Mustafa Arı
Kadınlar ailenin temel taşı, direği, sevgi, sadakat, şefkat ve fedakarlık abidesidirler. Kadın, Annedir, eştir huzurdur. Erkeğinin eşi, çocuklarının ve her yönüyle evinin güneşidir. Peygamberimiz erkeklere hitaben: “Kadınların haklarını yerine getirme hususunda Allah’tan korkunuz. Zira siz onları Allah’ın bir emaneti olarak aldınız” buyurmuştur.
Kadın, insanlığın başlangıcından itibaren Hz. Adem’in Hz. Havvası, Hz. Muhammed’in sadakat timsali Hz. Hatice kerimesidir. İslam’da ilk kadın şehide olan Hz. Sümeyye bir kadındır.
Uhut Savaşı’na yaralılara su dağıtmak üzeri katılan ve savaşın kızıştığı anda ise atılan oklar, mızraklar “Benim Hz. Peygamberime değmesin” diye kollarını ve vücudunu kalkan yapan Hz. Nesibe Hatun bir kadındır.
Cepheye mermiler taşıyan vatan sevdalısı kahraman kadınlardır. Oğlunu Çanakkale’ye gönderirken eline kına yakıp “Seni vatana kurban adadım” diyen Türk Anası kadındır.
Evinde beşik, tarlada çapa sallayan, aile bütçesine katkıda bulunan, her işi severek yapan eli, ayağı öpülesi analar kadındır. Onun için Sevgili Peygamberimiz “Cennet annelerin ayakları altındadır” müjdesini onlar için vermiştir.
Hanımları taşıyan develeri, sahabe Enşece koşturuyormuş, hanımlar sarsıntıdan rahatsız olmuşlar. Efendimiz: Enşeceye seslenerek: “Enşece aman sakin ol. Kristallere dikkat et” buyurmuşlardır.
Efendimizin burada kristal benzetmesi, hanımların narin, hassas ve kırılgan yapılarına işaret olduğu gibi, onların kıymet ve değerlerine bir işarettir. Onları incitmeyin.
Maalesef bugün kadın anlayışımız erozyona uğramıştır. İhtiraslarımıza, menfaatlerimize ve reklamlarımıza alet etme zaafına düşmüşüz.
Kadınların bir meta, satılık mal gibi görülmesi, nice gayri meşru reklamların vasıtası sanılması ve kullanılması çağdaş dünyanın en büyük ayıbıdır.
Cahiliye Devri’nde kız çocuklarının vahşice, diri diri toprağa gömülmesi nasıl Cahiliye adeti ise bu gün sevgi ve saygıya en fazla layık olan kadınların şiddet görmesi cahiliye kalıntısıdır.
Bu duygularla tüm kadınların Dünya Kadınlar gününü tebrik ediyorum. Bir gün değil her gün değer verilsin.
BİR TOPLUM NASIL BOZULUR
Bir toplumu ayakta tutan din, aile, ahlak, hukuk, eğitim, ekonomi gibi kurumlardır. Bir toplumu bozmak için Kur’an bize yeter deyip Kur’an’ı kendi kafasına göre yorumlar yaparlarsa, Peygamberin sözlerine uyulmazsa, hurafeler yaygınlaşırsa, namaz kılanların yalan söylemesi, haksızlığın yapılması, kul hakkına girmesini, harama bulaşmasını sağlayınca kimsenin kimseye güveni kalmaz. O toplum bozulmaya başlar.
Tüketim çılgınlığı, herkes ve kurumlar ayağını yorganına göre uzatmazsa, aşırı tüketim çılgınlıktır. Gösteriş, riyakarlık ve yalakalık. Fakirler zenginler gibi bizde olalım derse toplum bozulur.
Adaletsizliğin yaygınlaşması. Bir toplumu ayakta tutan kopmaz ilke adalettir. Adalet olmazsa toplum bozulur. Yine TV dizileriyle ahlaksızlığı yasak aşk, zinayı, adatmayı sıradan bir iş olarak gösterilirse toplumun kökü dinamitlenmiş olur.
Hz Muhammed’in (s.a.v) İki sınıf insan vardır. Onlar düzelirlerse bütün toplumda düzelir, onlar bozulurlarsa bütün toplum bozulur. Bunlar alimler ve amirlerdir. Yani yöneticiler.
Öğretmenleri itibarsızlaştırsanız, Velilerin fırçaladığı, talebesinin hakaret ettiği, yöneticisinin kıymet vermediği sıradan memurlara dönüşürlerse yine toplum yozlaşmış olur çökmeye mahkum olur.
Alimlerini, hocalarını, imamlarını itibarsızlaştırırsanız, cemaatleri, dernekleri, tarikatları asli vazifelerinden uzaklaştırırsanız, toplumu irşat edecekler kalmayınca toplum bozulmaya yüz tutar.
Helal lokmayı ve helal kazanç zorlaştırınca, midelere haram lokma girince, duaların ve ibadetlerin kabul olunmasına engel olur ve toplum bozulur.
Esnafı faizli kredileriyle, evlilik ve düğün kredileriyle, piyangolarla, promosyonlarla bir şekilde herkesi faize ve harama bulaştırılınca o toplum bozulur.