Ahmet Aygün Ata
İlk söz: “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk ulusu denir”… Gazi Mustafa Kemal Atatürk.
Geldi, çattı yine bir seçim!
Şurasından eminim, aslında seçmiyoruz gerçekte seçtiriliyoruz. Önümüze on yıllardır iki parti/koalisyon/ ittifak konuyor, üzerine biraz bir kaç parti serpiştiriliyor. Hadi buyurun demokrasiye!
İrdeleyelim…
Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasası ile sorunu olanlar, ‘değiştireceğiz’ diyenler! AK Parti, CHP, HDP, Gelecek, DEVA, HÜDAPAR, MHP (gık yok), BBP (gık yok), İYİ Parti (gık yok), Vatan Partisi (gık yok), diğerleri de üç maymunu oynuyor!
“Türk ulusu ibaresini kaldıracağız” diyenler! AK Parti, CHP, HDP, Gelecek, DEVA, HÜDAPAR, Sosyalistimsitrak Partiler, Komünistimsi Partiler, irili ufaklı dinci/etnik bölücü partiler… MHP’de, BBP’de, İYİ Parti’de, Vatan Partisi’nde gık yok!
“Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik sistemi yine AB’ye, ABD’ye, emperyal kapitalizme, beton ve ekonomisine teslim edilecek” diyenler! AK Parti, CHP, HDP, Gelecek, DEVA, HÜDAPAR, MHP, İYİ Parti, Demokrat Parti, bir sürü irili ufaklı liberal, sosyalistimsitrak, komünistimsi, dinci ve etnik bölücü partiler!
Eğitimde, sağlıkta, kültürde, savunmada dinci-etnik politika uygulayan, uygulamış ve uygulayacak olan partiler… Bir kaç tanesi dışında neredeyse tamamı!
Türkiye Cumhuriyeti’nin tarımı, dış politikası, eğitimi, sağlığı, kültürü, savunması, toplumsal yapısı, ekonomisi için programı ve çözüm yolu olanlar! Kiminin hiç yok, kimi ‘cak-cek’ diyor, kimi emperyal kapitalizmin izinde, kiminin de ilgisi, bilgisi, umuru yok!
Son yirmi yılda ülkemizin getirildiği durumu Sosyolog Emekli Albay Sayın Alican Türk’ün kitabından alıntılayalım. Sayın Alican Türk, bu yazıyı kaleme aldığında 28 Şubat kumpası nedeniyle tutukluydu. 10 yıllık sürece değinmiş. O günden bu güne değişen ne? Daha kötü yönetilmiyoruz demek bile yetersiz. Katlanarak beterin beteriyle yönetiliyoruz.
“… Ancak 10 yıllık Erdoğan iktidarı (AKP iktidarı değil) ile gelinen noktada Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, yani ülkemin geleceği adına müthiş endişe ve tedirginlik içindeyim. İyi bir şeyler yapıldığı düşünülerek fütursuzca hem devletin, hem toplumun genleriyle oynandı ve ortaya ‘Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO)’ gibi ‘Genetiği Değiştirilmiş bir ülke (GDÜ)’ çıktı. Artık bu ülkeyi de, milletimi de tanıyamıyorum; gitgide birbirine hoşgörüsüz, saygısız, bencil, cahil, savurgan, saldırgan, kavgacı bir toplum olduk; dışarıdan her şey güllük gülistanlık görünüyor/ gösteriliyor ama içten içe çok huzursuzuz; her konuda suç oranları alabildiğine yükseldi; sevgi kavramını dilimizden de yüreğimizden de çıkardık, birbirimizi sevmiyoruz. Maalesef ‘sevgi ve dayanışma’nın yerini ‘öfke ve ayrışma’ aldı. Öngörüldüğü gibi dindarlaşmadık, kindarlaştık. Kur’an’daki tabirle; ‘hayra ve barışa yönelik işler yapan’ daha iyi birer Müslüman olmadık. Arabesk bir İslam anlayışı gelişti ve böylece bir insanın en özel ve içsel alanı olan din, gösterişin, riyânın, çıkarın ve hatta baskının bir aracı oldu. Ekonomik, sosyal, siyasal, dinsel, hukuksal, eğitimsel vb. her alanda çürüme, yozlaşma ve ahlaksızlık hiç görülmemiş boyutlara vardı. Allah sonumuzu hayır etsin!”
Demokrasi için ‘Oy’ vereceksiniz de; Türkiye Cumhuriyeti, Türk Ulusu ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk için ‘Oy’ vermeyecek misiniz? En önemli ve yakıcı soru budur. Haydi buyurun demokrasiye…
Son söz: “Ekonomik bağımsızlık olmadan tam bağımsızlık olmaz”… Gazi Mustafa Kemal Atatürk.