Mustafa Arı
Mütevazi yani alçak gönüllü olmak, bir kişinin sahip olabileceği en güzel özelliklerden biridir.
Mütevazi olmak, imani ve İslami bir haslettir. Haliyle ve diliyle yaptığı tebliğ ve irşat, müminlerin mütevazi olmalarına yönelik eğitim metodudur.
Müminler, her halükarda tevazu sahibi olmalıdır. Tevazu sahibi olmaları, haksızlıklara boyun eğdikleri anlamına gelmez. Onlar haklarını aramasını bilirler. Haklarını yedirmedikleri gibi, kimsenin de hakkını yemezler, yenmesine de müsaade edip, göz yummazlar. Bu nedenle de; gurura ve kibre kapılmadan, inanlara üstünlük taslamadan, Allah’ın rahmetini umut ederek ve rızasını kazanmak amacıyla yaşarlar. Müminler, hiç kimseye üstünlük taslamazlar. Beyazın siyahtan üstün olmadığını bilirler. Duruşlarını ve yürüyüşlerini, söylemlerini ve eylemlerini; değerlerine yakışacak şekilde yaparlar. Mütevazi kişiler kimseyi küçük görmeden, bildiğini belli edip çevresine katkı sağlayabilir, bildiği konularda danışılan kişi olabilir.
Müminin hayatında, sahip olunan nimetler; kibir meselesi değil, şükür vesilesidir. Kuran-ı kerimde de, (Allah, kibirli olanları elbette sevmez!) buyurmuştur. (Nahl Suresi: 23)Mevlâna’nın güzel özlü sözü var. Tevazu ve alçak gönüllülükte Toprak gibi ol. Kimse mütevazı olarak doğmaz, bu öğrenilmiş bir davranıştır.
Mütevazi bir insan, dürüst, yalın ve tutarlı davranışları ile güvenilir olduklarını her zaman gösterirler. Mütevazi insanların verdikleri bilgiler, fikirler ve sergiledikleri davranışlarla mutlaka güveninizi kazanırlar. İnce düşünmek incinse de incitmemek, kırmamak bilse de karşısındaki insana hissettirmeden aktarıp anlatabilmek gönülleri yıkmadan, yıkılmış gönülleri yapabilmek bir mütevazı insanın işidir. Şuna emin olan modası geçmeyecek tek şey alçak gönüllü ve mütevazı olmaktır. Bir insan alçak gönüllü oldukça yükselir. Mütevazı olanı Allah yükseltir. Mütevazı bir mümin, bütün nimetlerin asıl sahibinin Yüce Rabbimiz olduğunun bilincindedir.
Mümin sahip olduğu her bir nimetin aynı zamanda kendisinin bir imtihanı olduğunun farkındadır. Mümin, elindeki bütün imkanları Allah’ın rızasını kazanmak için seferber eder. Makam ve mevkii, şöhret ve zenginliği ne olursa olsun kendini diğer insanlardan farklı bir konumda görmez. Allah katında üstünlüğün ancak takvada olduğuna inanır.
Mal’ü mülke olma mağrur, deme var mı ben gibi!
Bir muhalif yel eser, savurur harman gibi…
Yüce Rabbimiz bizleri kibirlenenlerden ve sonuçta kaybedenlerden değil, tevazulu bir hayat sürerek dünya ve ahiret güzelliğini elde edenlerden eylesin. Kendi rızasına uygun, razı olunan bir iman, yaşanılan Salih bir ibadet ve kamil bir ahlak nasip etsin.
Dünyamızı zindana, ahiretimizi cehenneme çevirecek olan kibirden, gururdan ve riyadan sakınalım. İnsanları küçümseyerek onlara surat asmayalım. Yeryüzünde böbürlenerek yürümeyelim.
Unutmayalım ki Yüce Rabbimiz, kibirlenen ve kendisiyle övünen kimseleri sevmez. Muvaffak olmak için mütevazi olun.