CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Bursa’da konuştu:
Mudanya Mütarekesi’nin 100. Yılı törenlerine katılmak üzere Bursa’ya gelen Cumhuriyet Halk Partisi Meclis Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, İl Başkanlığı’na ziyaretinin ardından parti müzesini de gezdi. İl Başkanlığı’ndaki basın toplantısında gündeme ilişkin görüşlerini paylaşan Özel, türban ve Anayasa tartışmalarıyla ilgili olarak, “Genel Başkanımız geçtiğimiz hafta bütün bir yazın sonunda kendisine ve bizlere iletilen bir talebin gereğini yaptı.” dedi. Özel, AK Parti’yi eleştirdiği konuşmasında, “20 yıldır iktidardalar. Ve yirmi yıl önce iktidara ‘3Y’ ile mücadele diye geldi bunlar. Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla. Ama bugün geldikleri yerde yasakların daniskası var. En son sonuncusunu sansür yasasıyla getiriyorlar.” şeklinde konuştu.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Lale Karabıyık, Bursa Milletvekilleri Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Yüksel Özkan, Erkan Aydın ve İl Başkanı İsmet Karaca’nın yanı sıra ilçe başkanlarının da hazır bulunduğu toplantıda basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Özel’in açıklamalarından satır başları şöyle:
“Bursa merkezi yönetimden hakkını alamıyor”
“Bursa bu kadar hak ettiğini alamayan, Türkiye’ye veren, ama verdiği kadarını değil, hak ettiğinin çok altında olanı alabilen, bütün emeği sömürülen ve iktidar tarafından çok uzun yıldır görmezden gelinen bir il pozisyonundadır. Çok basit bir değerlendirme var, Bursa resmi vergi sıralamalarında beşinci sırada ama Bursa’daki bütün büyük firmalar zaten vergilerini İstanbul’daki büyük vergi dairesine ödüyorlar. Kurumsal vergi dairesine, eski adıyla Boğaziçi Vergi Dairesi, şimdiki Büyük Kurumlar Vergi Dairesi’ne ödüyorlar. Türkiye’nin en çok vergi veren ikinci ili olduğu halde esasen resmi rakamlarda bile beşinci ili olduğu halde yatırımlarda onuncu, on birinci, on ikinci sıralarda yer alıyor Bursa her sene. Bu açıdan bir kez Bursa basını hangi görüş, hangi siyasi yönetimde olursa olsun bu meseleyi ana gündem yapmak lazım. Bursa’nın hakkını Ankara’dan almak lazım. Bunun üzerinde mutlaka durmak lazım. Burada Bursa’nın bir evladı, Bursa’nın bir evladının hayat arkadaşı olarak iktidarımızda, il başkanımızın, genel başkan yardımcımızın, milletvekillerimizin bulunduğu bir ortamda buradan Bursa’ya söz veriyoruz. Bursa’nın yıllardır yenen hakkını Ankara’dan size teslim edeceğiz. Bunun sözünü veriyoruz.
“Öyle bir şey dedi ki, muhalefette zannedersiniz”
Siyasi muhataplarımız ne konuşuyor? Bir tanesi iktidar olmaya gözünü dikmiş. İktidar olacak bir partinin siyasi genel başkanı diyor ki yolsuzlukların olmadığı, rüşvetin olmadığı, yokluğun, yoksulluğun olmadığı, Allah’ın izniyle olmayacağı bir Türkiye’yi biz inşa ederiz diyor. Bunu duyunca dün kurulmuş bir siyasi partiyi ya da uzun süredir iktidarda olmayan birini düşünüyorsunuz. Bu söz Recep Tayyip Erdoğan’a ait. Milletin gözünün içine baka baka bu sözleri söyledi. 20 yıldır iktidardalar. Ve yirmi yıl önce iktidara ‘3Y’ ile mücadele diye geldi bunlar. Yoksulluk, yolsuzluk ve yasaklarla. Bugün geldikleri yerde yasakların daniskası var. En son sansür yasasını getiriyorlar.
“Duble yolları Erdoğan yapıyor ama Oslo görüşmelerini devlet, öyle mi?”
Devlet soyuluyor da sen neresindesin? En tepesindesin. Devletin Cumhurbaşkanısın. Bütün yetkiler bende diyorsun. Cumhurbaşkanı benim diyor, rezillik paçadan akıyor, kendini kenara çekiyor. Efendim bunları biz çözeriz diyor. Böyle bir pişkinlik görülmedi. Duble yolları Recep Tayyip Erdoğan yapacak, Oslo görüşmelerini devlet yapacak. Emekliye ikramiye verilecek, Kılıçdaroğlu’nun verdiği akılla onu üstüne alıyor. Vergi toplandığında, vatandaşımın belini büküyor vergiler diyor. Ne bela varsa, ne kötülük varsa, ne zulüm varsa, nerede bir gözyaşı varsa, nerede karşılığı ödenmeyen alın teri varsa müsebbibi Recep Tayyip Erdoğan’dır. Bunu herkes böyle bilsin.
