Ahmet Aygün Ata
Cumhuriyetimizin 100. yılının ilk gününü üretim alanlarının, yerleşim alanlarının, otlaklarının kendisini tüm Karacabey’in sahibi görerek satıp savmaya çalışan bir siyasi düşüncenin işgaline dur demek için savaşım veren Hürriyet Köyü’müzdeydik.
Acı olan şuydu ki, Karacabey’deki siyasi partilerinden yalnızca Vatan Partisi vardı bu toplantıda. Yerel basından da yalnızca gazeteniz YÖREM oradaydı. Hürriyetlilerin verdiği savaşımın ne olduğunun bilincinde olmayan siyasi parti ve yerel basını kınıyorum.
Hürriyetliler, yeni yılın ilk günü dememiş yaşlısı genci, eşikteki beşiktekileriyle oradaydı. Verilen savaşımda önemli bir evre yaşanıyordu. Hürriyet Köyü Kadın ve Gençlik Derneği Sözcüsü Bayram Efe’nin bununla ilgili kısıtlı bilgi vermesi ise gelinen evrenin çıkar ve rant çevrelerini koruyup kolladığı öne sürülen Karacabey Belediye Başkanı Ali Özkan’ın tutumundan kaynaklanmaktadır.
Tarım alanlarını TEKNOSAB adlı ‘ucubeye’ kalem oynatarak sunan, rantiyeye hizmetkarlık etme kararından Sayın Özkan anlaşılan dönmeyecek. Emperyal kapitalizmin tarım alanlarını yok etme tasarısına yardımcı olmaya devam edecek.
Özellikle soylu Türk ulusunun Hürriyetli kadınlarının kararlılığı, inancı savaşımın utku ile sonuçlanacağı umudumu arttırdı. Varolsunlar bir konuşma şansı tanıdılar. Biliyorum ki o anda kızmadılar, yazdığıma da kızmayacaklar. Çuvaldızı onlara batırdım. Davanın geldiği nokta ile bilgilenirken Hürriyetlilere A’cıyız, B’ciyiz, C’ciyizi bir kenara bırakmalarını, kemikleşmelerini anlatmaya çabaladım.
Karacabey Danişment köylüsünün elde ettiği büyük bir karar vardı örneğimizde. Arız köyümüzün her şey pahasına verdiği savaşım vardı, Karacabey’de örnek. Üstelik bu savaşımlar sonucunda Danişment köylüsünün Türkiye Cumhuriyeti’nin soylu Türk köylüsüne kazandırdığı bir emsal karar vardı. Üstelik ana sütü gibi ak kendi kazançlarıyla kurdular köylerini. Üretim alanları yarattılar, köyü donattılar, ocaklarını açtılar. O günlerin anneleri evde avrat olurken, bir yandan da ova köylerinde ırgatlık ederek hem de yürüyerek işe gittiler aldıkları toprakların bedelini ödeyebilmek için. Gasp edilen, edilmeye çalışılan, TEKNOSAB’ın kalem oynatılarak kondurulduğu, alın teri yerlerdir; HÜRRİYET!
Bu gaspa, bu iş adamlarına rant oluşturmaya savaşacaklar elbette çıkacaktı, çıktı da. Özellikle soylu Türk ulusunun köylü kadınları çıktı.
A aklı evveller, siz Bağımsızlık Savaşı vermiş tek köylü olan Türk köylüsünü alt edebilir misiniz? Şimdilik ‘miş’ gibisiniz amma devran dönüyor, dönecek. Keser ve sap birbirine kaynadı.
Değil rantiyeci kafanız, değil emperyalist kapitalizme hizmetkarlığınız, yerle gök bir araya gelse hürriyet Hürriyetlilerin; hürriyet Türkiye Cumhuriyeti’nin olacak…
Biriz, birliğiz, hürriyetiz, Hürriyetliyiz!
Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün dediği gibi; “Hade de” gelin hesaplaşalım…
Açıklama: Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüz, bir şeyin başlamasını istediği zaman “Hade de” dermiş.