Yılmaz Katran
Dostlarım;
Mart ayının sonu ve Nisan başında şu an tüm dünya ile birlikte insanlığın üzerindeki felakette ‘neler yapabiliriz’ de bir parça rahatlarız diye hatırlarsanız YÖREM’de makalelerim çıkmıştı. O makalemdekileri biraz hatırlatarak başlamak istiyorum bu yazıma ki, muhteviyatı anlaşılsın.
O günlerde çıkan yazılarımda; bu felaketin çok büyük yıkımı olacağını, birçok evden ölümlerin yaşanacağını, ekonominin büyük zarar göreceğini, iş yerleri ve AVM’lerin kapanacağını, işten çıkarılmalarla birlikte çok kimsenin geçim sıkıntısı ve mağduriyetlerin olacağını yazmış ve bu mağduriyetlere karınca kararınca herkesin elini taşın altına koymasının gerektiğini belirtmiştim. Böyle bir öngörüye dikkat çekmiştim.
Hatta yardımların da Cumhurbaşkanımızın maaşının bir kaçını bağışlayarak start vermesini, meclisteki milletvekilleri, müsteşarlar, yüksek maaş alan bürokratlar, maaşı on bin liranın üzerinde olan hemen hemen her kesimdeki kişilerin yardımı desteklemesini, büyük holdinglerin, devletten ihale alan büyük şirketlerin üç ay boyunca devletin açacağı bu yardıma azami destek vermesini, tüm belediyelerin muhtaçlara herhangi bir siyasi düşünce olmadan ve ayrım yapmadan destek olmasının zamanıdır diye durumu özetlemiştim.
Bu arada, ülkemizde zaman zaman yaşanan felaketlerde vatandaştan toplanan paraların akıbeti hakkında malumat verilmemesi, paraların nerelere kullanıldığının seri bir şekilde açıklanmaması için bazı kesimlerin kampanyalara sıcak bakmadığını da not etmiştim.
Bu tespitlerimin üzerinden yaklaşık 25 gün geçti. Şu anda son açıklanan rakama göre bağışlardan 1 milyar 850 milyon TL toplanmış. Bence bu para, bu ülkenin insanı için devede kulak misali bir rakamdır. Açıkçası üzüldüm. Şu anda bu meblağın en az 7-8 milyar olması gerekirdi. Yalnız gene o makalemde belediyelerin yardımlarının fazlalaşmasını, devletin çok lazım olmadıkça yeni ihaleler açmamasını, fuzuli masraflardan sakınmasını da vurgulamıştım. Ben bir vatandaş olarak bunları kendimce istemeye hakkım olduğunu düşünüyorum. Bu yazdıklarımın devletin kademelerince ciddiye alınıp alınmaması beni bağlamaz. Ben inandığımı yazıyorum.
Yine o yazımda belediyelerin bu güne kadar yaptığı yardımların kat be kat üstünde destekler vermesinin şart olduğunu belirtmiştim. Bu işler yapılırken de siyasi davranışlardan uzak, ayrım yapılmadan uygulanmasını hatırlatmıştım.
Arkadaşlar; yardımın, iyiliğin nereye harcandığı, muhtaçlara ulaştığına emin olduktan sonra ve muntazam işlediğine inanarak şuna veya buna yapılmasında ne gibi bir sebep aranıyor da devletimiz belediyelerin yardım finansmanına mani oluyor, bir türlü anlayamadım.!
Eğer kanunen bir sakıncası varsa yapılana diyecek bir sözümüz olamaz. Ancak, belediyelere bağış olarak yardım şekliyle bunun yapılacağına bir mani olmadığı söylendiği için yapılan uygulamanın çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Farkındaysanız hep yapılan çalışmalarda siyasetin devre dışı bırakılmasını hatırlatıyorum. Milyonların seçtiği, bizlere hizmet sunmasını istediğimiz belediyelere karşı bir itimatsızlık düşünülebilir mi? Gene de bazı belediyelere yardımlar geliyor ve muhtaçlara dağıtımını görüyoruz. Şu mübarek günlerde belediyenin aş evlerine mani olmakla kim ne kazanır anlamış değilim.
Bazı durumlar ise üzüntümüzü bir parça olsun hafifletiyor. Örneğin Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne yurdun dört bir tarafından 427 bin aileye Ramazan boyunca sıcak yemek dağıtacak para yardımı gelmiş. Bunu yollayanlara ve bunu organize edenlere sonsuz teşekkürler. Burada Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni yazmaktan hiçbir aykırı düşüncem olmadığını da belirtirim. Hangi belediye olursa olsun, bu tip yardımları yapanların hepsine aynı şekilde teşekkürlerimi sunuyorum. Eşimle birlikte yoksullara hazırlanıp yollanan kolileri sevinç gözyaşları ile izliyoruz ve yapanlara dua ediyoruz.
Bizim inancımızda düşküne yardım önceliktir. Gönül istiyor ki, başta belediyeler olmak üzere, tüm sivil toplum kuruluşları yardım konusunda birbirleriyle yarışsın. “GÖKTEN NE YAĞDI DA YER KABUL ETMEDİ” sözünü hep hatırlayalım. “HER TÜNELİN SONUNDA IŞIğIN GÖRÜLDÜĞÜ” gibi bu musibet hastalıkta bir gün geçecek. Allah’ın izniyle her şey çok güzel olacak.
İyi günler yarınlarda… Kalın sağlıcakla…