Saadet Partisi Karacabey İlçe Başkanı Zeynel Abidin Koçak, gündeme ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunduğu bir basın açıklaması yaptı. Ekonomide gidişatın hiç iyi olmadığını vurgulayan Koçak, iktidarın rakamlarla oynayarak algı oluşturmaya çalıştığını söyledi.
Açıklamasına ilk olarak Soma maden faciasının üzerinden 6 yıl geçtiğini hatırlatarak başlayan Başkan Koçak, “Hayatını kaybeden 301 vatandaşımıza Allah’tan (C.C.) rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum. Aradan 6 yıl geçmiş olmasına rağmen ailelerin acısı hâlâ taze, hepsine tekrar sabrı cemil niyaz ediyorum. Esas olan bu faciaların tekrar etmemesidir. Sorumlular yetkililer gerekli tedbirleri alırsa bu faciaların önüne geçilebilir. Eğer önlem alınmazsa bu tür faciaların sorumluluğu direk olarak yetkili kişilere aittir. Öbür tarafta bakınız İstanbul’da olası bir depremin getireceği sıkıntılar dile getiriliyor. Bu büyük riske rağmen deprem toplanma alanlarının ne kadar vahim olduğunu görmekteyiz. Bu konularda da yetkililerin gerekli tedbirleri alması gerekmektedir.” dedi.
Koronavirüse karşı alınan önlemleri değerlendiren Zeynel Abidin Koçak, vaka sayılarının azalmasının umutları arttırdığını belirterek, “Eğer biz bu adımları atarken dikkatli olmaz ve yanlış yerlerden başlarsak o zaman pişmanlık duymak bize fayda getirmez. Özellikle bugün için AVM’ler açıldı ama AVM’lerdeki açılış neye vesile olacak onu göreceğiz. Burada esas olan Bilim Kurulu’nun tarafsız karar verebilmesine zemin hazırlamaktır. Bu noktada bizlere düşen sağlık çalışanlarının ve uzmanların tavsiyelerine uymak, tedbiri elden bırakmamaktır. Ben sağlık çalışanlarımıza bir kere daha teşekkür etmek istiyorum. Gerçekten muazzam bir gayret ortaya koydular.” ifadesini kullandı.
Ekonomide gidişatın hiç iç açıcı olmadığının altını çizen SP İlçe Başkanı Koçak, şöyle devam etti: “Dolar 7 lirayı geçti, tekrar 7’nin altına düştü. Ama doların 7 liranın altına düşmesi ekonominin düzeldiği manasına gelmez. Türkiye’nin yurt dışında itibarı kalmadı, ekonomide alınan kararlar Türkiye’nin ekonomide kendi kendine yetmeyecek bir ülke olduğunu gösteriyor. Türkiye’nin brüt dış borç stoku 450 milyar dolar. 160 milyar dolar taksit ödemesi var. Türkiye’nin kredisi kalmadığı için bunu normal bir yolla tedarik etmek mümkün değil. Yol IMF’yi gösteriyor ama IMF’ye gidemiyorlar. IMF’nin en tehlikeli yanı bir ülkeye el uzattığı zaman o ülkenin bütün politikalarını kendi belirlemesidir. Kim ne derse desin bu iktidar iş başına geldiği zaman 2002 yılında yapılan övgüleri hatırlıyoruz. O övgüler iktidarın IMF politikalarına yakın olduğunu gösteriyor.”
Türkiye’nin ayağa kalkmasının yolunun kutuplaşmayı ortadan kaldırmak olduğunu belirten Koçak, “Bugün hâlâ ‘Şehir Hastaneleri yapılmasa salgınla baş edemezdik’ diyorsunuz. Siz bu türküyü istediğiniz kadar söyleyin, Şehir Hastanelerinin mali yükünü neyle izah edeceksiniz? Hâlâ belediyelerin yardımlarını engelliyorsunuz, Allah’tan korkun! Böyle çifte standart olur mu? Muhalif belediyelerin hesaplarına el konuluyor. Maaşlarına ödemelerine fırsat verilmiyor. İktidar maliyeden gidecek paralara, İller Bankası’ndan gidecek paralara el koyuyor. Bu mantık doğru değil.” diye konuştu.
İşsizliğin arttığını ancak iktidarın Mart ayının değil, Şubat ayının rakamlarını açıkladığını belirten Başkan Koçak, “Siz bu rakamlarla insanları kaldıramazsanız, unutmayın bu algılar çabuk değişir. Bakınız TÜİK’in son rakamlarını aktarmak istiyorum. Bu rakamlar ayar verilmiş rakamlar olmasına rağmen tablo ürkütücü! Enflasyon yüzde 12, işsizlik yüzde 13,6, genç işsizlik yüzde 24,4 (Şubat Ayı). Ekonomideki kötüye gidiş tahmin edilenin çok daha ötesinde. Biz ‘fert başı 1000 lira verilsin’ dedik gittiler hane başı verdiler. Esnafa bankaların yolunu gösterdiler. Esnaf yüzde 13–14 faizle kredi almaya zorlanıyor. Esnaf zamanı gelince bu borcu nasıl ödeyecek? Bu iktidarın esnafın yanında durması şart, bu borçların ödenebilmesi için nakdi yardım yapılması şart.” dedi.
