BUSİAD Yüksek Danışma Kurulu’nun, son zamanlarda yaşanan ekonomik gelişmelere ilişkin yayınladığı basın bildirisinde, “Pandemiyle başlayan yüksek enflasyon ateşi düşürülememektedir. Geçen yıl gerçekleşen genel seçim ve ay sonundaki yerel seçim de, enflasyonla mücadele için gerekli sert tedbirlerin alınmasını güçleştirmiştir. Türk Lirası istikrarsızlaşmıştır. Cari açığa yıllardır bir çözüm üretilememiştir. Çözümünün yüksek katma değerli üretim olduğu bilinmektedir. Ancak yüksek katma değerli üretimin olmazsa olmaz şartlarını yerine getirmek için gerekenler bir türlü yapılamamaktadır.” denildi.
Ülke ekonomisi ile birlikte Bursa’ya da ayrı bir parantez açan BUSİAD Yüksek Danışma Kurulu, yerel seçimler sonrası görev alacak yerel yöneticileri uyardı. BUSİAD Yüksek Danışma Kurulu Başkanı Ergun Hadi Türkay imzasıyla yayınlanan bildiride şu ifadelere yer verildi:
“Cari açıktan ve orta gelir tuzağından kurtulmanın formülün ilk maddesi, iyi eğitilmiş insan gücüdür. Ancak iyi eğitim almışlarımız da, ülkeden gitmenin hayalini kurmakta ve ilk fırsatta bunu gerçekleştirmektedir. Eğitim sistemimiz 3-5 yılda bir yapılan değişikliklerle çağın ihtiyacını karşılamaktan gittikçe uzaklaşmaktadır. Herkesin üniversite mezunu olmasını özendiren anlayış, üretimdeki ana eleman ihtiyacını daha da katlanılmaz hale getirmiştir. Nitelikli eleman bulunamaz, bulunsa da çalıştırılamaz, çalıştırılsa da elde tutulamaz hale gelmiştir.
Özgürlükler, demokrasi ve hukukta, çağdaş standartlara ulaşmamız halinde doğru bir eğitim sistemiyle şahlanmamız için önümüzde hiçbir engel yoktur.
Türkiye, lojistik olarak dünyanın merkezindedir. Gerek hammade, gerekse pazarlara yakın olan Türkiye, 1 milyardan fazla bir nüfusa hitap edebilecek bir potansiyele sahiptir.
İhracat potansiyelimiz tüm sıkıntılara karşın yüksektir. Üreterek kalkınma modelini, orta gelir tuzağından kurtulma hedefini, katma değer ortaya koymayan geleneksel üretim yöntemlerinin bizi ileriye taşımayacağı bilincini bir an önce kazanmalıyız.
Tarımsal yeniliklerin kullanıcısı değil üreticisi olabilmeliyiz. Bereketli topraklarımızda tarımsal üretim açısından yokluğun değil, varlığın merkezi olmamamız için hiçbir neden yok. Tarımsal planlamaya özel önem vermeliyiz.
Turizm açısında da çok tecrübeli bir ülkeyiz. Artık tecrübelerimizi turizmde de orta gelir tuzağından kurtulma planlamasını yapmak üzerine kurmalıyız.
Giderek fakirleşmekteyiz. İşvereninden işçisine kadar bu fakirleşme hepimizi farklı ölçeklerde de olsa etkiliyor. İş insanı ürün ya da hizmetini satmak için maliyet hesabı yaparken, işçi de geçinmek için sürekli hesap yapma derdinde. İş barışı, veren için de alan için de tatmin edici rakamların oluşamadığı bir yere gidiyor. Çalışanlarımızın iyi koşullarda yaşamasını gönülden arzu ediyoruz. Ancak maliyetler elimizi kolumuzu bağlıyor. Çözümün enflasyonu düşürmekte olduğunu biliyoruz.
Yaklaşan yerel seçimler konusunda da Bursa’yı yönetmeye talip olanların, “Başka Bursa olmadığı” gerçeğini gözden çıkarmaması gerektiğini söylemek isteriz.
Bursa sanayi, tarım ve turizm kentidir. Sanayiye 1961’de temeli atılan organize sanayi bölgesi ile pilotluk yapan Bursa, katma değerli, yeşil, dijital ve toplumsal dönüşümün nasıl başarılacağına da pilotluk yapabilecek güçtedir. Nüfus yoğunluğunu artırmadan, çevresel dengelere uyum sağlayarak üretim yapmak mümkündür. Eski zihinsel ve teknolojik anlayışla üretim yapmanın adresi Bursa olmamalı, Bursa yukarıda saydığımız dönüşümleri başaran bir üretim üssü olmalıdır. Yeni görev alacak yerel yöneticilerimizden bu anlayışa kulak vermelerini de bekliyoruz.
Bizler BUSİAD Yüksek Danışma Kurulu Üyeleri olarak, bu görüş ve önerilerimizi kamuoyunun bilgi ve değerlendirmesine sunuyoruz.”