Ahmet Aygün Ata
X partileri grubunda karnınızı doyuracağınız, Y partileri grubunda tatlınızı yiyebileceğiniz, Z partileri grubunda çayınızı içebileceğiniz Yerel Seçimler Festivali başladı…!
Emperyalist, kapitalist ve Siyonist ülkelerde görülen bu tür seçim kampanyaları ne yazık ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin, yani yurdumuzun iliklerine kanser gibi yapıştı. Geçmişi 20-25 yıl öncesine dayanıyor.
Ne hazin!
ABD kaynaklı kolayı yere dökmeyi Filistin ile dayanışma sanan ya da Filistin’in bağımsızlığını sağlayacağını sanan partiler ve kitleler, ülkesinin değerleri yerine ya emperyalist Batı’nın, ya gericiliğin/yobazlığın güdümünde olduğunun bilincinde değil.
Yerel seçim takvimi işlemeye başladı. Aday adaylığı başvuruları pıtrak gibi ülkemizi sardı. Aday adayları öylesine vaatler ve süslü sözcük ile sloganlar kullanıyorlar ki; “PES” diye isyan edilesi durumdayız.
Aday adayları partisinin programı ya da dışarıdan bağlı oldukları ülke/birlik/örgüt ne varsa buyurduklarının dışında bir şey söyleyebilir ya da yapabilir mi?
Kesinlikle ve KAT’A HAYIR!
Örneğin; AB’ye girme uğruna Türkiye Cumhuriyeti’nin eyaletlere bölünmesi demek olan Büyükşehir Yasası’na aykırı bir eylem ve etkinlik yapabilir mi?
Kesinlikle ve KAT’A HAYIR!
Örneğin, Hürriyet Köyümüzün hiçedilen arazilerini vereceğim diyebilirler mi?
Kesinlikle ve KAT’A HAYIR!
Örneğin, köylere geri dönüşü sağlamak için bir şeyler yapabilir mi, sözünü edebilir mi?
Kesinlikle ve KAT’A HAYIR!
Yerel yönetimlere ‘Yetki artırımı’ AB’nin Türkiye Cumhuriyeti’ni bölme tasarısıdır. İlgili maddelerin yürürlüğe girmesi ile X-Y-Z grubu partilerin tümü belediyeleri şirket cenneti yaptı.
Örneğin, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tam 27 şirketi var.
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin; BESAŞ, BURULAŞ, Bursa Kültür, BURKENT, Jeotermal, Tarım Peyzaj, BUSKİ, Burul Akademi, TETRAB (Haberleşme Altyapı), BURFAŞ olmak üzere 11 şirketi var. Bu şirketlerin yönetim kurulu var. Tahsis edilen binaları var. Binaların türlü türlü giderleri var. Aylıkları var. Huzur hakları var. Var oğlu var.
Örneğin; Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin BESAŞ şirketi yönetim kurulu tam 20 kişiden oluşmakta. Tarım Peyzaj şirketinde ise 11 yönetici var.
Tarım, sağlık, eğitim, ulaşım gibi konular tüm ülkenin, tüm ulusun ortak kaygı ve geleceğidir. Genel konuları özele indirgerseniz önce ayrımcılığa sonra farklılıkların insanları ayrıştırdığına ve en sonunda ülkeyi böldüğüne, ulusu parçaladığına tanık olursunuz ki; daha da beteri bölünmeye piyonluk, yardım ve yataklık ettiğiniz de ortaya çıkar.
Tarım Peyzaj bölümü örneğin; aronya, safran, lavanta gibi sözüm ona ‘Alternatif Ekim’ yaratıyorlarmış(!) Türkiye Cumhuriyeti’nin neredeyse tüm belediyelerinde var bu tür girişimler. Uygun olup olmadığını bilmediğiniz bir ürünü ekmenin giderinin ne kadar çok olacağını bilmek için kâhin olmaya gerek yok. Aynı zamanda bu tür girişimler, hem yetişmiş insan gücü olmamasından kaynaklı işgücü maliyetinin ayyuka çıkacağı, hem de gideri 1 yerine 5 göstermenin çok kolay yapılacağı girişimlerden.
Diyeceksiniz ki; olsa ne olur?
Eğer Orhaneli’nde binlerce dönüm çilek yetiştiriciliği alanındaki üretimi yok ederseniz, termik santralin filtre değiştirmemesine onay verip ekilen çileklerin üzerine kül kaplatırsanız…
Orhaneli’ne yaban mersini ya da aronya ektirmekle yediğiniz naneleri Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğine, çocuklarına anlatamazsınız.
Bazı şeylere ulaşmakta öyle ‘parasını verip alırız’ demekle olmuyor, olamaz da…!
Evinizde yenilmek için 10 kg ayva varken, 5 kilo daha alan çıkar mı ki, parasını verip alsın!
Ya da fındık üretiminin yüzde 70’i ülkenizdeyse, gidip diğer ülkelerden milyonlarca döviz vererek almazsınız herhalde!
Belediyeler AB tasarısının uygulanmasına izin verdirilir durumuna düşürüldüyse bunun sorumlusu iktidar partileri ve muhalefettir.
Getirildiğimiz noktada Karacabey’in Devlet-i Âlisi elinde kavun/soğan, Bursa’nın Devlet-i Âlisi elinde aronya, lavanta, ejder meyvesi ile poz vererek Osmanlı geleneğini sürdürerek(!) yanlarında valiz gibi fotoğrafçı taşır!
Ülkemizin diğer belediyeleri farklı mı? Hayır!
Öylesine bir duruma getirildik ki; mülki amirlerimiz yani Vali ve Kaymakamlarımız da Niğde’de patates, Karaman’da elma, Bodrum’da mandalina, Silifke’de muz hasadına katılmaktadır. Yerel basında bu hasat etkinlikleri 8 sütuna manşet fotoğraflarla çıkmaktadır!
Nedense; “Patates üretimi düşmüş, Türkiye Cumhuriyeti Mısır’dan neden patates almaktadır?” sorusunu ise hiç kimse düşünmemekte, hiç kimse sormamaktadır.
Yerel seçimleri sordunuz değil mi?
Kimi seçeceğiz diyorsunuz değil mi?
O zaman Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerine, Türk Ulusu’na ve Mustafa Kemal Atatürk’ümüze düşünce bakımından tıpa tıp benzerlerini ‘göreve’ çağırın.
Çünkü seçimler Türkiye Cumhuriyeti’nin ‘Tam Bağımsızlık ve Özgürlük’ içeren gerçeğine dönüşmüştür.