Karacabey Ulu Camii’nde 2009 yılında Müezzin olarak görevine başlayan Yaşar Nurcan, İstanbul Beşiktaş’taki Sinan Paşa Camii’ne yine aynı görevle atandı. 11 yıllık Karacabey’deki hizmet görevini başarıyla tamamlayan Yaşar Nurcan’ın, yeni görev yerine koronavirüs tehlikesi sona erince başlaması bekleniyor. Sevilen Müezzin Yaşar Nurcan, koronavirüs dolayısıyla alınan tedbirler dahilinde camide cemaat olmayınca sosyal medya hesabından Karacabey’e duygusal bir mektupla veda etti.
Karacabey’i çok sevdiğini ve asla unutmayacağını dile getiren Nurcan, “Karacabey benim ikinci memleketim. Bu ilçede yürüdüğüm caddeler, sokaklar, oturduğum mekanlar, konuştuğum insanlar, sohbetlerinden çok haz aldığım değerli dostlarım halen dahi gözümün önündeler ama veda etmek zorundayım.” dedi.
Yaşar Nurcan, veda mesajında şu ifadelere yer verdi: “Elveda Karacabey, elveda Ulu Mabet Ulu Camii. Her veda hüzün taşır içinde. Her veda bir başlangıçtır aslında. Hazreti Allah insanlara yaşamı boyunca neler yaşaması, neler öğrenmesi gerektiğini göstermek için birtakım olaylar sunar. Ve bunları yaşatırken de birtakım insanlarla karşılaştırır. Hepsinin aslında önemli bir nedeni vardır. 2009 yılının Temmuz ayının sıcak bir yaz gününde başlayan Karacabey hikayem, 11 yıllık ama çok güzel bir serüvenin ardından sona eriyor. Evet o güzel, sıcakkanlı, samimi, dostane şehre maalesef veda etmek durumundayım. Ama gönlümün, aklımın, ruhumun, kalbimin halen dahi Karacabey ve oradaki dostlarımın yanında olduğunun bilinmesini isterim.
İnanır mısınız halen dahi ayrılacağıma inanamıyorum. İnanmak da gelmiyor zaten içimden. Sanki her zaman olduğu gibi yine tatile çıkacakmışım, tekrar dönecek gibi hissediyorum. Gerek Bursa’da, gerekse Karacabey’de ve civar illerden o kadar güzel, samimi ve muhteşem dostluklar kurdum, o kadar güzel insanlarla tanıştım ki, bundan sonra artık nereye gidersem gideyim bu şehrin tadını alamayacağımı biliyorum. Memleketim Aydın’dan sonra hayatta en huzurlu olduğum şehirdi Karacabey. Sanki ikinci memleketimdi. Yürüdüğüm caddeler, sokaklar, oturduğum mekanlar, konuştuğum insanlar, sohbetlerinden çok haz aldığım değerli dostlarım halen dahi gözümün önündeler ama veda etmek zorundayım.
Her şey için çok sağol Karacabey, teşekkürler ilçemin güzel insanları, mesai arkadaşlarım ve değerli dostlarım. Hayatın hep sizlere mutluluk, huzur ve sağlık getirmesini diliyorum. Her şey için çok ama çok teşekkür ederim. Haklarınızı helal edin. Rabbim hepinizden razı olsun. İnsan her zaman yaşadıklarıyla değil yaşattıklarıyla anılırmış. (En çok da Yaz Kur’an Kursu öğrencilerimi arayacağım) Sizlerde hoş bir seda bırakabildiysem ne mutlu bana. İstanbul’da da beni yalnız bırakmayın. Yüzünüzden gülücükler, kalbinizden mutluluklar hiçbir zaman eksik olmasın, her şey gönlünüzce olsun, hoşçakalın. Sevgi ve saygılarımla.”