Ahmet Aygün Ata
Ülkemiz 40 yıldır bütünlüğünü ve birliğini korumak için binlerce şehit, gazi verdi. Ulusal varlıklarımız telef oldu, yakıldı, satıldı. Ulusal varlıklarımıza da, askerimize de, polisimize de, yurttaşımıza da saldırılar sürüyor.
Kimler bu düğmeye bastı? Batı emperyalizmi. ABD’siyle, İsrail’iyle, İngiltere’siyle, Fransa’sıyla, Almanya’sıyla Batı emperyalizmi ya da nam-ı diğer NATO Terör Örgütü.
Neler yaptılar? 80’lere dek Alevi-Sünni, Sağcı-Solcu ve birazcık Türk-Kürt ayrımcılığını silahla besleyerek binlerce insanımızı öldürttüler.
Neyi kullandılar? Din- Etnisite.
1946’dan bu yana kullanılan bu iki bölücü akım siyasi partilerin içinde yerini aldı. Kimi dincilik yaptı, kimi mezhepçilik, kimi etnikçilik, kimi cemaatçilik, kimi tarikatçılık. 76 yıldır bu bölücü oluşumlara yer vermeyen, içine almayan, bu uğurda açılım yapmayan, terörü hak aramak görmeyen bir tek siyasi parti ya da görüş yok.
NATO terör örgütünün kamplarında eğitim alanlar, ABD’de yetiştirilenler, ülkemizin içinde kurulmuş sivil toplum örgütlerinde fonlananlar bugün ülkemizin verdiği bu savaşın emperyalist piyonlarıdır.
Kurulan bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanı olanlar din ve etnisite donanımlı olarak yurdumuza karşı yapılan saldırıların piyonlarıdır. Bir dönem karşıymış gibi görünenler bile ütopik bir hezeyan içinde Vatan Savaşı verilmesini sağlayan iktidarı bugün kutsamaktadır.
Bu kutsamanın bugünkü yeri ne yazık ki Vatan Partisi’dir.
Verilen Vatan Savaşı’nın liderliğini AK Parti’nin yaptığını savunmakta, AK Parti’yi Milli Cephe içinde görmektedir. 24 Temmuz 2015’de Türk Ordusu, kendisini kışlalara kapatan, HDP ile açılım yaparak Güneydoğu Anadolu’yu hendeklere çeviren AK Parti’nin bu açılımına ‘dur’ diyerek kışlasından çıkmıştır. Neden 24 Temmuz, herkes düşünsün?!
Yani hendeklere mücadeleyi ilk başlatan AK Parti değil şanlı Türk Ordusu ve onunla birlikte şanlı Türk Polisi’dir.
Savunulan bir diğer düşünce de AK Parti’nin ABD ile mücadele ettiğidir. Bunun dayanağı da iktidar olması. Vatan Savaşı saflarına geçtiğini kabul ettikleri tarihten bu yana AK Parti, ABD’nin her dediğini yapmıştır. Hangisini söyleyelim?
Suriye ile düşmanlığını sürdürmesini mi?
Suriye’de ABD planları doğrultusunda Sünni yapay devlet kurmaya çalışmasını mı?
Libya’da Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Ordusu büyük işler başarırken ABD’ye gel demesini mi?
İran’a karşı uygulanan ambargoya destek vermesini mi?
Yunanistan sınırında hem Türkiye hem Rusya’yı abluka altına almasını mı?
Ukrayna ile NATO uğruna yediği haltları mı?
Türkiye Cumhuriyeti’nin yönü ve jeopolitik yeri belli iken sürekli bunu baltalamasını mı?
O yöndeki jeopolitik ortaklarımıza güven vermemesini mi?
(Son günlerde tahıl koridoru ile ilgili yandaş basın sanal kahraman yaratmaya devam ediyor. Söyleyelim, tahıl koridoru Rusya, Batı ile neredeyse tüm ekonomik bağlarını kopardığı için Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin zaferi ile bunu gündeme getirebildi) Montrö’de kaybettik diyen püsküllülere ve tapınıcılarına ‘armağan’ olsun. Düş görmeyelim.
Cemaat ve tarikatların devlet kadrolarına yerleşip Türkiye Cumhuriyeti’ni yok etmeye yönelik ekonomik terörist uygulamalarını mı?
Türkiye Cumhuriyeti, tarihinin en korkunç dinci terörü ile karşı karşıyadır. Canlarımızı katleden Hizbullah, Işid, El Nusra ve çeşitli dinci terör örgütlerinin üyeleri ülkemizin içinde elini kolunu sallayarak gezmiştir, tedavi edilmiştir.
Terör; silahlı ya da ekonomik, ya da düşünce, ya da basın, ya da ajan, ya da şu, bu, o biçimde uygulamaları onlarla mücadele önceliğini diğerine sağlamaz.
Etnisiteye bağlı teröre karşı mücadele edilirken, dinci bölücü soysuz cemaat ve tarikatların devletimizin içine yerleşmesine ve yerleştirilmesine gıkını çıkarmamak; görmez, bilmez, duymazı oynamak Vatan Savaşı değildir. Vatan cephesinde olmakla bağı yoktur. Öyle yüzde 50-50 cephede olmakta Vatan Savaşı değildir. Ne tarih böyle bir şey yazmış, ne insanlık görmüştür. Cemaat ve tarikatlar ile savaşım ötelenemez. Bugün çocuklarımızın geleceğini karartan, devletimizin bütçesini soyup soğana çeviren, ABD ile, İsrail ile, İngiltere ile, Almanya ile işbirliği yapan bu soysuz cemaat ve tarikatlardır. Batı emperyalizmi bu soysuz oluşumları fonlamakta, ele başlarını koruyup kollamakta, Türkiye Cumhuriyeti düşmanı bu oluşumların ele başlarına sığınma hakkı tanımaktadır.
Bunları görmeyip hatta ve dahi…
AK Parti iktidarlarının göreve getirdiklerinin Türkiye Cumhuriyeti’ne, kurucu değerlerine, kurucusuna hakaret etme, lanet ve bela okuma, binlerce yalan uydurup ülke insanlarımızı birbirine düşman etme söylem ve eylemlerini görmezden gelen, hatta gıkını çıkarmayan Vatan Partisi’nin, bu bölücü hareketleri görmeyen, salt bir bölümünü görme sanrısı olsa olsa bir ütopik hezeyandan ibarettir.
Ve birini görüp diğerini görmeyenlerin Vatan cephesinde olduğu da, Vatan Savaşı’nın tarafı olduğu da büyük kuşkular içerir.
Günümüzde Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı’nın onayladığı 121 siyasi partinin…
Türkiye Cumhuriyeti ile, Türk ile, gerçek din ile, kurucu değerleri ile, ulusu ile, yurdu ile, bağımsızlığı ile, özgürlüğü ile, ulusal varlıklarının korunması ile nerdeyse hiç bir bağı yoktur. Cephe değiştirenler de dahil olmak üzere, Batı emperyalizminin dolaylı ya da doğrudan kuyruğundadır.