“Genel Başkanımız bize iletilen talebin gereğini yaptı”
Genel Başkanımız geçtiğimiz hafta bütün bir yazın sonunda kendisine ve bizlere iletilen bir talebin gereğini yaptı. Eğri oturup doğru konuşalım. Bütün yaz Anadolu’yu gezdik. Bütün milletvekillerimiz, genel başkanımız her dakika Anadolu’nun dört bir yanındaydı. 2 senedir geziyorlar, bütün yaz böyle geçirdiler. Bize söylenen kanaat önderleri toplantısında; Bıktık enflasyondan, işsizlikten, hayat pahalılığından… Bunları göndereceğiz ama bizi korkutuyorlar. Ne yapıyorlar? Efendim CHP gelirse başörtüsünü yasaklar, başörtüsünü kaldırır. CHP onların söylediği dönemde ne iktidardaydı, ne de onların söylediği dönemde o şeyleri yapan parti değildir. Ama CHP bir sorumluluk üstlendi. Madem böyle bir kaygı vardı. Genel Başkanımız dedi ki gelin bunun yasasını çıkaralım. Ben samimiyetimi göstereyim. Bu arkadaşlar döndüler, dediler ki Anayasada zaten güvence var. Neden yasa olsun? Oysa Anayasamızda basın hürdür, sansür edilemez yazıyor. Değerli basın mensupları ben sorayım, siz söylemeyin. Seçimden sonra konuşuruz rahat rahat ama Türkiye’de basın hür mü? Sansür edilemiyor mu? Demek ki anayasada bazı şeyleri yazması yetmiyor, kanuni güvenceye yani uygulamaya yönelik kanunu engelleyin. Ama efendim kanun olmaz, ben oraya oy vermem. Neden? Çünkü CHP önermiş. Çünkü Rize’deki, Ardahan’daki, Kayseri’de, Konya’da, Edirne’de, Antalya’da, Urfa’da bir endişeli AK Parti seçmeni varsa, ha bak CHP’nin kanunu geçti demesin diye, gel Anayasa yapalım ama içine olmadık şeyler de tıkıştıralım. Bugüne kadarki hesap bu. Çok net söylüyoruz. Bir fırsatçılığa, bir şeytanlığa pabuç bırakmayız.
“Bursa Şehir Hastanesi fiyaskonun daniskasıdır”
Şehir Hastanesi’ni açmış, 6 bin hasta hastaneye yığılmış. Önce açalım sayımız arttıkça kadroları tamamlarız diye planladık diyor. Hasta var, yeterince kimse yok. Onkoloji hastanesini kapatacaklardı. Tepkiler üzerine kalsın dediler. Bu sefer oraya yollayacakları sağlık çalışanlarını yollayamadılar. Personel yok. Yarısını yolluyorlar, kanser hastaları bakılamıyor. Bursa Şehir Hastanesi ve diğerleri fiyaskosunun daniskasıdır. Neden? Dört tane hastane kapattılar. Şimdi Sağlık Bakanı hiçbir hastane kapatmayacağız diyor. Bursa Şehir Hastanesi için doğumevini kapamadılar mı? Çocuk hastanesini kapamadılar mı? Devlet hastanesini kapamadılar mı? Göğüs hastanesini kapamadılar mı? Hepsi gitti. Nereye? Ta şehrin en dışına…”
“RTÜK pazarlığının adı Mehmet Ali Çelebi olmuştur”
İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne katıldığını ilan etti, yazıklar olsun! Hatırlayın. Bu Mehmet Ali, bir parti değiştirince basın mensubu bana soru sormuştu. Ben de demiştim ki saray operasyonlarıyla Cumhuriyet Halk Partisi’nin önünü kesiyor. O dönemde tepki gösterdiler, ne saray operasyonu diye. Nereye geldik günün sonunda? Al sana saray operasyonu. Çok üzücü. 3 aydır RTÜK’te bir üyelik boş. Milletvekili sayısına göre dağıtılıyor. Düne kadarki sayılara göre o üye İYİ Parti’ye düşüyor. Üç aydır RTÜK Başkanı olacak saray zebanisi Meclis’e yazı yazıp, yeni RTÜK üyesini seçin demiyor. Bu arada birileri mezata çıkmış, arıyor acaba diyor şöyle etine dolgun bir şey bulup da partiye kazandırabilir miyim bir RTÜK üyesi için. O hesabın, o pazarlığının adı bugün Mehmet Ali Çelebi olmuş arkadaşlar. Yarın yazıyı yazarlar RTÜK üyeliğine gider. Bir RTÜK üyeliği için birlikte mücadele ettiği, görev yaptığı, kumpaslarla hapis yattığı ve hayatını kaybeden arkadaşlarını bu süreçte satmıştır. Mehmet Ali Çelebi’ye Vahdettin savunucularının partisinde, yerel seçimleri kaybedeceğini görünce Abdullah Öcalan’a mektup yazdıranların partisinde başarılar dilerim.”