Ülke gündeminde yer alan konulara ilişkin değerlendirmelerde bulunarak basın açıklaması gerçekleştiren Saadet Partisi İlçe Başkanı Zeynel Abidin Koçak, siyaset ve ekonomi başlıklarında partisinin görüşlerini kamuoyuyla paylaştı.
AK Parti iktidarının son 10 yıldır en sevdiği sloganı haline gelen 2023’ün bitmesine 4 ay kaldığını belirten Koçak, hedeflerden 180 derece sapma meydana geldiğinin altını çizdi. Hedefler ve gerçeklerden bahseden Koçak, “Hedef yıllık tek haneli enflasyondu, sonuç aylık çift hanelere yaklaşan enflasyon oldu. Kişi başı milli gelirde hedef 25 bin dolardı, sonuç 10 bin doların dahi altına düştü. İstihdamda, ihracatta, yatırımlarda ve geri kalan onlarca başlığın hiçbirinde hedefler tutturulamadı; aksine her geçen yıl bu hedeflerden çok daha uzaklaşıldı. Bir siyasi partinin seçim başarısı başka, bir iktidarın ülkeyi yönetme başarısı bambaşkadır. AK Parti ve Sayın Erdoğan, 20 küsur yıldır girdiği her seçimi kazandı; peki 20 yılın ardından gelinen noktaya baktığımızda sonuç nedir? Maalesef hüsran. Seçim kazanma hususunda ne kadar başarılılarsa, ülke yönetme konusunda ise bir o kadar başarısızlar. Bolca seçim vaadi üretme konusunda ne kadar başarılı oldularsa; bunları gerçekleştirme konusunda bir o kadar başarısız oldular.” ifadelerini kullandı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Ağustos ayı enflasyon rakamlarına atıfta bulunarak açıklamasını sürdüren Başkan Koçak, AK Parti’nin Cumhuriyet’in yeni yüzyılında enflasyon rekorlarına imza attığını kaydetti. İktidarın seçim öncesi söylemlerine değinen Koçak, “Seçim öncesi ne diyorlardı, ‘Enflasyonun belini kıracağız, enflasyonu tek haneye indireceğiz.’ Peki, seçimden sonra ne oldu, enflasyon milletin belini kırdı ve kırmaya da devam ediyor. Seçimden önce ne diyorlardı, ‘Faizler düşecek. Bu can bu tende olduğu sürece faizler artamaz.’ Fakat seçimden sonra ne oldu, 750 baz puan birden artışla faiz rekoru kırıldı. Adil paylaşım, bir toplumun huzur ve güvenliğinin ilk şartıdır. Nimet ve külfet dengesini tesis etmek, bir iktidarın en öncelikli vazifelerinden birisidir. Bir ülkede; 7 bin 500 lirayla emekliler bir ay geçinmeye çalışırken, bir avuç insan onu tek seferde ayakkabıya veriyorsa, 11 bin 400 lirayla milyonlarca aile bir ay hayatta kalmaya çalışırken, bir avuç insan bu rakamı bir akşam yemeğinde harcıyorsa, 20-25 bin lirayla işçi ve memurlar bir ay ailesini geçindirmeye çalışırken, bir avuç insan tek seferde bir takım elbiseye o parayı veriyorsa; o ülkede adaletin a’sından dahi bahsedilmez. Halk inim inim inlerken, iktidar ve yandaşları keyif çatıyorsa adil bir yönetiminden kesinlikle bahsedilemez.” dedi.
“İktidar şimdilerde ‘yeni anayasa türküsü’nü diline doladı. Keşke samimi olsalar, keşke hakikaten ülkemizin ve insanımızın ihtiyaçlarına uygun yeni bir anayasa yapmak gibi bir dertleri olsa” diyerek sözlerini sürdüren Koçak, iktidarın ülkenin gerçek gündeminin konuşulmaması için yeni anayasa söylemini kullandığını belirtti. Türkiye’nin darbe anayasasından kurtulması gerektiğinin altını çizen Koçak, “Ülkemizi sivil, dili ve içeriğiyle bugünü ve yarını kucaklayan, yeni bir anayasaya kavuşturmalıyız. Ancak bu konuda iktidarın niyeti ile ilgili ciddi şüphelerimiz var. Nitekim bu iktidar ne zaman başı sıkışsa; ya yeni bir anayasa tartışması başlatıyor, ya da yeni bir ekonomi modeli açıklıyor. Yeni ekonomi modeli dediler; ekonomiyi tarihin en derin krizlerinden birine sürüklediler. Yeni sisteme geçiyoruz dediler; ortada sistem diye bir şey bırakmadılar. Ve maalesef iktidar, yeni anayasa önerisinde samimi değildir. Sayın Erdoğan, anayasa tartışmalarını bir yerel seçim stratejisi olarak gündeme getirmektedir. Enflasyon, hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı konuşulmasın diye, aldığı vergiler, ödediği faizler konuşulmasın diye en vahimi bu tartışmayla toplumu başı açık-başı kapalı, laik-dindar, sağcı-solcu diye kutuplaştırarak oy devşirme hesabı yapmaktadır.” ifadelerini kullandı. Saadet Partisi’nin, ülkenin gerçek gündemine odaklandığını belirten İlçe Başkanı Zeynel Abidin Koçak, Türkiye’nin gerçek gündeminin işsizlik, yolsuzluk, yoksulluk olduğunu kaydetti. Koçak sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Hem TBMM’deki grubumuzla, hem Anadolu’daki teşkilatlarımızla en güçlü şekilde milletimizin sorunlarının takipçisi olacağız. Bakınız; bu ülkede çalışanların %40’ından fazlası asgari ücretle çalışmaktadır. Asgari ücret veya biraz üzerinde maaş alanlarla birlikte bu oran % 80’lere dayanmıştır. Türk-İş’in verilerine göre; açlık sınırı 12 bin lirayı aşmış, yoksulluk sınırı ise 40 bin liraya dayanmıştır. Yani ülkemizde memur maaşları dahi yoksulluk sınırının epey altındadır. Özetle, vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu açlık, geri kalanı ise yoksulluk sınırının altında bir ücrete mahkûm edilmektedir. Biz hâlâ neleri konuşuyoruz. Siz hâlâ hangi yüzle, rakamlarla takla attırarak pembe tablolar çizmeye çalışıyorsunuz. İşte biz bu nedenlerle, ‘Önce ahlâk ve maneviyat’ demeye devam edeceğiz. ‘Önce adalet, her daim adalet ve herkese adalet’ demeye devam edeceğiz. İsraf ve faiz ekonomisi değil, üretim ve istihdam ekonomisi demeye devam edeceğiz. Yaşanabilir Bir Türkiye’yi inşa edene dek, Yeniden Büyük Türkiye’yi tesis edene dek, adil ve Yeni Bir Dünya’yı kurana dek canla başla gayret göstermeye devam edeceğiz.”