İsmail Hakkı Özsarı
Günün tarihi 15 Temmuz 2015.
Yaradanımın bana armağanların en güzelini verdiği gün.
Adına türküler yakılan babasının süsü, annesinin en tatlı öyküsü…
Zeynep’imin aramıza katılışının yedinci yıldönümü.
Zeynep artık yedi yaşındasın. Aylin’e çok güzel ablalık yaptığını gözlemliyorum. Bu nedenle de seni kutluyorum.
Sevgili yavrum; o kadar güzel, o kadar tatlısın ki seni anlatmakta hiç zorlanmıyorum.
Paylaşımcılığın, merhametin, o küçücük yüreğinin sevgiyle dolu oluşu hepsi hepsi çok güzelsin…
İnanıyorum ki bu güzelliklerinle gönüllerde eseceksin.
Canım kızım, dünyamızda bunca acı, bunca işkence, bunca keder, bunca yıkım olduğunu zamanla daha iyi anlayacaksın.
Sakın karamsarlığa kapılma, umudunu hiç yitirme.
Ömür denilen ve herkesin farklı olan zaman dilimini en iyi şekilde değerlendirmeyi öğren.
Öğüt vermenin kolay, öğütleri tutmanınsa zor olduğunun bilincindeyim. Sen bu sözlerimi ister öğüt kabul et, istersen de bu yaşıma kadar yaşadıklarımla okuduklarımın harmanlandığı bir armağan olarak algıla. Nasıl istersen…
Amacım, taşıdığın kimliğinin daha dürüst, daha aydınlık, daha verimli ve daha berrak bir su kıvamında olması içindir.
Şimdi sana 1816 yılında Baltimore Tapınağı’nın duvarına kazınmış, benim de çok yararlandığım bu yazıyı hediye ediyorum.
Bak kızım, bu metinde benimsenmesi gereken davranış şekillerini öğütlüyor. İstersen başucu yazısı olarak kullanırsın fena da olmaz.
TAPINAK YAZISI;
Gürültü patırtının ortasında sükunetle dolaş, sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma…
Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe, herkesle dost olmaya çalış.
Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık, unutmak olsun. Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma.
İçten ol; telaşsız, kısa ve açık seçik konuş.
Başkalarına da kulak ver, aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları, çünkü dünyada herkesin bir öyküsü vardır.
Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış.
İşin ne kadar küçük olursa olsun ilgilen, hayatta dayanağın odur. Seveceğin bir iş seçersen, yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini öyle sev ki; başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken, verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın.
Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma. Çevrene önerilerde bulun, ama hükmetme.
İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz. Ve unutma ki, insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden fazla değildir.
Aşka burun kıvırma sakın, o çöl ortasında yemyeşil bir bahçedir.
O bahçeye layık bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu unutma.
Kaybetmeyi, ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda mağlup olman bile zafer sayılır.
Bu dünyada bırakacağın en büyük miras; dürüstlüktür.
Yılların geçmesine öfkelenme, gençliğe yakışan şeyleri, gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin, yapabileceklerini engellemesine izin verme. Rüzgârın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini rüzgâra göre ayarla. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getirmediğinle ilgilenir.
Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki, evreni yargılamak imkansızdır. Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendinle barış içinde ol.
Hatırlar mısın doğduğun zamanları? Sen ağlarken herkes sevinçle gülüşüyordu. İşte öyle bir ömür geçir ki; herkes ağlasın öldüğünde, sen mutlulukla gülümse.
Sabırlı, sevecen, erdemli ol. Eninde sonunda bütün servetin sensin. Görmeye çalış ki; bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya, yine de insanoğlunun biricik güzel mekanıdır.