Ahmet Aygün Ata
Türk halkı, Atasözleri ve deyim hazinesi çok zengin olan bir ulus. “Arpa boyu yol alamamak” ya da “gidememek” sözü; başarısızlık, beceriksizlik söz konusu olduğunda gerek kendimizi gerekse başarısız olanları tanımladığımız bir deyimdir.
Tahılda kimi bölgelerimizde ürün kaldırma sona erdi, kimi bölgelerimizde sürüyor, kimi bölgelerimizde ise başlayacak. TMO arpa fiyatını açıkladı, tonu 1.750 TL. Üründe düşük rekolte söz konusu. Bu nedenle hayvan besiciliğinde girdi artışı olduğu ortada. Yem fiyatları günlük değişkenlik göstermektedir.
İktidar, özellikle yem üreticilerinin ağır baskısı ile bir takım önlemler aldı. Türkiye Cumhuriyeti’nin arpa üretiminin büyük bir bölümü yem sanayine aktarılacak. Bu yolla yem fiyatlarının önüne geçebileceklerini düşünüyorlar. Mümkün mü? Tarımda dışarıdan alım yapan durumuna getirilen ülkemizin dünya tarım tekelleriyle savaşması mümkün mü? Üretmediğiniz sürece mümkün değil. Güdümlü olmaktan başka bir şey yapamazsınız. Ülkemizin kaynaklarını bilgisizce, üretimden yana olmadığınız için yok edersiniz. Olan da odur zaten.
Tarım Bakanlığı, buğdayda olduğu gibi arpada da ihale açtı. Hedef 320 bin ton arpa alımı. Alım yapılacak firmalarda belli! Cofco, Solaris, Viterra, Giancore, Amerope, Erser, Aston, Berk Tarım ve doğal olarak Cargill ! Sakarya/Karasu, Samsun, Tekirdağ, İzmir, Derince limanlarına 25’şer; İskenderun 75 bin, Mersin ve Bandırma 50’şer bin ve Trabzon 20 bin ton teslim anlaşmalı.
Maddi koşullar nedir? Tonu 270 dolar yani 2.400 TL. Üretici ve sanayiciye 1.950 TL’den verilecek. Ton başına 450 TL’yi Türkiye Cumhuriyeti Devleti karşılayacak. Diyeceksiniz ki, “çözüm bulunmuş ya, sorun ne?”. Bu sorunun yanıtı çok basit. Türkiye Cumhuriyeti’ni bu duruma getirenler kimler? Kendine yeten bir ülke iken nasıl ve kimlerce bu duruma getirildik? Sorun bugün kaynaklı değil. Türk tarımını bitireceğiz diyen ANAP Hükümeti ile başladı. Özelleştirme süreci de o dönemde başladı. Daha sonra DYP-SHP’li koalisyon, Refah-Yol hükümetleri ile bu Türk tarımını bitirme, ele güne muhtaç ediş AKP hükümetleri ile doruğa ulaştı. Hunharca kapatılan fabrikalar, hunharca peşkeş çekilen tarım alanları, ektirmemek için dış alım ile alırız şovları, ekene kesilen cezalar, zarar ediyor diye yok edilen KİT’ler.
KİT’ler için dendi ki, “Arpalık”. KİT’ler için dendi ki, “Çağdışılık”, KİT’ler için dendi ki, “Kambur”, KİT’ler için dendi ki, “Gelişen ülkelerde bunlar yok”…
Kazın ayağı öyle değildi oysa. 40 yıllık süreçte adı geçen hükümetler Türk tarımını mahvederken, örnek aldıklarını söyledikleri ülkeler çiftçisinin ürettiğine 3’te 1 ve dahi gerektiğinde yarı yarıya destekleme yaptı. Öyle kuruş falan değil! Yanı sıra örnek olarak sundukları ülkeler Afrika’da, Asya’da, Güney Amerika’da, Atlas Okyanusu’nda sömürgeleri olan ülkeler. Sömürdükleri ile büyüyen ülkeler. Türkiye Cumhuriyeti için böyle şeyler söz konusu mu? Değil. Bizim tek yolumuz, üretmek. Bunun için de dünyanın en verimli topraklarını üretim üssü yapmamız gerekirken, bu hükümetler aracılığıyla yapılan ne? Üret-tir-me-mek!
40 yıllık süreçte bırakın arpa boyu yol almayı, mehter takımı gibi iki ileri bir geri bile yapmadılar. Geriledik, geriledik, geriledik. Bir dış alım cenneti oluşturduk, Hamdolsun! Bir malı edinebilmek için kaynağınız olmalıdır. Nereye kadar alabilirsiniz? Kaynaklarınız tükenene dek. Sonra? Sonrası, Osmanlı gibi Duyun-i Umumiye! Yani gelirlerinizin yönetiminin dış güçlerin eline geçmesi. Hani şu adı dillerden düşürülmeyen, her kendini kurtarma adına sığınılan dış güçlere!
Farkında mısınız? Şu dış güçleri onlar bu ülkeye getirdi ve hala da getirmeye devam ediyorlar!