AK Parti eski Bursa İl Başkanı Sedat Yalçın, Türkiye’nin yakıcı meselelerle uğraştığına dikkat çekerek, “Bu gerçekler gün gibi ortadayken, hayatı boyunca sahip olduğu bütün unvanları Ak Parti sayesinde elde etmiş olanların, bu zor günlerde AK Parti ile yollarını ayırma kolaycılığı doğru ve kabul edilebilir bir şey değildir. Bunun adı vefasızlıktır.” dedi.
Sedat Yalçın, “Ülkemizde ve AK Parti çevrelerinde yaşanan gelişmeler ile ilgili aşağıdaki açıklamaları yapma ihtiyacı duydum. Kamuoyuna saygıyla arz ediyorum. Dünyamız bir taraftan doğal afetler, terör eylemleri, ekonomik durgunluk, ticaret ve enerji savaşları ile mülteciler gibi yakıcı sorunlarla uğraşırken, diğer taraftan bölgemiz son yüzyılın en hassas süreçlerini yaşıyor. Sınırlarımız hiç olmadığı kadar önemli operasyonlara sahne oluyor. Türkiye’de ise PKK-PYD-FETÖ terör örgütleri başta olmak üzere benzeri oluşumların ülkemizin aleyhinde her türlü terör faaliyeti ve olumsuz algı oluşturma çalışması yürüttükleri tüm dünyanın gözleri önünde yaşanıyor. Emperyalist ülkelerin maşası konumundaki bu terör örgütleriyle enerjimizi tüketme gayretleri alabildiğine devam ediyor. Bu sarsıcı meselelerin yanında üstesinden gelmeye çalıştığımız bir başka önemli başlık ise Suriye, Afganistan ve Irak gibi ülkelerden ülkemize sığınmış insanlarının durumudur. Türkiye’nin tarihi bir sorumluluk ve büyük fedakarlıklarla ve dünyaya örnek olacak şekilde yürüttüğü politikaların önemi ve değeri ilerleyen yıllarda daha iyi anlaşılacağı kanaatindeyim.
İçinden geçmekte olduğumuz bu zor ve çok dengeli uluslararası ilişkiler ağında devletimiz tüm küresel güçlerin coğrafyamız üzerindeki ölümcül oyunlarını bozacak bir operasyonu yerel halka zarar vermeden ve uluslararası hukuk içinde kalarak gerçekleştirmeyi başarmıştır. Kuşkusuz dış ilişkileri başarı ile yürütebilmenin en önemli unsurlarından birisi, yürütülen milli dış politikaların içeride de mümkün olan en üst katılımla desteklenmesidir ki; necip milletimizin küçük istisnalar dışında tek yürek olarak bunu gerçekleştirdiğini gururla müşahede ediyoruz. İç siyasetimize baktığımızda ise Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin doğal sonucu olan ana akım siyaset çizgilerinin doğal ittifakları içerisinde siyasî dengeler oluşurken, millî dış meselelerin gündeme geldiğinde birçok siyasi partimizin ittifak duruşlarının dışında iktidar ile birlikte hareket edebildiklerini de görmekten ülkemiz ve demokrasimiz adına sevinç duyduğumu belirtmeliyim.” dedi.
Yalçın, “Ülkemizin geleceğinin tehdit altında olduğu durumlarda rakip partilerin dahi bir araya gelebildiği bir ortamda Ak Parti’deki durum nedir diye baktığımızda ise ilginç gelişmeler yaşandığını görüyoruz. Bilindiği üzere Ak Parti’yi 2002’de tek başına iktidar yapan en belirleyici unsur; programında yer alan güçlü değişim vurgusudur. Ak Parti’nin bu derinlikli değişimi temsil eden erdemli duruşu toplumun hemen her kesiminde makes bularak kısa sürede özlenen güven ve istikrar ortamı oluştu. Bu özlenen güven ve istikrar ortamında Ak Parti muhteşem bir başarı hikayesini yazmaya başladı. İlk 10 yılda çok önemli reformlar ardı ardına hayata geçti. Türkiye milli gelirini 3 kar artırdı. Büyük ölçekli ulaştırma, savunma, sağlık ve altyapı yatırımları göz alıcı ihtişamıyla yükselirken sanayi ve hizmet sektöründe de büyük aşamalar kaydedildi. Faiz oranları düştü, bütçe dengesi ve kamu borçlanmasında yürütülen mali disiplin, ihracat ve milli gelirimizdeki büyüme dünyada ilgiyle izlenmeye başladı. Yanı sıra temel hak ve özgürlükler ve demokratikleşme başlıklarında baş döndürücü gelişmeler yaşandı. Bu başarılar, Avrupa Birliği üyelik sürecimizde de daha önce hiç olmadığı kadar önemli yol almamızı sağladı.” diye konuştu.
“Küresel güçler düğmeye bastı”
Yalçın, şunları söyledi: “Bu kararlı adımlar büyük Türkiye’nin doğum sancıları olarak yerkürede hissedilmeye başlandı ki; dünyayı “beş” ile sınırlamış egemen güçlerin kaygılanmaması elde değildi. Tarihler 2012’yi gösterdiğinde Erdoğan liderliğindeki Yeni Türkiye’nin yürüyüşünü durdurmak için adeta düğmeye bastılar. İlk çelme Gezi olaylarıydı… Ardından küresel ölçekte ekonomik saldırılar, derin algı operasyonları sahneye konulurken öbür taraftan da PKK’nın terör eylemleri yeniden başlatıldı. Amaç: küllerinden dirilen ve kısa sürede her alanda bir şahlanışa kalkan Türkiye’yi dizlerinin üzerine çökertmekti.
