İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu’nun, Meclis kürsüsünden yaptığı ‘Deli Dumrul pankartlı” konuşması gündeme damgasını vurdu. Türkoğlu, “AKP İktidarının, ‘Depremlerin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi Kanunu’nun gerçek adı, “Deli Dumrul İktidarı’nın, ‘Haraç Toplama Kanunu’dur.” dedi.
“Tek Adam İktidarı refahı, bir avuç tuzu kuruya tahsis etti. Acı faturayı da yine yoksul halka kesti” diyerek sert eleştirilerde bulunan Türkoğlu’nun açıklaması şöyle: “Keşke iktidar bir işi de düzgün yapsa da biz de takdir etsek. Memur ve emekli zammını çarşafa dolandırdığınız yetmedi! Şimdi de ‘deprem finansmanı’ kılıfı adı altında, millete ‘salma salıp’ resmen haraç keseceksiniz öyle mi? Bakın içinizden biri, çok değil sadece yakın zamanda ne demişti; “Temmuz ayında Türkiye ekonomisi öyle bir atağa kalkacak, öyle bir sıçrayacak ve büyüyecek ki, Almanya’sı, Fransa’sı, İngiltere’si, İtalya’sı, Amerika’sı çatlayacak, patlayacak!”
Kim mi demişti? Görevden alındığında, geride hizmet olarak akıllarda sadece “Oohhh ohhhh!” repliği kalan Sayın Süleyman Soylu demişti…
Şimdi soruyoruz: Kim atağa kalktı? Kim sıçradı? Kim büyüdü? Kim çatladı? Hele hele kim patladı? Sayın Soylu ne cevap verir bilmeyiz ama bizim cevabımız belli: Kabak yine her zamanki gibi fakirin fukaranın başına patladı! Henüz vermediği zammı geri alarak, dünya ekonomi tarihine geçen bu zulüm iktidarının ‘iflas politikası’ patladı!
Geçen hafta dünyada çalışanlar için 148 ülke arasından ‘en kötü 10 ülke’ sıralaması yayınlandı değil mi? En başta kim var? Tabii ki Türkiye!.. Peki kimlerin arasında yer almışız? Bangladeş, Beyaz Rusya, Mısır, Guatemala, Ekvador, Myanmar, Tunus, Filipinler, Esvatini… Yazıklar olsun! Şu ibretlik verilere bakar mısınız?
AKP döneminde ülkemizde üst gelir grubu yüzde 15’ten yüzde 20’ye çıkarken, orta gelir grubu da yüzde 70’den yüzde 20’ye düştü. En alt gelir grubu ise yüzde 15’den yüzde 60’a çıktı. Yani yoksulluk, bu ülkenin kaderi oldu.
Hadi gözünüz aydın; “Yaparsa AK Parti yapar” sloganı da böylece gerçek oldu! Acı gerçek şudur ki; Tek Adam İktidarı refahı, bir avuç tuzu kuruya tahsis etti! Acı faturayı da, sabahın köründe yaptığı acımasız zamlarla yine yoksul halka kesti… Geçim derdindeki vatandaş da sayenizde daha fazla açlığa, sefalete, fakirliğe mahkum oldu!
Artık sözün bittiği yerdeyiz!
Bakın şimdi ben sizi biriyle tanıştıracağım. Özellikle AKP ve ortaklarına soruyorum; Aranızda bunun kim olduğunu bilen var mı? Haydi sizi çok merakta bırakmadan söyleyeyim. Köprünün başına oturup, geçenden de geçmeyenden de ‘haraç’ alan bu vicdansız; yani tarihteki meşhur Deli Dumrul’dur!
Velhasıl bütün bu vergiler, harçlar, haraçlar; bugünün Deli Dumrul zamlarıdır. Neden biliyor musunuz? Sadece vergileri artırarak bütçe açığını kapatmaya çalışmak, vatandaşı doğrudan haraca bağlamaktır! Enflasyon canavarını bile bile hortlatmak, vatandaştan dolaylı olarak haraç almaktır! “Rasyonel zemine dönüyoruz” diyerek zam yağmuruyla sadece biçare vatandaşa kemer sıktırmak, milleti haraca mahkum etmektir! Kendileri kemeri gevşetip israfın dibine vururken vatandaşa, faturanın en ağırını çıkarmak, haraca resmiyet kazandırmak demektir.
Neymiş bu kanunun adı?
“Depremlerin Yol Açtığı Ekonomik Kayıpların Telafisi Kanunu”ymuş(!)
Siz onu milletin külahına anlatın! Bunun adı resmen “Haraç Toplama Kanunu”dur! Bu iktidar da, “Deli Dumrul İktidarı”dır!
Bu arada memur zammıyla ilgili kanun teklifinin 27. maddesi ile 8.077 TL seyyanen ödeme yapılması amaçlanıyor değil mi? İktidar bu düzenleme ile aslında TÜİK verilerine göre hesaplanan zam oranlarının gerçeği yansıtmadığını kabul etmiştir. Bu resmen bir itiraftır. Seyyanen zam elbette gereklidir ancak yetersizdir. Üstelik bu şekilde yapılan ilave ödemeler iş barışını bozucu bir etkiye neden olur. Ayrıca seyyanen zam uygulamasının, taban aylığa yansımayacak şekilde düzenlenmesi de yanlıştır. Bu şekilde yasalaştığı takdirde, 8.077 TL herhangi bir prime konu olmayacak ve ileride emekli aylıklarına da katkı sağlamayacaktır. Öte yandan geçtiğimiz yıl TBMM’de kabul edilen 3600 Ek Gösterge düzenlemesinde kapsam dışında kalan (Şef, tekniker, teknisyen, araştırmacı, kontrolör, başuzman, müşavir, sayman gibi) kamu çalışanlarının beklentisinin bu teklifte de yer almaması kabul edilemez. İktidar verdiği sözü bu kez tutmalı ve hak kaybını giderecek düzenlemeyi mutlaka teklife eklemelidir.”