Ahmet Aygün Ata
“Üç maymun” deyimini bilirsiniz. Genelde ülke yönetiminde olanlar, Belediye yönetimde olanlar için kullanılır. Üç maymun ile anlatılan görmez, bilmez, duymaz olunmasıdır. Buna bir de “bizimkiler” eklesek çok doğru olur.
Hürriyet… Köyümüz…
Açık açık kişisel yerleşim ve üretim alanları gasp ediliyor.
Hürriyetliler, ayrım gözetmeksizin her siyasi düşünce, partiye durumun her evresini anlattı, anlattı, anlattı, anlattı. Basın açıklaması yaptı. Yetmedi yerel ve ulusal basına da anlattı. Hukuki yollardan kesinlikle vazgeçmediler, devam da ediyorlar. Tüzel süreç yeterince ilerledi ve savaşım içinde olanlar oldukça deneyim kazandı.
Artık bu gasp durdurulmalıdır!
Hürriyet Köyü’müzün kişisel güçle, maddi güçle aldığı topraklarında hadsizlik öyle ileri gitti ki, hasat edilmemiş ürünlerin bile üstünden geçti bu hayasızca akın!
AK Parti İl Yönetimi’ne gittiler. Milletvekilleriyle görüştüler, anlattılar. Bakan Bakan demeden belgeleriyle gösterdiler. Hep “Bakarız” , “Sorarız”, “Üste ya da ilgili yerlere iletiriz” demekten gayrı başka bir şey söylemediler.
Olmasını beklemek zaten düş görmekti. Ancak Hürriyetliler onları da ezip geçmedi, iktidar “çözme” yoludur diyerek hâlâ anlatmaya çalışıyorlar.
Bu kararları alan AK Parti yönetimleri, Bakanlıkları, milletvekilleri değil mi? Evet!
Bilmiyorlar mı? Biliyorlar. Kararlarda imzaları ve oyları var. 20 yıl boyunca tarım alanlarını ve üretim alanlarını peşkeş çekmiş, imara açmış, köylüyü köyünden etmiş bir AK Parti, Hürriyet Köyümüzün derdine çare olur mu?
İyimser olmayalım, “bizimkileri oynamayalım”. Maalesef üretim alanları için kimse kılını kıpırdatmıyor. Olsa olsa ya “fıtrat” ya “kader” diyorlar…!
Gelelim muhalefet partilerine…
Hürriyetlilerin yaptığı basın açıklamalarında “konu mankeni” gibi yanlarında dikildiler. Tüzel bir destek görebildiniz mi muhalefetten? Muhalefet hukuk bürolarından gıkı çıkan, desteğe gelen, basın açıklaması yapan, davaya müdahil olmak için girişimde bulunan gördünüz, duydunuz ya da biliyor musunuz? Hayır!
Zaten iktidarın yerel yönetimlerinden, milletvekillerinden, müsteşarlarından, bakanlarından bir şey beklemeyin. “Bizimkiler” deyip susarlar.
Peki tüzel savaşım kazanılabilir mi? Muhalefet savaşımdan kaçmak için “Tek adam yönetimi” , “hukuk baskı altında” demeyi bir yana koyup mücadeleye KÖY-KÖYLÜ-ÜRETİM-TARIM bilinciyle bakarsa söke söke tüzel sonuç alınır.
Çok uzaklarda örnek aramayın. Bakınız, Danişment’e, bakınız Arız’a, bakınız Gönü’ye. AK Parti’nin sattığı, kiraladığı otlaklar bugün ellerinde.
Karacabey’de CHP, Saadet Partisi, İYİ Parti, Vatan Partisi ilçe yönetimleri ne iş yaparlar? Ulusal ve dinsel bayramlarda demeç vermek midir yalnızca görevleri? Neden Parti Üst Yönetimleri’ni, hukuk bürolarını, Bursa milletvekillerini bu savaşıma katmazlar, katamazlar. Gelen parti üst yönetimlerini kendileri seçmiştir de ondan…
Geldiklerinde önlerini ilikler, üyelerin başlık yap deyip verdikleri koltukları gelenlere bırakıp yanında yaver gibi dikilirler!
Hürriyet Köyü’müzün bu savaşımı Karacabey’in namus borcudur. Üretim alanlarını yok etmek isteyenlere karşı savaşım ‘Vatan’ borcudur. Buğdaya, arpaya, yoncaya, domatese, şeker pancarına namus borcudur.
Saygıdeğer Hürriyetliler, savaşımınız neredeyse 10 yıllık. Süreç içinde ya iyimser davrandınız, ya hukuki mücadelede kesintiler yaşadınız, ya Hürriyet olup Hürriyete yakışır yeterlikte davayı sahiplenmediniz. Kiminiz “bizimkilere” sığındı, kiminiz devlete karşı ne yapabiliriz kaygısı içindeydiniz.
Oysaki tarlaları yok etmek, TEKNOSAB adlı ‘ucubenin’ tarım alanlarını yok etmesini sağlamak, köylüyü köyünden kovmak, üretim alanlarını yok etmek devletimizin kurucu değerlerinden değil.
“Cumhuriyet Biziz” demişsiniz Cumhuriyet yürüyüşünde. Çok çok doğru.
Ne demişti, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk; “Ulusal ekonominin temeli tarımdır”…
O halde hangi “Bizimkilerdenseniz?”, o yeri terk edip; Ya MUSTAFA KEMAL ATATÜRK olacaksınız, Ya MUSTAFA KEMAL ATATÜRK olacaksınız!
Çünkü ötesi yok!