Mustafa Arı
Haccın geçerli olması için İhrama girmek. Haccı belirlenen zaman içinde yapmak. Hac menasikini belirlenen mekanlarda yapmak şarttır. Hac, Müslümanların belirlenmiş zaman içinde Kabe, Arafat, Müzdelife ve Mina’da belli dini görevleri şart ve usulüne uygun olarak yerine getirmek suretiyle yapılan ibadeti ifade eder.
Hac günleri: Eyyamı Nahr (Kurban kesme günleri) Zilhicce’nin 10. 11. ve 12. günleridir. Hacılar bu günlerde Mina’da bulunduğundan bunlara “Eyyam-ı Mina” (Mina günleri) de denir.
Niyet şöyle yapılır:
“Allah’ım Haccetmek istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve kabul buyur.”
Niyeti dil ile (sesli olarak) yapmak.
Telbiyeyi namazdan sonra yapmak.
İhramlı bulunan için her fırsatta telbiye söylemeli.
Erkekler yüksek sesle telbiye getirirler, kadınlar ise telbiye sırasında seslarini yükseltmezler.
Hac için ihrama, Hac ayları başladıktan sonra girmek.
TAVAF: Hacer-i Esved’in hizasından başlayarak Kabe’nin etrafında yedi defa dönmek demektir. Bu dönüşlerin her birine şavt denir.
Hükmü itibarıyla Tavafın çeşitleri: 1- Farz, 2- Vacip, 3- Sünnet, 4- Nafile.
Kudüm Tavafı: İfrad Haccı yapanların Mekke’ye vardıklarında yaptıkları ilk tavaftır. Bu tavafın yapılması sünnettir. Mekkeliler ile Hıll ve Harem bölgelerinde ikamet edenler.
Kudüm tavafı, Hac ihramına girdikten sonra ve Arafat vakfesinden önce yapılır. Ziyaret Tavafı: Haccın rüknüdür.
Ziyaret tavafın geçerli olmasının şartları: Arafat vakfesinin yapılmış olması, Belirli vaktinde yapılması.
Farz olan tavaf ziyaret tavafın vakti: Kurban bayramın ilk günü fecri sadığın doğması ile başlar. Daha önce yapılması halinde geçerli olmaz. Tavaftan sonra haccın asli vaciplerinden say yapılır. Niyeti şöyle yapılır. Allah’ım! Senin rızan için Safa ile Merve arasında yedi şavt olarak umrenin Sa’yini yapmaya niyet ediyorum. Sonra arefe günü Haccın asli rüknü olan vakfe, Arafat’ta yapılır.
Arefe günü gündüz Arafat’ta çıkmış olanların güneş batıncaya kadar Arafat’ta beklemeleri vaciptir. Sonra Müzdelife’ye gidilir, orada akşam-yatsı namazları kılınır vakfe yapılır. Şeytan taşlamaya gidilir.
Kurban Bayramı günleri (Zilhicce 10, 11, 12 ve 13) Mina’da şeytan taşlama, Kurban kesme ve tıraş olmak üzere 3 görev ifa edilir. Kurban kesimi haberi gelince tıraş olup ihramdan çıkılır.
Bayramın ikinci ve üçüncü günleri cemrelere taş atma zamanı, zevalden sonra başlar, fecri sadığa kadar devam eder. Hacca gidenler bu görevleri önceden öğrenip eğitimli gitmeleri gerekir.
Hac, insana zorluklara karşı dayanma gücü kazandırır. Hac turistik bir gezi değildir, oldukça yorucudur. Bunun için hacca niyet etmiş olan kimsenin her zamandan daha çok hoşgörülü olması, arkadaşlarını incitici ve kırıcı söz ve davranışlardan sakınması tavsiye edilmiştir.
DİNDARLIĞIN ÖLÇÜSÜ
Dinin özü inanç ve bu inanca dayalı salih amel yani ibadet ve güzel ahlaktır. Dindarlığın ölçüsü ahlaktır, karakterdir, edeptir, muamelattır, insaniyettir. Bir insana, bu çok, bu az dindar, şu iyi veya kötü Müslüman, takvalı takvasız Müslüman demek için elde bir ölçü olması lazım. Allah’ın kulları bir tarağın dişleri gibi, cemaatle namazda tarağın dişleri gibi dümdüz sıralandığımız gibi eşittir. Üstünlük takva iledir.
Herkes Müslümanlık deyince camide namaz kılanı, başını kapatan kadınları, sakal bırakan erkekleri, Ramazan’da oruç tutan insanları anlıyor. Halbuki Müslümanlık çok daha kapsamlı ve hayatın her anını kuşatıcı, bütün davranışları güzelleştirici bir bilinç halidir. Bazı Batılılar da Müslümanlık deyince kasıtlı olarak çok farklı insan profillerini, örnekleri, olayları sunuyorlar.
Avrupa ülkelerine çok gittim. Orada gördüm ki onlar merhum Mehmet Akif’in dediği gibi “İşleri var dinimiz gibi, dinleri var işlerimiz gibi” dindarlık inancının davranışlarını etkileyebilmesi ve davranışlarının güzel ahlakla olgunlaşması sürecidir. Bizler namaz kılanı dindar zannediyoruz. Tabi ki namazsız dindarlık olmaz ama namazdan sonra mesela kişinin iş hayatı, çocuklarıyla, ailesiyle, komşusuyla olan ilişkileri, ahlakı, temizliği, kul hakkına saygısı gibi unsurların da göz önünde bulundurulması gerekir. Hz. Peygambere soruluyor. Falan kadın namaz kılıyor, namazın dışında nafile namazlar da kılıyor. Ramazan orucu tuttuğu gibi nafile oruçlar da tutuyor ama komşularıyla iyi geçinmiyor. “O kadın cehennemdedir” buyuruyor.
Dünya nimetlerini sorumluluk, devlet malını emanet olarak görüp üzerine titreyebiliyorsan, ahlaki erdemleri yaşayabiliyorsan dindarlık öyle güzelleşir. Bazen insanlar dini algılamada, dini bilgiyi kullanmada zaman zaman dini olmayan unsurları da işin içine kattıklarından dindarlık sanki toplumda huzuru bozan, ayrışmayı ve gerilimi arttıran bir süreçmiş gibi de algılanabiliyor. Din iyi anladığımızda toplumsal barışı, sevgiyi, saygıyı bozan değil, aslında güçlendiren bir unsurdur.
Kur’an ve sünnet ölçülerine göre yaşayan, ibadetlerinde kusur olsa bile inanan ve dinin emirlerine saygılı olan dindar insandır. Kim haram yemekten kaçınıyor, yalan söylemiyor, dürüst davranıyor, bencillik yapmıyor, hak ve hukuka riayet ediyorsa o kimse dindardır.