ŞABAN ÖNEN’İN KALEMİNDEN
Karacabey Belediyesi ile Bayramdere Mahallesi Mehmet İzgi Bulvarı No:29’da köy evleri olarak bilinen ve 6 Blok’tan oluşan yapıların caddeye bakan kısmında ‘kiracı’ olarak ikamet eden vatandaşlar arasındaki ‘riskli yapı’ mücadelesi hukuka taşındı. İddialara göre, kiracılarını söz konusu binadan çıkarmak isteyen Karacabey Belediyesi, 6 bloktan oluşan sitenin yalnızca tümüyle kiracılarının bulunduğu yapının ‘deprem riski taşıdığını’ ileri sürdü. Ancak 1998 yılında, aynı tarihlerde ve günün şartlarına uygun inşa edilen 6 bloktan yalnızca kiracıların oturduğu binaya ‘deprem testi’ yaptırılması kafalarda soru işaretlerine neden oldu. Ayrıca, Belediye’nin söz konusu bina dışında kalan diğer 5 blokta da kiracılarının olduğu belirtildi.
Belediye’nin bu yaklaşımını ‘siyasi’ bulan kiracılar, ‘ben yaptım oldu’ mantığı ile mağdur edilmek istemediklerini söyledi. Belediye’nin bu uygulamasına ‘itiraz’ ederek konuyu hukuka taşıyan kiracıların, ayrıca Cumhurbaşkanlığı İletişim Dairesi Başkanlığı’na da şikayet dilekçesi gönderdikleri öğrenildi. Kiracılar, CİMER’e yaptıkları başvuruda, 20 yıla yakın ikamet ettikleri yerden ‘hukuksuz ve etik dışı bir şekilde’ çıkarılmak istendiklerini ileri sürdü. İkamet ettikleri süre içerisinde ‘kiracı’ olarak tüm yükümlülükleri yerine getirdiklerini ifade eden vatandaşlar, şunları kaydetti:
“Bayramdere Mahallesi’ndeki söz konusu siteler, 6 blok ve 70 bağımsız bölümden oluşan mesken ve işyeri olarak yapılmış binalardır. Bizler yaklaşık 20 yıldır burada oturmaktayız. Kiracı olduğumuz süre zarfında yükümlülüklerimizi yerine getirdik. Belediye’ye kira borcumuz da bulunmamaktadır. Ancak Karacabey Belediyesi, son birkaç yıldır anlam veremediğimiz bir şekilde kira ödemelerimizde bizlere zorluk çıkarıyordu. Kiraları tahsil etmeyen Belediye, üstüne bizleri icraya vererek zor durumda bırakmaya çalıştı. Hatta birçok kez icra masrafı ve avukatlık ücreti dahi ödemek durumunda kaldık.
“6 bloktan neden yalnızca birine deprem testi yaptırıldı?”
Bu uygulamalarından sonuç alamayan Belediye, son olarak biz kiracıları çıkarmak için ikamet ettiğimiz blokla ilgili 6306 Sayılı Yasa olan ‘Afet Riski Adı Altındaki Alanların Dönüştürülmesi’ hakkındaki kanuna dayanarak oturduğumuz söz konusu binaya ‘hasar tespiti’ yaptırarak bizleri binadan tahliye etmek istedi. Ancak tespiti yapılan bina, 6 bloktan oluşmaktadır. Bu bina 1998 yılında kat karşılığı inşaat sözleşmesine istinaden müteahhit tarafından 6 blok ve toplamda 70 bağımsız bölümden oluşan mesken ve işyeri olarak yaptırılmıştır. Yani 6 blok da aynı tarihte, aynı müteahhit tarafından günün koşullarına uygun bir şekilde inşa edilmiştir. Buna rağmen Karacabey Belediyesi her nedense yalnızca bizlerin ikamet ettiği binaya deprem testi yaptırarak bu doğrultuda rapor almıştır. Bu uygulaması ile Karacabey Belediyesi bizlere karşı niyetini ortaya koymuştur. Eğer bizlerin oturduğu blok deprem riski taşıyorsa, diğer blokların da aynı şekilde bu riski taşıması gerekir. Belediye ‘sözde’ bizlerin canını düşünmektedir. Ama ne hikmetse Belediye, yalnızca bizim oturduğumuz binaya deprem testi yaptırmış, diğer binalarla ilgili herhangi işlem yapmamıştır. Belediye’nin tümüyle olmasa da, diğer bloklarda da kiracıları bulunmaktadır. Belediye, kiracısı olsun olmasın diğer bloklarda yaşayanların canını neden düşünmemektedir(!) Karacabey Belediyesi’nin sadece maliki bulunduğu blok için değil, diğer taşınmazlar için de aynı hassasiyeti göstermesi gerektiği kanaatindeyiz.
İkamet ettiğimiz söz konusu bina ayrıca, 1999 yılında meydana gelen şiddetli deprem ve sonrasındaki depremlerde de herhangi bir hasar almamıştır. Söylentilere göre Belediye’nin gerçek niyeti bizleri bu binadan çıkartarak yerine otel, apart veya pansiyon inşa etmektir. Hatta Belediye, burayı yandaşlarına peşkeş çekme çabası içindedir. Çünkü Belediye’nin bu bina ile ilgili şu ana kadar herhangi bir projesi yoktur. Olsaydı mutlaka kamuoyuyla paylaşırdı.
