dost olmak mecburiyetindeyiz.
Fasıkla arkadaşlık etme, tamah ettiği bir lokmaya seni satar.
Cimriyle arkadaşlık etme, malım azalır korkusuyla seni terk eder.
Yalancıyla arkadaşlık etme, çöldeki serap gibi uzağında yakın, yakınında uzak görünür.
Ahmakla arkadaşlık etme, iyilik edeyim derken bilmeden kötülük eder.
Sıla-ı Rahmi terk edenle arkadaşlık etme, en yakınını terk eden, seni de terk eder.
Günahkarla arkadaşlık etme, seni de günahkar yapar.