Yap-işlet-devret modelinin ülkemizi büyük bir sıkıntının içine soktuğuna vurgu yapan İlçe Başkanı Koçak açıklamasını şöyle sürdürdü: “Bu iktidar parayı yıllarca betona gömdü, ‘itibardan tasarruf olmaz’ diyerek israfın önünü kesmedi. Sonuç ne? Bu krizde milletten İBAN istemesi gereken iktidar millete İBAN gönderdi. Böyle yaparsanız ekonomik problemi çözemezsiniz. ABD’nin paketi 4 trilyon doları geçti. Biz ne yaptık? 200 milyar liradan bahsettik nasıl kullanılacağı yönünde düzgün projelendirme yapılmadı. Ne yazık ki bu para da yetersiz, en az 500 milyar lira olması lazımdı. Toplanan para ne kadar? 2 milyar liraya ancak ulaşmış. Peki; 29 Nisan’da yap-işlet-devret projeleri kapsamında ödenen garanti tutarı ne kadar? 3.2 milyar lira! Allah’tan korkmak lazım, bu milletin parası bu kadar kolay çarçur edilmemeli. Bakınız sadece Körfez köprüsü ve Gebze-İzmir Otobanı ödemesi 2.6 milyar lira.”
Millet ekonomik sıkıntılarla boğuşurken iktidarın ise yaşanan ekonomik sıkıntıyı maskelemenin derdinde olduğunun altını çizen Koçak, “Neymiş efendim, ‘askeri darbe söylentileri varmış, kenetlenmek lazımmış!’ Sanki böyle bir şey varmış gibi televizyonlarda herkes bunu konuşuyor. Darbe konuşularak önlenemez, darbe olma ihtimalini görmüyoruz. Birilerinin çıkıp ‘15 Temmuz’daki gibi gafil avlanmayacağız kimlerin hakkından geleceğimizi sitemizin içinde liste yaptık’ demesi kadar büyük bir alçaklık olmaz. İktidar bununla alakalı tek bir adım atmış gözükmüyor. Hemen sorgulama başlatılmalı, katliamdan bahsediyoruz katliamdan… ‘Liste yaptık biz kimleri katledeceğimizi biliyoruz’ diyor. Bu ne biçim bir insanlık? Ne yazık ki bizim savcılarımız elleri kolları bağlı bekliyor.” dedi.
Salgın sürecinin sonuna yaklaşıldığını söyleyen Zeynel Abidin Koçak, “Mutlaka iyi bir planlamaya ihtiyaç var. İkinci bir dalganın gelmesinden açıkçası endişe ediyoruz. İktidarın kendi şahsi görüşü doğrultusunda değil, Bilim Kurulu tavsiyeleri yönünde karar verilmelidir. AVM’lerin açılması önemli ama adalet mekanizmasının açılması da bir o kadar önemli. Bu sebeple adliyeler açılmalıdır. Bir normalleşme varsa önce adalet kurumunun işleyişi rayına oturtulmalıydı. Camilerin açılması da dikkatli bir şekilde ele alınmalıdır. Biz topluma zarar verecek tarzda camileri doldurmanın doğurabileceği zararların ele alınması söz konusu elbette ama tedbirler gevşerken camilerimizi içinde gerekli tedbirler ele alınmalıdır. Uzun zamandır ezanları dinliyoruz ama camide namaz kılamıyoruz. Özellikle Cuma namazlarını eda edememenin hüznü var milletimizde.” diye konuştu.
Son günlerde çokça tartışılan İstanbul Sözleşmesi’ne de değinen Saadet Partisi İlçe Başkanı Zeynel Abidin Koçak, sözlerini şöyle tamamladı: “Aile bizim toplumumuzun temelidir. Aileyi korumadan toplumun sağlıklı bir yapıya kavuşması mümkün değildir. Aile bir erkek ve kadından meydana gelir. Kadın ve erkek birbirinin tamamlayıcısıdır. Cinsiyetsizlik diye bir şey yoktur. Biz kadına şiddetin karşısındayız biz öyle bir inanca sahibiz ki; ‘cennet annelerin ayakları altındadır’ buyrulmuştur. Bu sebeple biz kadına en büyük değeri vermek zorundayız. Ama siz bir sözleşme düşünün beyiyle alakalı en ufacık bir şikâyette bulunduğu takdirde kocasının ifadesi dahi alınmıyor, evinden uzaklaştırılıyor. Buna razı gelemeyiz bu adalet değil, bu aileyi korumaz. Unutmayınız aileyi korumak toplumu korumaktır. Bu konu hassasiyetle ele alınmalıdır, kadına şiddete izin verilmeden ailenin korunmasına mecburuz. Aileyi koruyacağız. Ne yazık ki Macaristan ve Rusya bu konuda bizden daha hassas davranıyor. Kimse toplum yapısını bozacak bir anlayışı hâkim kılmaya çalışmamalıdır.”