Bunun yanı sıra ‘riskli yapı’ olduğu ileri sürülen bloğun altında muhtarlık ofisi, pastane, manav, kuaför ve emlak dükkanı da işyeri olarak kullanılmaktadır.
Dünyanın ve ülkemizin içinde bulunduğu olağanüstü durum nedeniyle yaşam şartlarının çok ağırlaştığı bu dönemde bizlerden oturduğumuz binaları boşaltmamızı istemek çok manidar. Kaldı ki söz konusu tahliyelere ilişkin olarak Bursa 1. İdare Mahkemesi’nin 2020/8760 Esas sayılı dosyası ile açılmış olan bir dava söz konusudur. Her ne kadar yürütmeyi durdurma taleplerimiz reddedilmiş olsa da, davanın esası hakkında daha karar verilmemiştir.
Manav esnafı kara kara düşünüyor
Belediye’nin söz konusu bloktaki tahliye ısrarından kiracısı olduğu manav işletmesinin de nasibini aldığı gözlendi. Kiracılardan manav işletmecileri Aysel ve Ahmet Ateş çifti, yaklaşık 1 ay önce Belediye tarafından sularının kesildiğini ve pandemi döneminde zor koşullarda camiden kovalarla su taşıyarak hijyen kurallarına uymaya çalıştıklarını söyledi. Bu sıkıntılı süreçte ayakta kalmaya çalıştıklarını vurgulayan Aysel ve Ahmet Ateş çifti ayrıca, ekonomik krizden dolayı esnaf bankasından kredi çekmek zorunda kaldıklarını ancak Belediye’nin bu tutumu sebebiyle borçlarını nasıl ödeyeceklerini kara kara düşündüklerini ifade etti. Ateş çifti, Belediye’nin kendilerini mağdur etmeyecek bir yaklaşım içinde olması gerektiğini sözlerine ekledi.
Yusuf Gün: “Ortada bir rapor varsa bu bence siyasidir”
Bayramdere’deki söz konusu 6 Blok’tan oluşan binaları 1998 yılında eş zamanlı olarak inşa eden Müteahhit Yusuf Gün ise, “Açıkçası Belediye bu şekilde şahsımı zan altında bırakıyor. Çünkü ‘bu binalardan 5’i sağlam 1’i çürük’ gibi bir algı yaratılmak isteniyor. Ben buna katılmıyorum. 1998 yılında 6 bloktan oluşan inşaatı o gün için Emir-Gün İnşaat olarak eş zamanlı bir şekilde bitirdik. O dönemde Yeniköy’ün en sağlam temelli inşaatını yaptık. Çünkü o yıllarda inşaatlarda elle yapılan beton kullanılırken, biz maliyetli olmasına karşın özel bir firmadan hazır beton aldık. Yani tek bir blok iddia edildiği gibi çürükse, hepsi birden çürüktür. Biri çürük diğerleri sağlam algısı yaratmak doğru değildir. Açıkçası ‘deprem riski’ olan raporu görmedim. Bunu kabul etmem de bir inşaatçı olarak mümkün değil. Bence ortada bir rapor varsa bile bunun ‘siyasi bir rapor’ olduğu kanısındayım.” diye konuştu.
“Projeniz yok ama kiracılarınızı mağdur ediyorsunuz!”
Öte yandan Bayramdere’deki söz konusu blokta yaşananları son Meclis Toplantısı’nda gündeme taşıyan ve bu konudaki görüşlerini paylaşan CHP Bursa Büyükşehir ve Karacabey Belediye Meclis Üyesi Murat Tanrıverdi, ortada ciddi bir mağduriyet olduğunu vurguladı. Belediye’nin Yeniköy’de ne yapmak istediğini halka anlatması gerektiğini belirten Tanrıverdi, “Belediye’nin tahliye etmek istediği blokta faaliyet gösteren esnafların haykırışları neden görmezden geliniyor. Kiracıları bu zor günlerde işyerlerinden çıkarmak istiyorsanız, bunu onları üzmeden, kırmadan ve mağdur etmeden orta yol bularak yapmalısınız. Kiracı esnaflara yer gösterilmeden ‘çıkın’ demek doğru bir davranış değildir.
Ayrıca ‘otel’ dediniz ama 3 yıldır söz konusu yere bir çivi çakmadınız. Kamuoyuna ‘Müjde’ şeklinde duyurduğunuz orman kampı ile ilgili ortada ne bir projeniz, ne de bir çalışmanız var. Yine son müjdenizde de Malkara’daki polis kampını Belediye’ye tahsis ettiğinizi duyurdunuz. 3T vizyonu çerçevesinde bu iki önemli noktaya ne tür projeleriniz var, ortada bir proje söz konusuysa Meclisinizle ve kamuoyuyla ne zaman paylaşacaksınız? Çünkü bu şekilde Belediye yönetilmez. Halkımıza somut projelerinizi anlatmak zorundasınız.” ifadelerine yer verdi.