Bu korkunç oyun karşısında, Cumhurbaşkanımız Erdoğan öncülüğünde AK Parti hükümetleri büyük bir mücadele içerisine girişmek zorunda kaldı. Haliyle gündemin ilk sırasını da iç ve dış güvenlik konuları oluşturmaya başladı. 17-25 Aralık Emniyet ve Yargı Darbe girişimiyle başlayan ve 15 Temmuz’da yeryüzünün görebileceği en büyük ve en alçak ihanet darbe girişimiyle nihayetlenen ahlaksız bir süreç yaşatıldı. Ne var ki; Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın kararlı duruşu ve milletimizin büyük gayretiyle üzerimize salınan terör belaları başarıyla bertaraf edildi. Fakat bizim yaşadığımız bu her çeşidinden yoğun terör ve ekonomik saldırıların çok azıyla karşılaşan gelişmiş ülkelerde bile temel hak ve özgürlüklerde duraklama hatta geriye düşüşler görülmektedir. Türkiye’de de benzer bir durum yaşandı. Bu süreçte yaşananları milletçe devletimizin kendini koruma refleksi olarak değerlendirmek gerekir.
Bu arada, normalde uzun yıllara yayılarak yapılması gereken önemli bir yönetim sistemi değişikliğini de gerçekleştirdik. Bilindiği gibi parlamenter sistemden Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçtik. Bununla murad edilen, güçlü yürütme ile vatandaşa bürokratik engellerden arınmış daha hızlı, kaliteli hizmet üretmekti. Zamanla aşılacağına inandığım küçük aksamalar dışında bu bölüm büyük oranda başarıldı. Sistemin ruhuna uygun olacak güçlü meclis ve bağımsız yargı konusunda ise ideale erişme anlamında çalışmaların yapılacağı ve bu alanlarda da arzu edilen seviyenin yakalanacağına olan inancımız tamdır.”
“AK Parti reformcu bir partidir”
AK Parti eski İl Başkanı Yalçın, “Bugün, yukarıda ayrıntılı anlatmaya çalıştığım büyük saldırılar neticesinde meydana gelmiş aksamalar olsa da, AK Parti, iktidarının ilk 10 yılında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde ortaya konulan ortak akıl ürünü kapsayıcı politikalar ve liyakatli kadrolarla büyük bir değişim ve dönüşüme imza attı. O imza ki; milletimizin hafızalarından hala silinmemiştir. AK Parti reformcu bir siyasi harekettir. Daha önce bütün zorluklara rağmen başardığı ekonomik ve demokratik reformların daha iyisini ve ilerisini yine hayata geçirecek imkan ve iradeye sahiptir. Son yıllarda yaşananlar Ak Parti’yi var eden reformcu kimliğini ortadan kaldırmamıştır. Fakat burada bir önemli gerçeğin de altını kalın çizgilerle çizmek isterim. O da, demokrasiyi ülke aleyhine faaliyetlerde kullanmak isteyenlere hiçbir devletin asla ama asla müsamaha göstermeyeceği gerçeğidir. Vatandaş olarak bizlere düşen ülkemizin birlik ve beraberliğinin sağlanmasına ‘ama’sız, ‘fakat’sız katkı sağlamak olmalıdır. Sade bir vatandaş olarak üzerimize böyle sorumluluk düşerken Ak Parti mensuplarının farklı davranması elbette ki düşünülemez. Sorunlarımız olabilir ancak sorunların tartışılacağı gün bugün değildir. O konuların yeri ve zamanı ayrıdır. O zaman geldiğinde herkes büyük bir saygı ve bilgi çerçevesinde bu konular masaya yatar ve en doğrusuna el birliğiyle karar verilir. Şikayet ettiğimiz konular olabilir fakat parti olarak bütün bunları çözüme kavuşturacak birikime de sahip olduğumuzu unutmayalım. Geçmişte bu türden sorunlarımızı çözdük yine çözebiliriz. Bu yakıcı gerçekler gün gibi ortadayken hayatı boyunca sahip olduğu bütün unvanları Ak Parti sayesinde elde etmiş olanların, ülkemizin bu zor günlerinde Ak Parti ile yollarını ayırma kolaycılığı doğru ve kabul edilebilir bir şey değildir. Bunun değerlerimizde de bir yeri, karşılığı yoktur. Bu vefasızlıktır…
Haksızlığa uğradığınızı, emeğinizin dikkate alınmadığını, mağdur edildiğinizi düşünseniz bile onurlu duruşunuzu bozmamalısınız. Ülkemiz, bütün zorluk, zorbalık ve zorlamalara, engel olmalara rağmen bölgesinde etkin dış politikası, güçlü ekonomisi ve temel insan hak ve özgürlüklerine saygılı bir hukuk devleti olma ideali ile yükselmeye devam edecektir. 2023’de yüzüncü yılına erişeceğimiz Cumhuriyetimizi sarsılmaz temeller üzerinde yükseltilmesi nöbeti biz AK Partililer’indir. Kimse mevziinden çıkmamalı, kimse nöbet yerini terk etmemelidir. Bu vesile ile Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını yedi düvele karşı milletimizle birlikte verdikleri milli mücadele sebebiyle saygıyla anıyor, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’mızı içtenlikle tebrik ediyorum.” şeklinde konuştu.