Deprem konusunda dikkat çeken açıklama yapan Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, Bursa Ovası’nda 5 metreyi geçen alüvyon kalınlıkları var. Alüvyonun olduğu bütün her yer Bursa’da İnegöl, Kestel, Gürsu, Osmangazi, Nilüfer, Yıldırım, Orhangazi, Gemlik, Karacabey, İznik bütün ilçeleri dikkate almamız lazım. Bu işle ilgili planlama ve denetleme üzerine gitmemiz lazım.” dedi.
Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, enbursa.com’a verdiği özel röportajda dikkat çeken uyarılar yaptı. “Bursa depreme hazır mı?” şeklindeki soruya tek yanıt veren Er, “Değil.” dedi. Üç yıl önce yaptığı uyarıların da dikkate alınmadığını belirten Er, “Maalesef planlara dokunulmamış bile. Bursa’yı yönetenler bu işi ciddiye almıyorlar.” ifadesini kullandı.
İstanbul’dan bağımsız kendi fay hatları da olan Bursa’nın depreme hazırlıklı olmadığını net bir şekilde ifade eden Bursa Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanı Engin Er, 1855 Bursa depremine dikkat çekiyor. 7.0 şiddetindeki 1855 Bursa depreminin küçük kıyamet olarak anlatıldığını anımsatan Er, “Beklenen deprem büyük kıyamet olur.” uyarısında bulundu. Engin Er ayrıca şu notu da düşüyor: “Bursa’nın 1/100000’lik planı var. 99 depreminden önce yapılmış. Bu plana doğal afeti işlemek gerekiyor. Birçok ilçemizde kendi adlarıyla anılan aktif fay hatları var. 1/1000’lik uygulama planlarına işlenmesi gerekir.”
Türkiye’nin deprem ülkesi olduğunun altını çizen Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, şöyle devam etti: Bursa’nın tamamının birinci derece deprem bölgesi olduğunun unutulmaması gerektiğini söyledi.
Er konuşmasını şöyle sürdürdü; “Tarihte olmuş, bugün de oldu. Bursa Marmara Denizi’ndeki 7.6 ve 7.7 şiddetindeki depreme hazırlanmalı. Bursa en az 7 büyüklüğündeki depreme hazırlansın. Artık biz fay hattı oradan mı geçiyor buradan mı geçiyor diye düşünmemiz gereksiz. Deprem bölgesindeki artçılar sürekli oluyor binlerce oluyor. Türkiye’de 20 bin 30 bin tane artçı deprem oluyor. Böyle büyük deprem olmasa da tarih var tarih. Mesela 1985 yılında 300 civarında olan depremler 30 bine çıktı. Simografların sayısının artması depremin daha hassas bildirilmesinin etkisi elbette var ama dünyada bir aktivite anlamında artmış durumda.
Yıllardan beridir Bursa’yı söylüyoruz. 1855’i Bursa yaşarsa küçük kıyamet büyüyerek karşımıza çıkacak. Bursa’da artık depremselliği ciddiye alıyormuş gibi yapmak durumundan depremi bir doğal afet olarak yaşamamak için çok ciddi önlemler almalı tedbir almalı artık konuşmanın zamanı değil uygulamanın zamanı. Neyi nasıl yapacağız onları tartışmalıyız. Bursa Ovası’nda 5 metreyi geçen alüvyon kalınlıkları var. Alüvyonun olduğu bütün her yer Bursa’da İnegöl, Kestel, Gürsu, Osmangazi, Nilüfer, Yıldırım, Orhangazi, Gemlik, Karacabey, İznik bütün ilçeleri dikkate almamız lazım. Bu işle ilgili planlama ve denetleme üzerine gitmemiz lazım.” Engin Er, gerekli denetlemelerin yapılması gerektiğini dile getirirken, yapı denetim yönetmeliğinin de değiştirilmesi gerektiğini vurguladı. Er, sözlerini şöyle noktaladı: “Kıbrıs tarafındaki depremler zaten daha büyük, bu bakın önceki şiddetli depremlerin Güneybatı’ya doğru gerilimi artırdığı nokta oraya doğru gidiyor. Ege Bölgesi’ndeki dalma batma zonu olduğu için orada daha büyük deprem olma riski var. Tarihsel depremlere baktığınız zaman dalma batma zonlarında daha büyük ölçekte depremler oluyor ve buralarda tusunami oluşturabiliyor. Dolayısıyla orada risk var. Daha büyük şiddette bir deprem gelmeyeceğini kimse söyleyemez ama 6.4 artçıları gelir. 6.4 olan yerde 5.4 ya da 5.5’i geçen deprem olmaz. Ama bunlar da hasarlı binalarda yıkıma neden oluyor. Güvenliğin tavizi olmaz. Evlatlarımızın canından taviz verebiliyor muyuz? Hangimiz o göçük altında 5 saat kalmaya razı olabilir? Onun için biz daha fazla bu işe bakmamız lazım. Denetlemeleri yapmamız planları yeniden gözden geçirmemiz lazım. Yapı denetim yönetmeliğini değiştirmemiz lazım. Denetliyormuş gibi yapmaktan vazgeçmemiz lazım.”