NEVZAT ÇAKIR
* Bu yazıyı yazmamın sebebi artık bazı gerçeklerin dile getirilmesidir. O nedenle bu yazıyı okuyanlar, üstüne alınabilir… Lütfen düşünerek okuyun!
Bildiğiniz üzere Diyarbakır’da 8 yaşındaki Narin Güran, 21 Ağustos’tan bu yana kayıptı. Günlerdir aranan minik Narin, maalesef kayboluşundan 19 gün sonra bir çuval içinde dereye atılmış olarak bulundu. Yani hunharca katledildi.
Bunu yapan ya da yapanlar mutlaka bulunur ve bedelini öder. Bundan yana kuşku yok. Ama asıl sorun; Narin’den önce de çok sayıda çocuk katledildi. (Detaya girmeyeceğim interneti açıp bakın)
Ve Narin’den sonra bu katliamlar son bulacak mı zannediyorsunuz? Maalesef bu toplumsal yozlaşma ve cahillikle ben pek ihtimal vermiyorum.
Evet değerli okurlar…
Yaşadığımız Karacabey’de de bu toplumsal yozlaşmayı net görmek mümkün. Burada bana göre asıl sorun anne ve babalar…
Eğitimin ve ahlakın temeli anne babada başlar. Çocuğuna insanlığın temelini öğret(e)meyen anne babalar (çünkü onlara da öğretilmedi), toplumsal yozlaşmanın baş sorumlularıdır. O nedenle herkes anne ve baba olmamalı, devletimiz köklü değişiklikler yaparak, anne ve baba olmak için kişileri bazı kritik testlerden geçirmeli, ona göre izin vermelidir.
Çünkü kendini bilmez, cahil, görmemiş (zengin-fakir fark etmez) kişilerin anne baba olması toplum adına çok ama çok büyük tehlikedir.
Peki toplumsal yozlaşma nedir?
Kısaca cahillik ve görmemişlik sonucu toplumun vurdumduymazlığıdır!
İnsanlığını klavye üzerinden yapanlar ikiyüzlülükte sınır tanımazlar, korktukları için sessiz kalırlar. Boşuna sosyal medyada duygu sömürüsü yapmayın. Hiç samimi değilsiniz. Narin’den ve Narin’den önce katledilen tüm çocuklarımızdan siz de sorumlusunuz. Vebali sizin de boynunuzdadır. Çünkü toplum her geçen gün yozlaşırken ses çıkarmadınız. Yozlaşmaya çanak tuttunuz. Şimdi Narin üzerinden duygusal paylaşımlarla klavye insanlığı yapıyorsunuz. İşte bu sebepten dolayı daha çok Narin’lerin acısıyla karşı karşıya kalacağız…
Çok uzaklara gitmeye gerek yok. Yaşadığımız Karacabey’deki durumu ele alacağım. Karacabey böyleyse ülkenin durumunu siz düşünün artık.
Henüz Narin yaşından itibaren daha 18 yaşına gelmemiş çoğu kızımız ve erkek çocuklarımızın ağzından küfürler eksik olmuyor. Terbiye yok, ahlak yok. Özgürlük böyle bir şey değil. Bu tercih meselesi de değil. Kılık kıyafetleri desen çok daha vahim. O yaştaki kızlarımızın yarı çıplak sokaklarda öylece dolaşması utanç verici bir durum. Erkek çocukları desen keza onlar da ayrı bir havalarda…
Bu böyle olmaz, böyle gitmez. Bu işin sonu kötü biter benden söylemesi.
Ey anne babalar!
Çocuklarınıza sahip çıkın. Onlara gereken aile terbiyesini vermezseniz, Allah korusun sonradan çok pişman olursunuz.
Küçük yaştaki kızların ve erkek çocuklarının küfürlü sohbetleri de neyin nesidir? Bu kabul edilemez. Aklınızı başınıza alın. Toplumsal yozlaşmanın baş sebebi anne babalardır ve bunu önleyecek olan da yine ailedir. Aksi halde böyle yetişen bir gençlikten ne bekleyebiliriz ki!
Tabii ki hükümetin de yapması gerekenler var ama hükümetler bu tür konularda toplumsal baskıya göre kararlar alırlar. Siz klavye insanlığı yerine gerçek anlamda insani değerlerle yaşarsanız ve çocuklarınızı da bu şekilde yetiştirirseniz, emin olun devleti yöneten hükümetler de buna göre karar almak zorunda kalacaktır.
Kısaca, toplum nasılsa devleti yönetenler de öyledir.
Artık Narin’ler ölmesin…
Ama bunun için de anne babalar sorumluluklarının farkına varsın. Çocuk yapmakla, onun karnını doyurmakla, onu okula yazdırıp cebine para koymakla iş bitmiyor. Bu işin zengini fakiri de yok. Anne baba cahilse, toplum da yozlaşır. Olay bu kadar net!
Bilmem anlatabildim mi?