Mustafa Arı
Oruç Allah’ın emridir. Allah emrettiği için tutulur. İslam’ın beş şartından biridir. Her şeyin bir zekatı vardır, cesedin zekatı da oruçtur.
Ramazan orucu ergenlik çağına ulaşmış ve akıl sağlığı yerinde olan her Müslümana farzdır. Mazeretsiz olarak oruç tutmayanlar büyük günah işlemiş olurlar. Ancak bazı durumlar vardır ki oruç tutmaya engeldir. Özel durumdaki kimselere oruç tutmama ruhsatı verilmiştir.
Ruhsata gerekçe olan hal ortadan kalkınca kaza edilmesi farzdır. Yüce Kitabımızın beyanına göre hasta ve seferi olanlar oruç tutmayabilirler. Hastalığı geçici ise tutmadığı oruçları iyileşince kaza ederler. Hastalığı devamlı ve kalıcı ise tutmadığı oruçlar için fidye verirler. Fidye miktarı fitre (40 TL) miktarıdır.
Bu verilecek fidyeler Ramazan’ın başlangıcında verileceği gibi Ramazan sonunda da verilebilir. Fidyeyi ister hepsini bir fakire topluca verir, ister ayrı ayrı fakirlere de verebilir. Fidye vermeye gücü olmayanlar ise bu imkanı buluncaya kadar dinen sorumlu olmazlar.
Ayrıca özel günlerinde kadınların namaz kılması ve oruç tutması haramdır. Daha sonra tutamadıkları oruçlarını kaza ederler. Yolculuk halinde Ramazan’da sefer mesafesi olan 90 kilometre bir yere gitmek için yola çıkanlara da ruhsat verilmiştir.
Gebe ve emzikli kadınlar da oruç tutmayabilir. Tutamadıkları bu oruçları durumları normale döndüğünde kaza ederler.
Yaşlılık; oruç tutamayacak kadar yaşlı olanlar, zor ve meşakkatli işlerde çalışanlar, çalıştığı takdirde sağlığına bir zarar gelmesinden korkuyorsa orucunu tutmayabilir sonra kaza edebilirler.
Psikiyatri hastalarının kullandığı ilaçların molekül özelliği ile belirlenir. Çoklu ilaç kullanan psikiyatri hastalarının oruç tutmaları önerilmez. Kalp yetmezliği, diyabet ve hipertansiyonu olan kronik hastalara da oruç tutmaları önerilmez.
Kıyamet günü oruç, tutanlara şefaatçi olacaktır. “Yarabbi! Ben onu gündüzleri yemekten ve zevklerinden alıkoydum. Şimdi beni ona şefaatçi kıl” diyecektir.
Mevlam sağlıklı olup oruç tutup, cennetine kavuşanlardan eylesin.