Yüksel Baysal
1854 yılında Kırım Savaşı’ndan galip ayrılan Osmanlı’nın ekonomisi İngiltere’den aldığı borçların faizleri nedeniyle battı. O tarihten Türkiye Cumhuriyeti kuruluna dek pek çok savaş gördü bu topraklar…
Ruslar İstanbul’a kadar geldi, Yemen’de kan döktük, Balkan harbinde perişan olduk, Çanakkale’de Türk milleti en değerli evlatlarını yitirdi. Kurtuluş Savaşı’nda topraklarımızdaki 200 binden fazla düşman askerini söküp attık ama binlerce şehit, yüz binlerce yaralı verdik.
Yaşamının büyük çoğunluğunu cephede geçiren Mustafa Kemal Paşa, İsmet İnönü, Fevzi Çakmak gibi Kurtuluş Savaşı önderleri, barışın değerini çok iyi bildikleri için Cumhuriyetin kuruluş döneminde dengeli bir dış politika izlediler.
Atatürk’ün dış politikadaki temel ilkeleri şunlardı:
1- Komşularınızın iç işlerine karışmayın!
2- Rusya’yla iyi geçinin!
3- Araplararası ilişkilere karışmayın!
4- Kimseye sormadan akıl vermeyin!
5- Emperyalistlerin oyunlarına alet olmayın!
AKP iktidarı döneminde bütün bu ilkeler bir kenara itildi, sahte kabadayılıklarla ulusal çıkarlarımız ayaklar altına alındı.
Filistinliden çok Filistinli olduk, İsrail ile kavga ettik. İsrail de gitti, Yunanistan’la iş tuttu, Kıbrıs açıklarında onlarla gaz aramaya başladı.
İdeolojik takıntılar yüzünden Mısır’la ilişkilerimizi kopardık, Mavi Vatan elimizden kaydı.
Suriye’de ABD’nin kışkırtması ve Şam’da Emevi camisinde namaz kılma sevdasıyla iç savaşın tarafı olduk, 5 milyon Suriyeli bize sığındı, orada ise PKK devletçiği kuruldu.
Lafı daha fazla uzatmayayım çok yanlışlar yapıldı ama gelinen noktada AK Parti hükümeti de bu hatalarından dönmeye, olumlu adımlar atmaya başladı.
Sözü Ukrayna-Rusya krizine getireceğim.
Bu çağda uygar dünyanın hala daha birbiriyle savaşması akıl alır gibi değil…
Bombalama yüzünden insanlar ölüyor, çocuklar okula gidemiyor.
Bursa’da CHP Yıldırım’da siyaset yapan Gülten Kıdan’ın oğlu Onur Kıdan şu anda Ukrayna’nın batı bölgesi olan Lviv’de bulunuyor.
Türkiye’de önü kapanan gençlerden biri, Ukrayna’da iş bulmak için gitti, savaşın ortasında kaldı. Onur Kıdan’ın anlattığına göre insanlar metroları sığınak olarak kullanmaya başladılar.
Alış-veriş merkezleri ve benzin istasyonları önünde kuyruklar oluştu.
Rusya şimdilik askeri tesisleri vuruyor ama savaşın acımasızlığını bütün boyutlarıyla yaşıyor Ukrayna halkı…
Peki Türkiye’nin tavrı ne olmalı?
Siyasal Bilgiler’den hocam Baskın Oran’ın Türk Dış Politikası kitabı elimde…
Bir kez daha gözden geçirdim belirli bölümlerini…
İkinci Dünya Savaşı sırasında bütün baskılara, önüne atılan yemlere rağmen Türkiye taraf olmadı. Almanlar Ege adalarını önerdi, Türkiye kabul etmedi.
Almanlar Rusya’daki Türk halklarının içine doğru Türkiye üzerinden yayılmak istedi yine reddetti.
Almanların yenilgisinin kesinleşmeye başlamasından sonra bile Türkiye tarafsızlığını korudu ve bir tek asker kaybetmeden barış içinde yaşadı.
Bugün de yapılması gereken budur.
“NATO neyi bekliyor?” şeklindeki demeçler Türkiye’yi Rusya ile karşı karşıya bırakır ki, bu ülke için büyük felaket anlamına gelir.
Yapacağımız tek bir şey var, savaşa karşı çıkmak ve taraf olmamak…
Bu yazının dipnotu: Amerika savaşı kışkırttı, Rusya saldırgan yüzünü gösterdi, Ukrayna başına büyük bela aldı. Bu savaşta taraf olan kişiler savaş suçuna ortaktır bence… ABD nedeniyle otokrat Putin’i haklı göstermeye çalışanlara sadece yuh derim!
Sosyal medyadaki yazılarına büyük hayranlık duyduğum Yüksel Civelek savaşı öyle güzel değerlendirmiş ki, bir kısmını sizinle paylaşmak istiyorum:
“Savaş ile uyandık bu sabah… Bir devi sinekle korkutmanın nasıl salakça sonuç verdiğini gördük. Avrupa ve Amerika bunun bedelini Ukrayna’ya ödetip, sonra yardım ederek çözmeye çalışacaklar…
Oyun basit, oyun iğrenç, oyun denenmiş…
Uzakta değil, ilki güneyimizde, şimdi kuzeyimizde…
Maalesef önce mutfağımızda…
Sonra hayatımızın her anında bedel ödeyeceğiz.
Beyler, depolarındaki silahları tüketecekler, silahlar Dolar ve Avroya dönüştükçe, paraları değerlenecek. Biz oturduğumuz yerde, bugün başlayan savaşın ilk kaybedeniyiz.
Kimden yana olursak olalım, önemli değil, maalesef durum bu.”