CHP Karacabey İlçe Başkanı Gönül Avil, 1 Mayıs Emek ve İşçi Bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamada, işleyen çarkların ve üretimin başrolünde işçinin alın terinin olduğunu vurguladı. Yüz binlerce emekçinin 1 Mayıs günü de işyerinde, hastanede, tarlada, sokakta olduğunu ve halkın temel ihtiyaçlarını karşılamak için var gücüyle çalıştığını vurgulayan Avil, “Emeğinden başka gücü olmayan bu insanlar, emeğin en yüce değer olduğunu gözlerimizin içine bakarak haykırıyor. Fabrikadaki işçi, tarladaki çiftçi, sokakları temizleyen belediye emekçisi, kelle koltukta koşturan kurye ve kargo çalışanları, yüksek ateş karşısında ter akıtan fırın emekçileri ve diğerleri beden gücünü, emeğini kullanarak üretiyor, hizmet veriyor.” dedi.
CHP İlçe Başkanı Gönül Avil, dikkat çeken açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “İşçilerin günlük çalışma süresi konusunda küresel ölçekte dayanışmayla verdiği mücadeleden doğan 1 Mayıs, dünyanın birçok ülkesinde Emek ve İşçi Bayramı olarak kutlanıyor.
ABD’de işçilerin günlük çalışma süreleri 15 saatten 8 saate indirilmesi için 1884 yılında bir mücadele başlatıyor. Bu mücadele 1886 yılında başlatılan kitlesel grevlerle yaygınlaşarak küresel nitelik kazanıyor. Amerikan İşçi Federasyonu, 1888 yılında 8 saatlik çalışma günü kabul edilinceye kadar her yıl 1 Mayıs’ta grev yapılması kararlaştırıyor. 1889 yılında Paris’te toplanan 2. Enternasyonal, 1 Mayıs’ı işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olarak kutlanmasına karar veriyor.
İşçi Bayramı, Osmanlı Devleti sınırları içinde ilk kez 1911’de Selanik’teki tütün, pamuk ve liman işçilerince kutlanırken, İstanbul’da ilk kutlama 1912’de yapıldı. Cumhuriyet tarihinde ilk kez ise 1 Mayıs 1923’te resmi olarak bayram kutlaması yapıldı. Türkiye’de, 1 Mayıs Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü, bu yıl tüm dünyada olduğu gibi koronavirüs salgını nedeniyle meydanlarda kutlanamadı.
1 Mayıs günü sokağa çıkma kısıtlaması olduğu için 30 Nisan günü sendikaların düzenlediği ortak programda Taksim’de 1977 yılı 1 Mayıs’ında hayatını kaybeden işçiler, Taksim Kazancı Yokuşu’nda anıldı. Katılımcılar yapılan basın açıklamasından sonra anıta karanfiller bıraktı. Sendikaların ortak açıklamasında şöyle söylendi: “1 Mayıs’ta bulunduğumuz her yerin balkonundan, pencerelerinden 1 Mayıs Marşı’nı okuyacak, pankartlarımızı asacak, balonlarımızı uçuracak, yeni toplumsal düzen için aynı anda tüm Türkiye’de ses vereceğiz. Halkın sağlığının, işinin ve geçiminin güvence altında olduğu yeni bir, toplumsal düzen için 1 Mayıs’ta sesimizi yükseltiyoruz.”
Aynı gün, İstanbul 1 Mayıs Platformu tarafından (DİSK, KESK, TMMOB, TBB) anma etkinliği düzenlendi. 1977 yılı 1 Mayısı’nda hayatını kaybeden 34 işçinin anısına Kazancı Yokuşu’na karanfil bırakıldı. Grup adına yapılan basın açıklamasında, “Üretenlerin yöneten olduğu bir düzen, eşitlik, kardeşlik bayrağının hep birlikte yükselteceğimiz gün olacak” vurgusu yapıldı.
Bu 1 Mayıs’ı pandemi koşullarında karşıladık. Kuşkusuz kendi sağlığımız ve toplumun sağlığı için bu kaygıları biz de taşıyoruz. Milyonların katıldığı mitinglerde bulaşamıyoruz. Şunu da söylemek istiyoruz ki, işçi sınıfının gerçek anlamda temsil edildiği 1 Mayıs’ın kutlanmasını engellemek, bunu yasaklama, bunun önüne salgın gerekçesiyle yasaklar koymak asla kabul edilemez.
Ölümcül virüs nedeniyle iki aydan bu yana evlerine kapanan halka, motorlu kuryeler, kargo çalışanları, belediye temizlik elemanları, itfaiyeciler, belediye zabıtaları, PTT emekçileri, market işçileri, apartman görevlileri, güvenlik mensupları (polis, jandarma) sağlıklarını tehlikeye atarak koşuşturuyor, adeta insanlık dersi veriyor. Bu insanların hakları ödenemez. Fedakârlıklarının karşılığını onlardan esirgemeyelim.
Hekim, hemşire, teknisyen, servis görevlileri, ambulans şoförlerinden oluşan sağlık ordusu insanları iyileştirmek için hayatlarını hiçe sayarak 24 saat görev yapıyor. Sağlık çalışanlarına, güvenlik görevlilerine, öğretmenlere verilen 3 bin 600 ek gösterge sözünün yerine getirilmesinin tam zamanı olduğunu düşünüyorum. 2018 seçimi öncesi verilen sözler seçim meydanlarında kalmasın. Emekçiler, üretimden gelen güçlerini ülkelerindeki demokrasinin gelişmesi yönünde de kullanmalılar. Milli gelirden işçilerin aldığı payları, demokrasinin askıya alındığı dönemlerde ise azaldığı bir gerçektir. Kısacası demokrasi; işçi ekmeğidir.
İşleyen çarkların ve üretimin başrolünde işçi, alın teri ve emek vardır. 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü kutlu olsun.”