Ahmet Aygün Ata
*Déjàvu; yaşanılan bir olayı daha önceden yaşamışlık ya da görülen bir yeri daha önceden görmüş olma duygusu. Anı daha önceden yaşamışlık durumudur.
Geçtiğimiz hafta içinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay siyasetten men cezası verildi. Anlı şanlı güdümlü kalemşörler “demokrasi”, AK Partililer de “oh olsun” söylevleri attı!
İmamoğlu gürledi! Akşener sarıp sarmaladı! Terör destekçisi parti bile “demokrasi” dedi! “Erdoğan gününü görecek” dediler. Hatta günümüzde her partinin göbek bağının olduğu ABD bile “Erdoğan pişman olacak” açıklaması yaptı!
24 yıl önceye gittim. R.Tayyip Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerine meydan okuyan bir şiir okumuş, hapis cezası almıştı. Bundan doğal hiç bir şey yoktu da!
Öyle büyük bir sahiplenme oldu ki Erdoğan’a, birden “mağdur” ilan edildi. Bugün “Erdoğan pişman olacak” diyen ABD’nin o günkü büyükelçisi Erdoğan’ı ziyaret ederek destek verdi!
Tüzel gerekçelerini bir yana koyalım. Kaldı ki, bu ceza İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı Adayı olmasına engel değil. Büyük olasılıkla ertelenecek. Görev yerine getirilmiş, şimdi de İmamoğlu “mağdur” ilan edilmiştir! Zaten istenen, planlanan da buydu.
‘Erdoğan gitsin’cilere göre yaşatılan ‘İkinci Erdoğan mağdurluk edebiyatı’ hiç önemli değil. ‘Türkiye Cumhuriyeti’ umurlarında değil. ‘Türk’ umurlarında değil. Tarım, ekonomi, sağlık, eğitim, cemaat ve tarikatlardaki sapkınlıklar, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuşatılması… Bunlar kimsenin umurunda değil!
Erdoğan ve İmamoğlu, Türkiye Cumhuriyeti’nin getirildiği durumdan daha önemliymiş(!) o kalemşör zümreciklere göre…
Türkiye Cumhuriyeti’nin güney sınırlarında İkinci İsrail kurulmaya çalışılıyormuş, ne gam!
Doğu Akdeniz’de doğal gaz alanlarımız işgal ediliyormuş, ne gam!
ABD, Trakya’dan Girit’e dek kuşatıyormuş, ne gam!
Ulusal Eğitimimiz yobazlara, yozlara teslim edilmiş, ne gam!
Tarım ve hayvancılık bitiriliyor, ne gam!
Dünya kıtlıkla karşı karşıya, tarım emperyalizme teslim edilmiş, ne gam!
Sağlık, ‘paran kadar’ olmuş. İlaç hammaddesi alamıyormuşuz, doktor sayımız azaltılmış, ne gam!
Toplumsal yozlaşma dorukta, ne gam!
11 Şanlı Türk Subayı 500 gündür tutsak, ne gam!
Montrö’yü savunan amiraller düzmece, FETÖ mütalaalarıyla yargılanıyormuş, ne gam!
Sığınmacı istilası ile Türkiye Cumhuriyeti’nin nüfus yapısı değiştiriliyormuş, ne gam!
Sığınmacı terörü ile insanlarımız öldürülüyor, yaralanıyor, tecavüze uğruyor, vahşi feodal uygulamaları ile Türkiye Cumhuriyeti’nin sokaklarını terörize ediyorlarmış, ne gam!
Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşunda Ekümenikliği ortadan kaldırmıştı. Mağdurların ikisi de buna karşın ekümeniklik savında bulunanı ziyaret etmiş, ne gam!
Mağdurların ikisi de cemaat ve tarikatlara sahip çıkıyor, ne gam!
DEJA VU!
Biz bunları 100 yıl önce de yaşamıştık, 25 yıl önce de, 50 yıl önce de, 75 yıl önce de!
DEJA VU!
Biz 100 yıl önce iki şey de yapmıştık. Önce Bağımsızlık Savaşı, ardından Kemalist Devrim!.
Hem devrimin zamanıdır, hem Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerinin yeniden egemen olma zamanıdır. Mevcut siyasi liderlerden hiçbiri Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerinin, Türk’ün, Mavi Vatan’ın, geleceğin ve geçmişin, aydınlığın, kamuculuğun, halkçılığın, laikliğin, tam bağımsızlığın, ekonomik bağımsızlığın adayı değildir, olmamıştır, olamazlar da…
Gelin hep birlikte DEJA VU yaşayalım! MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’LEŞELİM!