Canan Ekinci Yılmaz
İzmir’e gittiğimizde babam beni ve kardeşimi bir pastaneye götürmüş, fark edelim diye pastanenin ismini eliyle işaret etmişti. Aaa, Miş Miş Pastanesi!
Çocuk halimizle kıkırdaşmıştık. Bu isim bana çok sevimli gelmiş olmalı ki yıllar boyu hiç unutmadım. Hep, pastane sahibi acaba neden böyle bir isim koymuş diye düşündüm.
“Sanki hiç gitmemiş hep var gibi” romantikliğindeki mişli geçmiş zaman kipi olan “miş miydi ona bu ismi koyduran bilmem. Yoksa “çok da inanmıyorum ama sen yine de anlat” tadında olan, “mış mış mış da miş miş miş” göndermesi miydi?
Benim o gün sevimli bulduğum “MİŞ MİŞ PASTANESİ”nden, günümüzde hiç de sevimli bulmadığım “MİŞ MİŞ DÖNEMİ”ne geldik.
Bu yeni dönemin adı “-MIŞ Gibi Dönemi”. Dönem sahipleri de Mış Gibigiller…
Tanıştırayım: MIŞ GİBİGİLLER
BakıyorMUŞ gibi, görüyorMUŞ gibi, duyuyorMUŞ gibi, dinliyorMUŞ gibi, yazıyorMUŞ gibi, okuyorMUŞ gibi, anlıyorMUŞ gibi, konuşuyorMUŞ gibi, izliyorMUŞ gibi, çalışıyorMUŞ gibi, dinleniyorMUŞ gibi, seviyorMUŞ gibi, kıskanıyorMUŞ gibi, aşıkMIŞ gibi, sevgiliyMİŞ gibi, karı-kocayMIŞ gibi, aileyMİŞ gibi, mutluyMUŞ gibi, akıllıyMIŞ gibi, deliyMİŞ gibi, duyarlıyMIŞ gibi, dindarMIŞ gibi, laikMİŞ gibi, karakterliyMİŞ gibi, temizMİŞ gibi, masumMUŞ gibi, adilMİŞ gibi, ilgiliyMİŞ gibi, bilgiliyMİŞ gibi, yetkiliyMİŞ gibi, zenginMİŞ gibi, tatil yapıyorMUŞ gibi, çok eğleniyorMUŞ gibi, tepki veriyorMUŞ gibi, eleştiriyorMUŞ gibi, yardım ediyorMUŞ gibi, yalnızMIŞ gibi, yalnız değilMİŞ gibi, gibi gibi gibi gibiler…
Örnekleri çoğaltabilirsiniz. Hepsi de MIŞ gibi, MİŞ gibi, MUŞ gibi.
MIŞ GİBİLER
Düğün pastalarını kesiyorMUŞ, ardından şampanyalarını yudumluyorMUŞ gibi yapıyor gelin ve damat. Biliyoruz ki pasta kartondan, şampanya gazozdan.
Tatilde çok eğleniyorMUŞ gibi yapıyor çiftler. Çeşit çeşit mayolar, takılar, gözlükler, çantalar, pareolar, poz poz ‘selfie’ler. Biliyoruz ki bir kere bile denize girilmiyor, kameranın kadrajı dışında bir kere bile gülünmüyor.
Makamında verdiği pozlarda her şeyi kendisi yönetiyorMUŞ, sokaklarda verdiği pozlarda halkı dinliyorMUŞ gibi görünüyor bir başkan. Biliyoruz ki ne yönetebiliyor ne dinliyor.
Kestiği ahkâmlarla, attığı nutuklarla dindarMIŞ gibi yapıyor alnı secdeye değen şahıs. Biliyoruz ki ne dini anlamış ne imanı. Ne hoşgörü sahibi ne tevazu. Ne ahlaktan haberi var ne görgüden.
Rakının yanına leblebiyi kondurup laikMİŞ gibi yapıyor “Atatürkçü” şahsiyet. Biliyoruz ki ne çalışkan, ne üretken, ne saygılı ne de sevgi dolu. Bilimle, sanatla, sporla, kültürle alakası deseniz, eksi düzeyde.
Oradan buradan (ç)alıntıladığı cümlelerle yazarMIŞ gibi yapıyor “yazar” arkadaş. Biliyoruz ki iki lafı üst üste koyamaz, kendine ait anlamlı bir tek cümle kuramaz.
Filtresiz fotoğrafı olmayan kadın doğal güzelMİŞ gibi yapıyor. Biliyoruz ki doğallığın tüm izlerini taşıyor.
Mecliste sanki kendi fikri varMIŞ gibi el kaldırıp oy veriyor vekil efendi. Biliyoruz ki ne kürsüde konuşulandan haberi var ne de neye evet dediğinden. Al maaşını, etliye sütlüye karışma, dediğimizi yap, yeter.
Bir insan evladının, “Benim değerli yalnızlığım” sözleriyle paylaştığı fotoğrafı ve altına yazılmış yüzlerce yorumu görünce, Özdemir Asaf’ın “Yalnızlık paylaşılmaz, paylaşılsa yalnızlık olmaz” dizeleri düşüyor insanın aklına. Görüyoruz ki, yalnızMIŞ gibi yaparken bir anda yalnız değilMİŞ gibi oldu. Hâlâ yalnız mı değil mi, o da belirsiz…
****
Ne gereksiz, ne beyhude, ne yorucu bir hayat desek de; malum, bu çağ ekran görüntüleriyle yaşanan içi boş bir Algı Çağı.
Hoş; ne satıcı görüntünün içini doldurmaya gerek duyuyor artık, ne de alıcı görüntünün içi boş mu dolu mu diye bakıyor.
Alan razı satan razı bu dünyada, Diyojen elindeki fenerle, gece gündüz demeden, hâlâ daha sokaklarda dolaşıp adam arıyor. Kim bilir, belki o da yıllardır arıyorMUŞ gibi yapıyor…