Saadet Partisi Karacabey İlçe Başkanı Zeynel Abidin Koçak, gündeme ilişkin önemli konuları değerlendirdiği bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Koçak, Lübnan’da gerçekleştirilen saldırıya değinirken, İsrail’in iletişim cihazları üzerinden bir dehşet saçtığının altını çizdi. Koçak, “Bu son saldırılar, Siyonist İsrail’in insan hayatını hiçe sayan acımasız politikalarının bir başka somut örneğidir. Teknolojinin, bu eli kanlı rejim tarafından katliam aracı olarak kullanılmaya devam etmesi, Siyonizm’in insanlık için ne denli büyük bir tehdit olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.” dedi.
Cumhuriyet tarihinin ilk darbesi olan 27 Mayıs 1960 darbesine de değinen Koçak, 1960 darbesinde idam edilen siyasileri anımsatarak, “Bu darbenin ardından yapılan göstermelik mahkemelerle idama mahkûm edilen, Adnan Menderes’i, Fatih Rüştü Zorlu’yu ve Hasan Polatkan’ı vefatlarının 63’üncü yıl dönümünde rahmetle anıyorum” ifadelerini kullandı. Koçak, darbeler ile inkıtaya uğrayan demokrasinin bugün de can çekiştiğini belirterek, “Ortak akıl ve muhafazakâr demokrasi patentiyle iktidara gelenler maalesef önce muhafazakârlığın sonra ortak aklın, en son da tek adam rejimiyle demokrasinin canına okumuştur. Biz darbelerden en çok mustarip olan siyasi hareketiz. Ama her baskıdan, her zulümden güçlenerek çıktık. Necmettin Erbakan Hocamız, ne zaman aziz milletimizin lehine bir proje, bir eser kazandırsa askeri ve sivil vesayet Demokles’in kılıcı gibi üstünde belirirdi. Ama ne Hocamız bunlardan yıldı ne de biz yılacağız.” ifadelerini kullandı.
İktidarın yeni günah keçisinin EYT olduğunu belirten Başkan Koçak, sorunları çözemeyen iktidarın faturayı EYT’ye ve kendisini mecbur ettiğini iddia eden muhalefete kestiğinin altını çizerek, “EYT’liler yakında ekonomik krizin temel sebebi ilan edilirse şaşırmayalım. İktidar, günah keçisi arıyorsa biz kendilerine yardımcı oluruz. Köprüler için araç garantisi, hastaneler için hasta garantisi, gözleri ışıldayan Hazine ve Maliye bakanları, Kur Korumalı Mevduat için ödenen farklar, faize giden alın terleri, haraç mezat satılan kamu malları, birden fazla maaş alan bürokratlar, çiftçinin elinden alınarak tekelleştirilen tarım, Suriye politikasının maliyeti, Mısır politikasının maliyeti, Körfez ülkelerine dönük politikanın maliyeti, yolsuzluk ve ihale fesatlarının maliyeti. İktidar boş yere uğraşmasın; hukukta, dış politikada, ehliyet ve liyakat meselesinde rasyonel hale gelinmeden, yolsuzluk, kayırmacılık ve ekonomik fesatçılığı ciddi manada önleyici tedbirler almadan ekonomik rasyonalizmleri hiçbir anlam ifade etmez, etmeyecek de.” dedi.
İktidarın ekonomi politikasına ilişkin de açıklamalarda bulunan Koçak, Ocak ayında yapılacak maaş artışlarına dikkat çekerek, “Hükümet şimdiden Ocak ayında maaş artışı yapmamak için formül arayışına başlamış. Görünen o ki maaş artışları artan fiyatlara göre değil, düşen enflasyona göre yapılacak anlaşılan. Çok ilginç, bir bakıyorsunuz, baba ekonomist, oğul ekonomist, damat ekonomist… Sonuç ne? Türkiye enflasyonda, faizde ve daha nice olumsuz iktisadi göstergelerde dünya lideri.” ifadeleri kullandı.
Ülkenin sorunlarının başında eğitimin de geldiğini ifade eden Koçak, ekonominin Millî Görüş politikaları ile çözülebileceğini ancak bir neslin düzeltilmesinin zor olduğunu kaydederek, “Bir ülkenin 30 yıl sonrasını anlamak için bakmamız gereken ilk yer okullarıdır ve okullarında verilen eğitimdir. Bizler bugün okullarımıza bakınca ne görüyoruz peki? Hademeye asgarî ücret dahi veremeyen bir bakanlık yüzünden kir pas içinde olan okul binaları görüyoruz. Öğretmen açığını atama ile çözmek yerine sözleşmeli öğretmenleri asgarî ücretin altında çalıştırarak çözmeye çalışan bir zihniyet görüyoruz. Kendisine yakın olanı alabilmek için bu ülkenin pırıl pırıl gençlerini mülakat marifetiyle yıldıran bir despot zihniyet görüyoruz. Yine bakanlık bütçe ayırmadığı için özel güvenlik tutamayan ve bundan dolayı silahlı saldırılara uğrayan idareciler, öğretmenler görüyoruz. Bugün öğretmenine silah doğrultan öğrenciler var. Daha 20 yıl önce bu ülkede öğretmene bırakın şiddet uygulamayı, itiraz etmek bile edebe, ahlaka aykırıydı. Fakat eğitimin başsız ve denetimsiz bırakılması toplum psikolojisini ve sosyolojik değerlerimizi altüst etti. Bugün geldiğimiz nokta, kesinlikle bizim hak ettiğimiz yer değildir.” dedi.
İktidarın uyguladığı dış politikaya ilişkin olarak da açıklamalarda bulunan Zeynel Abidin Koçak, dış politikada da vaziyetin iyi olmadığını belirterek, “Gazze meselesinde kimin eli kimin cebinde belli değil. Soykırım ikinci yılına girerken iktidar söylemde Gazze’ye eylemde ise İsrail’e destek olmaya devam ediyor. Vizesiz Avrupa hayal oldu, yakında Schengen vizesi için bile alarm zilleri çalacağa benziyor. Geri kabul anlaşmasıyla ne elde ettik bileniniz var mı? Yoksa bizim esnaf siyasetçilerimiz yine kandırıldı mı? Avrupa’da aşırı sağın yükselişi Türk ve Müslüman nüfusu daha çok tehdit etmeye başladı. Üzüntümüzü ve kaygımızı artıran menfur hadiselerle daha sık karşılaşmaya başladık. Hükümet, hamaset ve tribünlere oynamak yerine hak ve özgürlükler eksenli daha aktif bir politika izlemeli. İslam karşıtlığının mülteci ve göçmen karşıtlığında ete kemiğe bürünmesinin daha derin yaralar açmasına izin verilemez.” ifadelerini kullandı.