Yılmaz Katran
Dostlarım;
2019 yılı ortasında başlayan korona isimli menhus hastalık maalesef dünyada 10 milyonu aşkın ve ülkemizde de yaklaşık 150 bine yakın insanımızın ölmesine sebep oldu. Bu felaketten henüz kurtulmuş değiliz. Salgın devam ediyor. Sağlık Bakanımızın bu hastalıkla mücadelede söz sahibi profesörlerin karşı görüşlerine rağmen, maske takmayı ve kalabalık yerlere girerken kontrollü olunmasına yönelik uygulamayı kaldırmasına inanın akıl erdiremedim. Ben şahsen hastalığın sonu geldiğine kanaat getirene kadar maskemi takacağım ve tüm kaidelere harfiyen uyacağım, herkesi de ikaza devam edeceğim. 65 yaş üstü tüm dostlarım bunu biliniz ki, korona denilen bu illetin hiç acıması yok. Zaten yaş itibari ile türlü hastalıklarla başımız dertte, onun için bu yaştaki kardeşlerimizin kendisine çok dikkat etmesini özellikle hatırlatıyorum. Çünkü bu işin şakası yok.
Dünya bu hastalıkla uğraşırken Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaş tüm dünyayı büyük bir tehdit durumuna getirdi. Ülkemizde de sonu belli olmayan karanlık durumlar yaratıyor. Öncelikle Rusya’nın bizimle olan ticari ve jeopolitik durumlarını göz önüne aldığımızda, tarımımızın son yıllarda düştüğü durumdan dolayı her yıl on milyon ton buğday ve birçok tahılı aldığımız bir ülkedir. Rusya ayrıca ülkemizin doğal gaz ihtiyacının % 40’ının karşılandığı, her yıl oradan gelen turistlerin yurdumuza beş milyar dolar katkı sağladığı ülkedir. Bunların şu anda ne olacağı bilinmiyor, bu savaşın bize ekonomik getirileri ne olacak göreceğiz.
Gelelim işin şu anda Ukrayna’da devam eden savaş ile ilgili kısmına. Ok yaydan çıktı. İkinci Dünya Savaşı’nı çıkaran Almanya’nın başında bir deli olan Hitler de, ayni Putin gibi sudan bir sebeple çıkardığı harbin Avrupa ve dünyada elli milyon insanın ölmesine, ülkelerin harabelere dönmesine sebep olduğuna şahit olduk. Düşünebiliyor musunuz; Rusya’nın elindeki nükleer bombaları kullanacağı düşüncesi bile insanları perişan ediyor. Avrupa bunun şokunu yaşıyor. Putin’in bazı siyaset strateji uzmanlarının görüşlerinde belirttiğine göre, Rusya’nın bununla yetinmeyeceği, Avrupa’da bazı ülkeleri de kendisine tabi duruma getireceği, çok eskiden beri arzuladıkları Akdeniz’e inmenin yollarını arayacaklarını, yani bu durumda bizi de hırpalayacağını yazan düşünceleri dile getiriyorlar. Tabi bunlar şimdilik varsayım. Allah tüm insanlığı bunlardan korusun.
Şimdi bütün iş hükümetimizin siyasetine vereceği yönle bunu düzeltebilir duruma getirebilmesi.
Bizlerin halk olarak nelerin yapılabileceğine aklımız ermez, ahkam kesmeye de lüzum yok. Gerekenin yapılacağına inanıyorum ve en kısa zamanda ülkemizin menfaati düşünülerek bir çizgi üzerinde yürüdüğümüz gösterilmelidir diye düşünüyorum.
Dünyanın gözü önünde katliam denecek bir durumda olan Ukranya’da bir savaş var. Şöyle bir örnek verebilirim; Otuz yaşında güçlü kuvvetli bir boksör ile altı yaşında bir çocuk dövüşüyor. Neticesi yüzde yüz belli bir savaş. Yazık oluyor küçük çocuklara, kadınlara tüm insanlara… Şehirler harabelere dönüyor. Harbin sonu ne olursa olsun bu durum nasıl düzelecek, ölenler geri gelecek mi? Ukranya bizim ayçiçek, buğday ve tahıl aldığımız bir ülke. Şu anki durumda bu ithalatımız uzun bir zaman gerçekleşmeyecek. Tabii ki ihtiyacımızı başka yerlerden temin etmeye uğraşacağız ve bunların da maliyeti yükselecek. Rusya’dan ve Ukranya’dan aldığımız tarım ürünlerinin bundan sonraki maliyeti şimdikinin çok üstünde olacak ve bu da ekonomimize ağır bir yük olacak. Ukrayna’dan tarımdan daha çok bir sürü sanayi tank motoru, silahlar için yan sanayi parçaları alıyoruz ve imal edip satıyoruz. Bu durumun ona da zararı var. Bir de bu ülkelere çeşitli zirai ürünler satmaktayız. Şimdi bunlar da ekonomiye büyük kayıp olacaktır.
Gelelim bu işin ne olacağına… Gönlümüz bu savaşın derhal durmasından, Rusya’nın işgali sona erdirmesinden yanadır. Ve tüm dünya ülkelerinin Ukrayna’nın kalkınmasına yardım etmesi gerekir. Neden yardım diyorum? Çünkü bu durum Amerika ve bazı onun askerleri olan devletlerin Ukranya’yı NATO’ya alma gayreti ile ayağa kaldırıp, sonra haydi ne yaparsan yap deyip kenara çekilmesidir. Emperyalizm işte bu. Bunlar bizim gibi devletlere unutamayacağı bir ders olmalıdır diye düşünüyorum. Şu anda dış siyasetimizde her adım ve beyanatlar çok ama çok düşünülerek yürütülmelidir. Bunun yapılacağına da inanıyorum.
Dostlarım; zor günlerden geçiyoruz. Hastalık, Harp, Ekonomi, Pahalılık, Zamlar vs. hepimizi zorluyor ama inanın tüm dünya benzer durumda. Her şeyden önce moralimizi bozmayacağız ve sıhhatimize dikkat edeceğiz. Şu anki durumumuza, “Allah bu günlerimizi aratmasın” diyerek şükredeceğiz.
Bu günleri gördüğüme çok üzülmekteyim. Bir zamanlar kendi yetiştirdiğimiz buğday, ayçiçeği, nohut, mercimek vs. gibi hububatı dışarıya bile sattığımız günleri nasıl kaybettik? Tekrar o günleri görecek mi acaba bu ülkenin çocukları. Her mevsimin yaşandığı, verimli toprakların var olduğu, her türlü ziraatın yapılabileceği ülkem neden bu duruma düştü? Yazıklar olsun bizi bu duruma getirenlere…
Büyük Atatürk boşuna dememiş; “KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİDİR” diye. Bu durum bunun ihmalidir diye düşünüyorum. İnşallah bu yanlışlardan bir ders alınır da tekrar o güzel günleri görür bu güzel ülkemiz.